Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6965
Karar No: 2018/749
Karar Tarihi: 08.02.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/6965 Esas 2018/749 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/6965 E.  ,  2018/749 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 04/04/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, Hendek ilçesi,... mahallesi ... Deresi mevkii, 4 parsel sayılı müvekkiline ait olan taşınmazın hemen yanında yaklaşık 2.300 m² olarak belirlenmiş olan taşınmazı 20 yıldan fazla süredir müvekkilinin malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunu, müvekkilinin zilyetliğinde bulunan taşınmazda davalıların ve üçüncü kişilerin hiçbir hak, alacak ve alakaları bulunmadığını, ayrıca söz konusu taşınmazın ormanlık alan olmayıp tarım yapılan ve sarı alan olarak tabir edilen bir alan olduğunu, hiç kimse adına tapulu olmadığını belirterek davaya konu yerin müvekkil adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davalı ... kişiliği yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davalılar Hazine ve Belediye Başkanlığı yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
    Sakarya ili, Hendek ilçesi, ...mahallesinde bulunan taşınmazın tapu fen bilirkişisi ..."ın 09/01/2015 tarihli ek raporuna ekli krokide (A2) harfi ile gösterilen 2.242.66 m²"lik kısmının davaya konu taşınmazın bulunduğu adada en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Türk Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescil istemine ilişkindir.
    6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
    4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
    442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
    Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
    1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
    2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
    3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
    Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
    Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
    Somut olayda, davalı köyün 6360 sayılı Kanun gereğince köy tüzel kişiliği ortadan kalkmış ve Hendek ilçesinin mahallesi haline gelmiştir. Taraf sıfatı kalmayan köyün yerine katıldığı ilçenin belediyesi olan Hendek Belediyesi davaya dahil edilmekle birlikte, Sakarya Büyükşehir Belediyesi sınırlarının il mülki sınırı haline gelmesi nedeniyle Sakarya Büyükşehir Belediyesinin ilgili kamu tüzel kişisi sıfatıyla davada taraf olarak yer alması gerekli olacağından, 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
    Bunun yanı sıra; mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede arazi kadastrosunun hangi tarihte yapıldığı, çekişmeli taşınmazın ne vasıfla tescil harici bırakıldığı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanı yakın komşuları ile birlikte gösterir arazi kadastro paftası, taşınmazın bulunduğu yerde yapıldığı orman bilirkişisi tarafından belirtilen orman tahdidine ilişkin çalışma tutanakları ve haritaları dosyaya getirtilmemiş, orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın eskiden Kazimiye köyünde kaldığı bu köye bağlı iken orman kadastrosunun 1992 tarihinde yapılarak kesinleştiğini, taşınmazın bu çalışmada kısmen orman tahdidi içinde kaldığı sonrada Kapancık mahallesinin, Kazimiye köyünden ayrılarak Kahraman köyü olduğu bu sınır değişikliği sırasında taşınmazın olduğu yerin Kemaliye mahallesinde kaldığı belirtmiş olmasına rağmen bilirkişice değinilen bu hususlar açısından da bir araştırma yapılmamış, bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur.
    Çekişmeli taşınmazın davacı adına tesciline karar verilen kısmı açısından mahkemece yapılan araştırma da hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, mahkemece yapılan keşifte tek mahalli bilirkişi ve tek tanık dinlenmiş, mahalli bilirkişi ve tanık, taşınmazın davacıya kimden kaldığı, kullanımın ne şekilde olduğu hususunda yeterli beyanda bulunmamış, 1958 ve 1981 tarihli memleket haritası incelendiği halde bu memleket haritalarının dayanağı hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yapılmak sureti ile kullanım olup olmadığı varsa kullanımın ne şekilde olduğu, taşınmazın üzerinde bulunan bitki örtüsü ve niteliği hususunda açıklama yapılmamıştır.
    O halde mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazın önceden Kazimiye köyü sınırları içerisinde bulunup bulunmadığı, hangi tarihte Kemaliye mahallesinin idari sınırları içerisine alındığı, arazi ve orman kadastrosunun hangi tarihte yapıldığı, arazi kadastrosu sırasında ne vasıfla tescil harici bırakıldığı, taşınmazın içinde bulunduğu köyde orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmişse bu çalışmaya ilişkin işe başlama, işi bitirme, askı ve çalışma tutanakları ile orman tahdit haritasının ve arazi kadastrosu sırasında taşınmazın bulunduğu alana ilişkin kadastro paftası dosya içerisine alınmalı, keşifte uygulandığı belirtilen 1958 ve 1981 tarihli memleket haritalarının dayanakları hava fotoğrafları getirtilerek önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı elemanı aracılığıyla yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ve sınırları kesin olarak belirlenmeli, kesinleşmiş orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde haritaları ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle gösterilmeli, daha sonra çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; en eski tarihli ve dava tarihinden itibaren 15-20 yıl öncesine ait orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerindeki nitelikleri, üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği ve ağaçların dağılımı, kapalılık oluşturup oluşmadığı hususlarının bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak irdelenmesi istenmeli, açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve kazanmaya elverişli olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, fen ve ziraat mühendisleri huzuruyla keşif yapılmalı, ilgili yerel bilirkişiler ve tanıklardan taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, uzman ziraat mühendisinden taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, gerçek kişiler yönünden zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ve davacının taşınmazı satın aldığını belirttiği kişi adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 08/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi