10. Hukuk Dairesi 2015/15912 E. , 2015/20154 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kısmen reddine, kısmen konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum Avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Nakliyecilik faaliyetinden dolayı 15.06.1988-11.01.2000 ve 03.11.2004-devam şeklinde vergi kaydı, 16.06.1988 tarihinden itibaren devam eden Esnaf Sicil Memurluğu ve Oda kaydı bulunan davacının 02.07.2008 tarihli başvurusu üzerine 03.11.2004 tarihi itibarıyla 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescilinin yapılmıştır.
Davacı, bağımsız çalışmasının varlığına ilişkin vergi ve Oda kaydı bulunmasına rağmen sigortalılık tescilinin sağlanmamasının aykırı olduğunu beyanla, 15.06.1988 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın tespitini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca 15.06.1988-03.11.2004 tarihleri arası dönem yönünden ispatlanamayan davanın reddine, 03.11.2004 - dava tarihi arası dönem yönünden ise, konusuz kalan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
1)Bu kanun kapsamında sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağını öngören 1479 sayılı Yasanın geçici 18"inci madde hükmü uyarınca, 15.06.1988-04.10.2000 arası istemi redddeden Mahkeme kabulü yerindedir.
2)02.07.2008 tarihli başvurusu üzerine 03.11.2004 tarihi itibarıyla 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescilinin yapıldığının anlaşılması karşısında, 03.11.2004 - dava tarihi arası dönem yönünden, konusuz kalan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair mahkeme kabulü de yerindedir.
3)04.10.2000-03.11.2004 tarihleri arası uyuşmazlık dönemine gelince,
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler ve tüzel kişilerden limited şirketlerin ortakları zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiş, limited şirket ortakları yanında anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları da kapsama alınmıştır. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, bu düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir.
Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında;
Uuyuşmazlığa konu 04.10.2000-03.11.2004 tarihleri arası isteme konu dönem yönünden, özellikle 16.06.1988 tarihinden itibaren devam eden oda ve sicil kaydının varlığı dikkate alınarak, davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasanın 24.ve 25.maddelerinde 02.08.2003 tarihinde 4956 sayılı Yasayla yapılan değişiklikler de gözetilerek, zorunlu sigortalılık için ön koşul olan kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun varlığı usulünce araştırılıp varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.