20. Hukuk Dairesi 2016/7401 E. , 2018/745 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 31.12.2008 havale tarihli dava dilekçesi ile 02/06/2000 tarih 137 cilt 82 sahifede kayıtlı olan taşınmazının Damarlı beldesinde yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında Yerleşik Tepe Devlet ormanı sınırları içerisinde bırakıldığını, bu taşınmazın ... adına 1943 tarihli tapu ile kayıtlı olduğunu, yüzyılı aşkın süredir zilyetlikleri altında bulunduğunu, taşınmazın murise ait olduğuna ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları olduğunu belirterek tapuda kayıtlı olan taşınmazına ilişkin orman kadastro hattının iptal edilerek bu taşınmazın orman sınırları dışında bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 12/10/2015 tarihli 24. celsede davacıya keşif masraflarını yatırması için 15 gün kesin süre verilmesine, kesin süre içinde masrafları yatırmadığı takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin çıkarılacak davetiyeye ihtar olarak yazılmasına karar verilmiş, 25/01/2016 tarihli 25. celsede ihtaratlı davetiyeye rağmen davacının kesin süre içerisinde keşif masraflarını yatırmadığı, mevcut delil durumu itibariyle davacının iddialarının sübut bulunmadığı kanaatiyle davanın reddine, Damarlı beldesi mülki sınırları içerisinde bulunan Yerleşik Tepe Devlet ormanında 24 OS ile 45 OS noktası arasında yapılan kadastro çalışmalarının tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu ...beldesinde, 01/07/2008 tarihinde 6 ay süre ile ilan edilen 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece verilen kesin süre içerisinde davacının yatırılması gerekli gider avansını öngörülen kesin süreye rağmen yatırmadığı, mevcut delil durumuna göre davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Temyiz incelemesine konu dava, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu 31/12/2008 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK"nın 120. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 45. maddesindeki düzenlemelerindeki tarifede sayılan gider avansının, dava dilekçesi ile birlikte davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gerekmektedir. Bu yüzden 1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan eldeki dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderler, delil avansı kabul edilerek 3402 sayılı Kanun"un 36 ve 6100 sayılı HMK"nın 324. maddeleri uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekecektir.
Diğer yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesindeki düzenleme, 6100 sayılı HMK"nın 324. maddesindeki delil avansı düzenlemesine göre özel hüküm olması nedeniyle, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 36. maddesinin uygulanacağı kuşkusuzdur.
Taraflardan her biri, 3402 sayılı Kanunun 36. maddesi gereğince, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. 3402 sayılı Kanunun 36/1. maddeleri gereğince avans yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacaktır. Bu durumda verilecek karar ise davanın esasına ilişkin olup, taraflar arasında kesin hüküm oluşturacaktır.
Ancak, 3402 sayılı Kanunun 36. maddesinin uygulanabilmesi için dosyanın keşfe hazır hale gelmesi gerektiği gibi verilecek ara kararda yapılması öngörülen keşfin gün ve saatinin belirlenmesi zorunludur.
Bu açıklamalar karşısında somut uyuşmazlık incelendiğinde ise davacının dava dilekçesine ekli tapu suretinden 02/06/2000 tarih 137 cilt 82 sayfa numaralı tapuya dayandığı ve mahkemece bu tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosyaya gönderilmesi istendiği halde, dosyaya gelen tapu kayıtlarının 14/06/1943 tarih 12 numaralı tapuya kadar gönderildiği bunun öncesine ait kayıtların gönderilmediği buna rağmen mahkemece tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığından istenmediği, ayrıca davacının dayandığı tapu kaydının arazi kadastrosunda revizyon görüp görmediğinin, görmüşse revizyon parsellerine ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarının dosya içerisine alınmadığı, bu haliyle dosyanın keşfe hazır hale de gelmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davanın niteliği itibariyle bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekli olduğu halde mahkemece oluşturulan keşif ara kararında keşifte dinlenecek bilirkişilerin isimleri belirtilmemiştir. Dolayısıyla usûlünce oluşturulmuş keşif ara kararıda bulunmamaktadır.
Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir. Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hâkim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının, keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında, yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğünün gözönünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları tam olarak kapsamayan biçimde kurulan ara kararlarının sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda keşif giderinin yatırılması yönünde usulünce verilmiş keşif ara kararı da oluşturulmamıştır.
Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/02/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.