12. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/17593 Karar No: 2010/29776 Karar Tarihi: 13.12.2010
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/17593 Esas 2010/29776 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2010/17593 E. , 2010/29776 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 06/04/2010 NUMARASI : 2009/1117-2010/289
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2003 tarih 2002/1314 E., 2003/61 K.sayılı boşanma ilamı ile hükmedilen nafaka alacağının tahsili amacıyla ilamlı takip yapılmaktadır. Borçlu, alacaklının banka hesabına muntazaman nafaka borcunu ödediğinden ve borcu bulunmadığından bahisle takibin iptalini istemektedir. İcra mahkemesince, banka hesapları esas alınarak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporla, "davalının hesabına yatırılan paranın nafaka bedeline mahsuben yatırılmış olduğunun kabulü halinde borcun kalmadığı, davalının nafaka alacağının bulunmadığı," tespit olunmuştur. Dosyaya konulan banka kayıtlarının ve sair belgelerin incelenmesinde; alacaklı hesabına her ay yapılan ödemeler olduğu görülmektedir. Dairemizce evvelce sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu aranırken, içtihat değişikliğine gidilerek, ödemelerin belirli kıstaslar dahilinde yapılması halinde nafaka borcundan mahsubu gerekeceği ilkesi benimsenilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda nafaka alacağının tahsilini teminen borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra yapılan ödemelerin nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabulü gerekir. Diğer taraftan, takip öncesine ait yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemeler görünüyor ise, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığına dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin de nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği ilkesi kabul edilmeye başlanılmıştır. Aksi halin kabulü, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine mükerrer takip ve ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir. Açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında, ödemelerin belirtilen kıstaslara uygun düştüğü görülmekle borçlu şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.