Esas No: 2016/20771
Karar No: 2021/2487
Karar Tarihi: 27.04.2021
Danıştay 4. Daire 2016/20771 Esas 2021/2487 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/20771
Karar No : 2021/2487
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Grup Madeni Yağları ve Petrol Ürünleri Otomotiv İnşaat Taahhüt Nakliye Turizm Gıda İthalat ve İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re'sen tarh edilen, 2010/10,11, 2011/ 04. ve 2012/ 04, 07, 08. dönemleri katma değer vergileri ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı şirkete fatura düzenleyen Ulus Vergi Dairesi mükellefi ... Madeni Yağ İmalat İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerden, anılan mükellef hakkındaki olumsuz tespitlerin ihtilaf konusu faturaların alındığı tarihten sonrasına ilişkin olması, katkı maddelerinin alındığı mükellefler hakkında sahte belge düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporunun bulunması hususunun ise davacıya düzenlenen faturaların sahte belge olarak kabul edilebilmesi için tek başına yeterli olmayacağı, davacıya müstahzar satılmadığına, davacının madeni yağ üretmediğine, kaçak akaryakıt alıp sattığına dair somut tespit bulunmadığı, fatura bedellerinin banka vasıtasıyla ödendiği, dolayısıyla anılan mükellefin davacıya düzenlediği faturaların gerçek bir mal hizmet alımına dayandığının kabulü gerektiği sonucuna varıldığından, dava konusu cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davalı idare tarafından, sahte belge kullanımı yönünden incelenen davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu ile davacının uyuşmazlık konusu tarhiyata neden olan sahte faturaları alarak defterlerine kaydettiği ve faturalarda yer alan katma değer vergilerini indirim konusu yaptığı hususlarının somut tespitlerle ortaya konulduğu, gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifası olmaksızın katma değer vergisi indiriminden yararlanılmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacı şirket adına fatura düzenleyen, Ulus Vergi Dairesi mükellefi ... Madeni Yağ İmalat İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şti. hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı Vergi Tekniği raporunun incelenmesinden; anılan mükellefin, 20/04/2010 tarihinde, ... Bölgesi ... Sitesi ... Sok. No : ... Yenimahalle/ ANKARA adresinde faaliyete başladığını beyan ettiği, bu adresin 06/12/2010 tarihinde ... Mah. ... Cad. ... İş Merkezi No: ... Kat: ... Daire: ... Kazan / ANKARA adresine nakil ettiği, şirketin ortaklarının %2 hisse ile ... ve %98 hisse ile ... olduğu, 26/04/2010 tarih ve 7550 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilen şirket ana sözleşmesinde 10 yıl süre ile şirket müdürünün ... olduğu, 14/06/2012 tarihinde yapılan hisse devri sonucunda %10 hisse ile ... ve %90 hisse ile ...'in ortak olduğu, şirket müdürünün de ... olduğu, şirket müdür ve şirket, 25/06/2012 tarih ve 7016 sayılı dilekçesinde; ''şirketin merkezini ... Mah. ... Cad. No: ... Cizre/ ŞIRNAK'' adresine taşıdığını beyan ettiği, 25/06/2012 ve 13/09/2012 tarihli yoklamalarda, belirtilen adresten mükellefin taşındığının tespit edildiği, 08/10/2012 tarihli yoklamada, şirketin belirtilen adreste faaliyet yaptığına dair herhangi bir bilgiye rastlanılmadığından re'sen terki istendiği, şirketin merkez değişikliğinden önce iş yeri adresi olan ... Mah. ... Cad. No: ... Kazan/ ANKARA adresine ... tarih ve ... sayılı bilgi isteme yazısının tebliğ edilmediği, aynı adreste Kazan Vergi Dairesi'nin ... vergi numaralı mükellefi ... Ltd. Şti'nin faaliyette bulunduğunun bildirildiği, şirket müdür ve ortaklarına bilinen adreslerinde ulaşılamadığı, 02/01/2013 tarihinde ...'in ifade tutanağında, şirketin tamamının kendisine ait olduğunu ifade ettiği, oysa şirket'in ortaklarının %90 Hisse ile ... , %10 hisse ile ... olduğu, tutanak tarihi itibariyle 11 kişinin çalıştığının ancak üretim yapmadıkları için işçilerin izinde olduğunun beyan edildiği, şirket faaliyetleri hakkında bilgisinin olmadığı ve şeklen şirket müdürlüğüne getirildiği, şirket hakkında 2010 yılı için Üretim Tasdik raporu düzenleyen ... hakkında kaçakçılığa iştirak raporunun bulunduğu, 2010 ve 2011 yıllarında Kurumlar vergisi ve geçici vergilerin beyan edildiği, 2010 yılı 3.114.417,00 TL , 2011 yılı 15.088.480,00 TL Kdv matrahının beyan edildiği, 2010 ve 2011 yıllarında hammadde alışları yönünden eleştirilecek husus bulunmadığı, 2010 yılı katkı maddesi alımlarının Kdv hariç 2.029.220,00 TL olduğu, ödenmesi gereken Kdv'nin 0,00 TL olduğu, emtia alımı yapılan firmaların tamamı hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunduğu, alım yapılan miktar bazında %98 oranında yardımcı katkı madde alımlarının gerçek olmadığı, dolayısıyla paslanmayı önleyici müstahzar, döküm kalıplarını ayırmayı mahsus müstahzar ve bıçkı yağlama müstahzar imal edilmesinin mümkün olmadığı, 2011 yılı defter ve belgelerini ibraz edilmediği için katkı maddesi alımlarının tespit edilemediği, 2010 ve 2011 yılı Ötv'li pas ve korozyon önleyici müstahzar, bıçkı yağlama müstahzarı ve döküm kalıplarını ayırmaya mahsus müstahzar satışlarının Kdv hariç toplamının sırasıyla, 3.114.417,00 TL, 14.773.242,00 TL olduğu, satış yapılan firmalar hakkında olumsuz tespit ve sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunduğu, vadesi geçmiş ödenmeyen vergi borçlarının bulunduğu, 01/10/2010 tarihinden itibaren düzenlenen tüm faturaların hiçbir emtia ve hizmet karşılığı olmaksızın sahte olarak düzenlendiğinin kanaat ve sonucuna varıldığı tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda aktarılan tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, sıklıkla adres değiştirildiği, şirketin ortak ve müdürüne ulaşılamadığı, yoklamalarda adresinde bulunmadığı, ekonomik, ticari ve teknik kapasite ve konumunun düzenlediği hasılat faturaları içeriği teslimlerde bulunmaya elverişli olmadığı, katkı maddesi alındığı beyan edilen mükellefler hakkında sahte belge düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporu bulunduğu, vergi ödevlerinin yerine getirilmediği, hususları dikkate alındığında adı geçen mükellef tarafından davacı şirkete düzenlenen ihtilaf konusu faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığı sonucuna varılmış olup, aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, yeniden yapılacak olan yargılamada ulaşılacak hukuki sonuca göre vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısmı hakkında bir karar verileceği de tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.