11. Ceza Dairesi 2016/6307 E. , 2019/499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : a) 2012 yılında defter ve belge ibraz etmemek suçundan; beraat
b) 2010, 2011 ve 2012 yılında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçundan; mahkumiyet
1-Sanık hakkında defter ve belge ibraz etmemek suçundan açılan kamu davasında, defter ve belgelerin istendiği yazının sanığa ikametgah adresinde 13.12.2012 tarihinde bizzat tebliğ edilmesi, sanığın işyerinin faal olmadığının ve mükellefiyet kaydının 31.08.2010 tarihinde re"sen terk ettirildiğinin anlaşılması, sanığın faturaları taşınırken kaybettiğini, defterlerin ise muhasebecisinde olduğunu, muhasebeciye olan borcunu ödemediği için defterleri iade etmediğini, bu nedenle ibraz edemediğini savunması karşısında; 213 sayılı VUK"nin 139. maddesinin 2. fıkrasına göre, "işin terk edilmesinin" bir zaruret hali ve dolayısıyla incelemenin iş yerinde yapılmasının imkansız olması nedeniyle vergi incelemesinin dairede yapılması gerektiği gibi defter ve belgelerin çalındığı-kaybolduğu-bulunmadığı ileri sürülerek ibrazından kaçınılması halinde VUK"nin 139. maddesinde yazılı durumların ve usulüne uygun tebligatın aranmasına gerek bulunmadığı ve sanığın savunmasının yasanın aradığı anlamda mücbir sebep oluşturmadığı anlaşıldığından, defter ve belgeleri ibraz etmemek suçunun sübuta erdiği gözetilmeden “...213 Sayılı Yasanın 139/2 maddesince ön görülen istisnalardan birinin varlığı önceden belirlenmeden yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmadığı” şeklindeki yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,
2- Sanık hakkında 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan kamu davasında, sanığın suça konu faturaları kendisinin düzenlemediğini, taşınırken fatura koçanını kaybettiğini savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde tespiti bakımından, sanıktan fatura koçanını kaybettiğine ilişkin delillerinin nelerden ibaret olduğu sorulup, gerektiğinde faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişiler tanık olarak dinlenerek, sözü edilen faturaları kimden ve hangi hukuki ilişkiye dayanarak aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorularak, kullanan mükelleflerden faturaların temin edilmesi halinde faturalar üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Kabule göre de;
a)Aynı takvim yılı içerisinde farklı zamanlarda birden fazla sahte fatura düzenleyen sanık hakkında zincirleme suç hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b)TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş,katılan vekilinin beraat hükmüne,sanığın mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sahte fatura düzenlemek suçuna ilişkin ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 16.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.