
Esas No: 2013/2947
Karar No: 2013/2637
Karar Tarihi: 28.03.2013
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/2947 Esas 2013/2637 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında Yavuzselim Mahallesi çalışma alanında bulunan 1658 ada 34 parsel sayılı 4.303,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 20 yıldan beri ..."in kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın 1.418 metrekarelik kısmının kendi kullanımında olduğu iddiasıyla adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece ilk yargılama sonunda verilen karar, 20. Hukuk Dairesi"nin 26.03.2012 tarih ve 2811-4480 sayılı ilamıyla; kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve fen bilirkişisinin 15/08/2011 tarihli krokili raporunda (A) harfi ve yeşil renk ile gösterilen 1.418 metrekarelik yerin 1658 ada 34 parselden ifrazı ile, 1658 ada son parsel numarası verilerek 1.418 metrekare olarak 2/B vasfı ile Maliye Hazinesi adına tesciline, beyanlar hanesine "İş bu taşınmaz bahçe olarak ... oğlu ..."nın fiili kullanımındadır." şerhinin düşülmesine, 1658 ada 34 parselin yüzölçümünün 2.885,08 metrekare olarak 2/B vasfı ile Maliye Hazinesi adına tesciline, beyanlar hanesinin aynen bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında "aleni yargılama ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Anılan prensipler, mahkemelerce alınan kararların, kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş bulunan muhataplarına usulüne uygun biçimde bildirimini zorunlu kılmaktadır. Ne var ki, mahkemece, her iki tarafın da hazır bulunduğu 05.07.2011 tarihli ilk oturumda dosyanın incelemeye alınmasına karar verilmiş ve duruşma 15.11.2011 tarihine bırakılmıştır. Aynı gün (05.07.2011), davacı vekilinin yeniden celse açılması talebi yerinde görülerek davalının hazır olmadığı oturumda, 30.07.2011 tarihinde mahallinde keşif yapılmasına ilişkin ara karar verilmiş, bu ara karar, duruşmada hazır bulunmayan taraflara tebliğe çıkarılmışsa da davalı ..."e 09.08.2011 tarihinde tebliğ edildiğinden davalı keşiften haberdar olmamış ve keşif sonrası ilk duruşmada da davanın kabulü yönünde karar verilmiştir. Belirtilen durum karşısında davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmek suretiyle hüküm tesis edilmesi başlı başına bir bozma nedenidir. O halde mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için usulüne uygun şekilde mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf delilleri toplanmalı ve değerlendirilmeli, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Belirtilen yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı ..."in itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
28.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.