17. Hukuk Dairesi 2016/6062 E. , 2019/1343 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; davalıların trafik sigortacısı ve sürücüsü olduğu aracın davacının sevk ve idaresindeki araca kusurlu olarak çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanarak dalağının alındığını, kaburgaları kırıldığını, elem ve ızdırap çektiğini, açılan ceza dosyasında davalı sürücünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek 6100 Sayılı HMK"nın 107.maddesine göre belirlenecek geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatı ile 70.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... şirketi için sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden, diğer davalı için kaza tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 91.919,93 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, meydana gelen kazada davacının kask takmaması, ehliyetsiz oluşu ve bir gözünün tamamen görmemesi nedeniyle tam kusurlu olduğunu, bu hususun yapılacak bilirkişi incelemeleri ile sabit olacağından davacının maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı olmayacağını, davalı ... şirketi tarafından davacıya ne miktarda bedel ödendiğinin araştırılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... şirketi vekili; davalının sürücüsü olduğu aracın müvekkili nezdinde trafik sigortasının olduğun, davayı kabul anlamına gelmemekle müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, motosikleti süren davacının gerekli önlemleri almayarak zararın doğmasına ve artmasına yol açtığını, sigortalı araç sürücüsün kusursuz olduğunu, davacının adli tıp kurumuna sevk edilerek maluliyet durumu ve maluliyetin kaza ile illiyeti hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile 91.919,93 TL maddi tazminatın davalı ... şirketi açısından dava tarihinden, davalı ... açısından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ..."ten tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
6098 sayılı TBK."nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.