11. Hukuk Dairesi 2018/1280 E. , 2019/3159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15/11/2011 tarih ve 2008/424-2011/699 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının, 19/04/2005 tarihine kadar davacı şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili eski ortağı olduğunu, 19/04/2005 tarihli karar ile şirketteki hisslerini devrederek müdürlük görevinden de ayrıldığını, Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı Denetim Grup Başkanlığının 26/05/2008 tarih ve VDENR-20088-VII-156/8 sayı numaralı vergi incelemesi ile 2004 yılına ait bir kısım alışa konu alış faturalarının sahte olduğunun belirlendiğini, şirket defterleri ve kayıtlarının inceleme yapılamayacak derecede eksik ve usulsüz olduğu, vergi ve cezalar ile birlikte uzlaşma kapsamında 92.007 TL ödendiğini, bu zararın davalının görevini gereği gibi yerine getirmediğinden kaynaklandığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 7.000 TL"nin 26/05/2008 vergi inceleme raporu tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı adına şartları gerçekleştiğinden 35. maddeye göre usulüne uygun tebligat yapılmış olup, usulüne uygun tebligata rağmen gelmemiş ve cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davalının dava konusu tarihlerde şirketi tek başına temsile yetkili olması, dava konusu zararın mahiyeti ve raporlarda da belirtilen içeriğine nazaran davalının dava konusu zarardan sorumlu olduğu ve bilirkişi raporları çerçevesinde davanın subüt bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne; 7.000 YTL"nin dava tarihinden itibaren, ıslah edilen miktar olan 32.176,99 TL"nin ise 04/07/2011 itibaren ticari faizi ile birlikte tahsili ile asıl alacağın dava tarihine kadar işlemiş olan faiz miktarı olarak 49.707,31 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Dava, davacı şirketin eski yöneticisinin, yönetim yetkisinin bulunduğu tarihlerde dava dışı firmadan almış olduğu faturaların sahte çıkması dolayısıyla şirketin uğramış olduğu zararın tazminine ilişkindir.
Dava dilekçesi, davalıya, davacının dava dilekçesi ve temyiz dilekçesinde bildirdiği " O. Yılmaz mh. İstanbul cd. No. 29/D Gebze" adresine 16.09.2008 tarihinde "Yetkili Özgür Yılmaz"a tebliğ edildiği " şerhi ile tebliğ edilmiş olup, tebligat mazbatası başka bir şerh taşımamaktadır.
Yargılama sırasında aynı adrese bilirkişi raporu 24.01.2011, ıslah dilekçeside 17.08.2011 tarihinde T.K. 35 maddesine göre tebliğ edilerek, davalının yokluğunda yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dava dilekçesinin tebliği tarihinde yürürlükte bulunan 7201 sayılı T.K 10 maddesinde "tebligatın tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı ", Yasa"nın 21 maddesinde" kendisine tebligat yapılacak kimsenin adreste bulunmaması durumunda evrakın o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim edilerek tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcı ya da bildireceği ", Yasanın 23/5 maddesinde", tebliğin, tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kimsenin adının, soyadının, adresinin ve 22 madde uyarınca tebellüğe ehil olduğunun tebliğ mazbatasına " derç edileceği düzenlenmiştir.
Dava dilekçesinin tebliği, açıklanan yasal düzenlemelere uygun bulunmadığından usulsüz olduğu gibi, bu tebligata istinaden T.K. 35. maddesine göre yapılan ıslah dilekçesinin tebliği de usulsüzdür.
Anayasa"nın 36"ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. 1086 sayılı HUMK"nın 73 ve 6100 sayılı HMK"nın 27"inci maddeleri uyarınca taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için usulüne uygun davet edilmeden hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır.
Bu itibarla mahkemece, yargılama sırasında davalı ...’a usulüne uygun şekilde savunma hakkı tanınmadan hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı esasa ilişkin temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının esasa ilişkin temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.