Esas No: 2021/1543
Karar No: 2021/1971
Karar Tarihi: 27.04.2021
Danıştay 10. Daire 2021/1543 Esas 2021/1971 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/1543
Karar No : 2021/1971
DAVACILAR : 1- … Federasyonu
VEKİLİ : Av. …
2- …
DAVALI : …/ …
DAVANIN_KONUSU : 20/03/2021 tarih ve 31429 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından feshedilmesine ilişkin 19/03/2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali ile bu kararın dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ :…
DÜŞÜNCESİ :2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. ve 5. maddelerine uygun olmayan dava dilekçesinin, aynı Kanunun 15. maddesi uyarınca reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, davacıların yürütmenin durdurulması istemleri hakkında bir karar verilmeksizin dava dilekçesi öncelikle 2577 sayılı Kanun'un 14/3-g maddesi gereğince anılan Kanun'un 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadığı yönünden incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemesi Başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği belirtilmiş; aynı Kanun'un 5. maddesinde de, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerektiği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 14. maddesinin, 3. fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği, 15. maddenin 1. fıkrasının (d) bendinde ise, 14. maddenin, 3. fıkrasının (g) bendinde yazılı halde otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davanın, 20/03/2021 tarih ve 31429 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından feshedilmesine ilişkin 19/03/2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle açıldığı, dava dilekçesinin ilk sayfasında … Federasyonunun yanı sıra federasyon başkanı … asaleten ayrı bir davacı olarak gösterilmesine rağmen dava dilekçesinin sadece …Federasyonu vekili Av. … tarafından ve federasyon vekili sıfatıyla imzalandığı, dava dilekçesinin … tarafından imzalanmadığı, UYAP ortamında yapılan kontrolde …'nün elektronik imzasının da bulunmadığı, Av. …'un …'nün vekili olduğuna dair bir vekaletnamenin de sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Dava Dilekçesinin 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesi Yönünden İncelenmesi
2577 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca, dava dilekçelerinde tarafların ve varsa vekillerinin ad ve soyadlarının gösterilmesi ve dava dilekçesinin taraflar veya vekillerince imzalanması gerekmektedir.
Dava dilekçesinin ilk sayfasında davacı olarak gösterilen ..'nün dava dilekçesinde imzasının bulunmadığı ve dava dilekçesinin sadece … Federasyonu vekili sıfatıyla Av. … tarafından imzalandığı, UYAP ortamında yapılan kontrolde …'nün elektronik imzasının da bulunmadığı, dava dilekçesinin bu davacı yönünden imzasız olduğu anlaşıldığından, dava dilekçesi 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun bulunmamakta olup davanın, yukarıda belirtilen eksiklik giderilmek suretiyle 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun olarak yenilenen, Danıştay Başkanlığı'na hitaplı karşı taraf sayısından bir fazla olacak şekilde imzalı olarak düzenlenen dilekçeyle açılması gerekmektedir.
Dava Dilekçesinin 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesi Yönünden İncelenmesi
2577 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak ve menfaatlerinde iştirak bulunması zorunludur.
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı, her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağı; 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde ise, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonları ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonları ifade edeceği belirtilmiştir.
Benzer bir düzenleme, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 3. maddesinin (g) bendinde de yer almaktadır. Anılan maddede "sendika", kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar; "konfederasyon" ise, değişik hizmet kollarında bu Kanuna tâbi olarak kurulmuş en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliği olan üst kuruluşlar olarak tanımlanmış olup; aynı Kanun'un 19. maddesinde de, üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak sendika ve konfederasyonların görevleri arasında sayılmıştır.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 tarih ve E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararında da belirtildiği gibi, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesi, sendika ve üst kuruluşlara, bizzat taraf oldukları hukuki ilişkiler dolayısıyla davacı ve davalı oluş sıfatları ile ortak çıkarların korunması için tanınan davacı olabilme sıfatından başka, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya bunların mirasçılarını her derecedeki yargı organları önünde temsil etme ve dava açma hakkı tanımaktadır. Kanun koyucu, 19/f maddesi ile sendika ve üst kuruluşları, diğer tüzel kişiliklere genel hükümler uyarınca tanınan taraf olma ve dava açma ehliyetinin dışında, üyelerini ve bunların mirasçılarını temsil etme ve ettirme yetkisi ile donatmaktadır. Buna göre, söz konusu maddenin sendikalara ve üst kuruluşlarına tanıdığı yetkinin ehliyet değil, temsil bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla Kanun koyucu, getirdiği bu düzenleme ile, idare tarafından sendika üyesi kamu görevlisi hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemler nedeniyle bu ilişkinin tarafı olmayan sendika ve üst kuruluşa, üyesinin isteğine bağlı olarak uyuşmazlığın çözümünde taraf olarak kendisini temsil etme yetki ve sorumluluğu vermektedir.
Anılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesiyle, sendika üst kuruluşu olan konfederasyona, yalnızca sendika üyesi kamu görevlisinin menfaatini ihlal eden bireysel işleme karşı, onu temsilen dava açma yetkisi tanınmaktadır. Konfederasyonun üyelerini, kamu görevlilerinin değil, sendikaların oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, sendika üyesi kamu görevlilerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının kabulü zorunludur. Zira konfederasyon, kanunla verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehildir. Aynı yaklaşımın, kanuni çerçevesi sendika konfederasyonlarına benzeyen bir üst kuruluş olan dernek federasyonları hakkında da uygulanması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, dernek federasyonlarının, yalnızca kendi üyesi olan derneklerin ortak menfaatini ihlal eden düzenlemelere karşı dava açma ehliyeti bulunmaktadır.
Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacılar arasında yer alan … Federasyonu tarafından, federasyonu oluşturan tüm derneklerin üyelerinin kadın olduğundan, federasyonun üyeleri adına 6284 sayılı Kanun kapsamındaki başvurularda aktif olarak yer aldığından, kadının insan haklarının korunması kapsamında Tüzüğünde yazılı kuruluş amacı doğrultusunda her türlü çalışmaya yaptığından, kamu yararını ve kadınların hukuki kazanımlarını yakından ilgilendiren somut durumda güncel ve meşru menfaatinin bulunduğundan bahisle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı ile ilgili olarak, menfaatlerinin ihlal edildiğini ileri süren kişiler ile bu kişilerin üyesi olduğu dernekler tarafından dava açılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak, en az beş derneğin bir araya gelerek oluşturduğu davacı …Federasyonunun, kendi üyesi derneklere uygulanma olanağı bulunmayan dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının iptalini istemekte doğrudan bir menfaatinin ve dava açma ehliyetinin bulunmadığı, bu bağlamda davacılar … ile … Federasyonunun hak ve menfaatlerinde iştirak bulunmadığından müşterek dilekçe ile dava açabilmelerinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, dava dilekçesinin bu yönden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 5. maddesine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde 3. ve 5. maddeye uygun şekilde, yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak yeniden düzenlenecek ayrı ayrı dilekçelerle, gerekli harç ve masrafları yatırmak suretiyle dava açmakta serbest olmak üzere DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE, 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilen dilekçede de aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacılara duyurulmasına, yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, istemleri halinde … TL yürütmenin durdurulması harcı ve artan posta ücretinin davacılara iadesine, 27/04/2021 tarihinde, 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesi yönünden oy birliğiyle, 5. maddesi yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)_KARŞI OY :
Davacı … Federasyonu Tüzüğü'nde, Federasyon'un amacının Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda laik ve demokratik Cumhuriyet'e sahip çıkan gönüllü kadın kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak olduğu ve bu amacı gerçekleştirmek için Kanunların cevaz verdiği faaliyetlerde bulunabileceği belirtilmiştir.
Buna göre, 20/03/2021 tarih ve 31429 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından feshedilmesine ilişkin 19/03/2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, Federasyona üye derneklerin ve bu derneklerin üyelerinin haklarını etkilemesi nedeniyle iş bu davayı açmakta davacı Federasyonun menfaatinin ve dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varıldığından, Daire kararının dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesi yönünden reddine ilişkin kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.