11. Hukuk Dairesi 2019/495 E. , 2019/3169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti"nce verilen 23.05.2018 gün ve 2018/İHK-3772 Esas sayılı karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, dosya için tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili lehine davacı Şirket nezdinde 10.01.2011 ve 22.03.2013 başlangıç tarihli yeminli mali müşavir mesleki sorumluluk sigorta poliçeleri düzenlendiğini, 2013 yılı Temmuz ayı içinde Kavaklıdere Vergi Dairesi’nin mükellefi olan dava dışı Su-Yol Mühendislik Ltd. Şti. hakkında 2009 yılında müvekkili tarafından düzenlenen KDV iadesi tasdik raporu nedeniyle yapılan inceleme sonucunda müvekkilinden vergi tazminat ve cezası talep edildiğini, talebin davalıya 24.07.2013 tarihinde ihbar edildiğini, davalının ihbar üzerine müvekkiline cevaben vergi affına dair düzenlemeden yararlanılarak buna ilişkin bilgi ve belgelerin hasar dosyasına sunulmasını istediğini, müvekkilinin verilen talimatla vergi affından yararlanıp 339.750,32 TL tutarında ödeme yaptığını, daha sonra davalı Şirketin, zararın düzenlenen poliçeler kapsamında olmadığı ve davacının 20.03.2013 tarihli, “her iki poliçe dönemi arasındaki sürede hasara neden olabilecek herhangi bir durumdan haberdar olmadığı” yönünde gerçeğe aykırı beyanıyla bilgi verme yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle müvekkilinin başvurusunu reddettiğini, taleplerinin asıl dayanağının 10.01.2011 tarihli poliçe olduğunu, mezkur poliçede sözleşme öncesi 5 yıl içinde gerçekleşen olayların sözleşme bitiminden itibaren 5 yıl süreyle talep edilebileceğinin düzenlediğini ileri sürerek, 169.875,00 TL’lik alacağın şimdilik 50.000,00 TL’lik kısmının tazminatın ödendiği 29.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının vergi müfettişi eliyle düzenlenen 16.06.2012 inceleme tarihli görüş ve öneri raporundan dava dışı Su-Yol Ltd. Şti.nin KDV iadesi tasdik raporundaki onayının sahte faturalara rağmen yapıldığının anlaşıldığını, bu raporda davacının olay hakkında 15.03.2013 tarihinde vergi müfettişi tarafından sorgulanmasını müteakip müvekkili Şirkete 20.03.2013 tarihinde “herhangi bir hasarının olmadığını ve hasara neden olabilecek herhangi bir durumdan haberdar da olmadığını” beyan ettiğini ve yine 22.03.2013 tarihli poliçe evvelinde davacının kendisi tarafından tarafından doldurulan formda “sigortalının, önceki veya şuan ki işleri ile ilgili hasar talebi oluşmasına sebep olabilecek herhangi bir durumu veya olayı var mıdır” sorusuna “hayır” şıkkının işaretlediğini, böylece doğru bilgi verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, düzenlenen poliçelerin claims made (talebe dayalı) poliçeler olup ancak üçüncü bir şahıs tarafından sigortalı aleyhine sözleşme döneminde ilk kez talepte bulunulması ve aynı sözleşme döneminde sigortacıya ihbar edilmesi halinde poliçenin geçerli olduğunu, yine davacının talebinin mesleki sorumluluk sigortası genel şartları gereğince de yerinde olmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, taraflar arasında düzenlenen poliçelerin talep esaslı olduğu, davacının 2009 tarihli işlem sebebiyle 15.03.2011 tarihinde vergi müfettişi tarafından sorguya çekilmesine rağmen davalıyı 20.03.2011 tarihli beyanında ve bizzat kendisi tarafından doldurulan formda gerçeğe aykırı olarak bilgilendirerek TTK’nın 1435 ve 1436/1 hükümleriyle birlikte poliçe özel ve genel şartlarından doğan bilgi verme yükümlülüğünü de gereği gibi yerine getirmediği, bu nedenle davalının tazminat sorumluluğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Karara, davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, uyuşmazlık hakem heyeti kararında belirtilen sebepleri tekrarla uyuşmazlık hakem heyeti kararının yerinde olduğu ayrıca, vergi indiriminden yararlananın mükellef olduğunun ve üzerinde davacının imzası bulunsa dahi salt ödeme evrakının ödemenin davacı tarafından yapıldığını göstermeyeceği gerekçesiyle itirazın ve başvuru sahibinin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekilli temyiz etmiştir.
Sigortalı ile sigortacı arasında 10.01.2011 başlangıç, 10.01.2012 bitim tarihli ....17156 no"lu ve 22.03.2013 başlangıç 22.03.2014 bitim tarihli .... 22815 no"lu iki adet geçmişe etkili mesleki sorumluluk sigortası bulunmaktadır. Sigortalının sorumluluğunu doğuran olay ise 2009 yılında düzenlenen KDV iadesi tasdik raporundan kaynaklanmaktadır. Sigortalı 10.01.2011 başlangıç, 10.01.2012 bitim tarihli .... 17156 no"lu poliçeye dayanarak, rizikonun bu poliçe kapsamında kaldığını ileri sürerek sigortacıdan tazminat talebinde bulunmuştur. Buna rağmen, 20.02.2018 tarihli Uyuşmazlık Hakem kararında ve 23.05.2018 tarihli İtiraz Hakem Heyeti kararında, 22.03.2013 başlangıç, 22.03.2014 bitim tarihli .... 22815 no"lu poliçe ve bu poliçe düzenlenmeden önce sigortalının 20.03.2013 tarihli beyanı göz önüne alınarak değerlendirme yapılmış ve sigortalının dayandığı ilk poliçenin değerlendirilmemesi nedenine de gerekçede yer verilmemiştir. Tüm bu nedenler karşısında, davacının dayandığı 10.01.2011 başlangıç, 10.01.2012 bitim tarihli .... 17156 no"lu geçmişe etkili mesleki sorumluluk sigorta poliçesi uyarınca değerlendirme yapılmak üzere hakem kararının BOZULMASINA karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle sigortalı başvurusunun temyiz isteminin kabulü ile hükmün yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.