Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1064
Karar No: 2020/4426
Karar Tarihi: 24.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/1064 Esas 2020/4426 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı vasisi, şizofren olan davacının kardeşi olan davalının kısıtlı kardeşinden faydalanarak tüm taşınmazları üzerine geçirdiğini ve babasına ait taşınmazların da başka bir davalıya tescil edildiğini iddia ederek tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tesciline veya tescil edilmeyen taşınmazların değeri oranında tazminat ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise bu iddiaları reddederek taşınmazların bedelini ödeyerek aldıklarını iddia etmiştir.
Mahkeme, davacının ayırtım gücünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kötüye kullanıldığına karar vermiştir. Ancak temyizde bu karar bozulmuştur. Çünkü mahkeme, ehliyetsizlik iddiası yönünden yeterli araştırma ve inceleme yapmadan hüküm kurmuştur. Ayrıca, Davalıların kandırması sonucu 231 parsel sayılı taşınmazın başka bir davalı adına tescil edildiği iddia edilerek tapu iptal ve tescil istemi bulunmaktadır. Ancak murisın dava dışı mirasçılarının da olduğu göz önüne alındığında, davacının tek başına dava açma hakkının olmadığı tartışmasızdır.
Sonrasında çekişme konusu olan 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden tereke temsilcisinin atanması ile davayı takip yetkisinin sona erdiği ve bu nedenle
1. Hukuk Dairesi         2019/1064 E.  ,  2020/4426 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı vasisi, davacının şizofren olması nedeniyle kısıtlanarak oğlu ...’in vasi tayin edildiğini, kısıtlının kardeşi olan davalı ...’in kısıtlının durumundan faydalanarak davacıya ait tüm taşınmazları üzerine geçirdiğini, bu şekilde kısıtlının kayden malik olduğu 685,749 ve 750 parsel sayılı taşınmazların satış suretiyle davalı ...’e temlik edildiğini, ayrıca davacının babası adına kayıtlı olan, ancak fiilen davacının kullanımında bulunan 231 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından yakın arkadaşı olan diğer davalı ... adına tescil ettirildiğini, 231 parsel sayılı taşınmaz içinde halen davacının ailesinin oturduğu ev bulunduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tescile, tescilin mümkün olmaması durumunda tescil edilmeyen taşınmazların değeri oranında tazminatın ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davacı iddialarının doğru olmadığını, davalı ... "in 231 parsel sayılı taşınmazı davacının babası olan ..."ten bedelini ödeyerek satın aldığını, taşınmazın fiilen davacı tarafından kullanıldığı iddiasının da doğru olmadığını, Ahmet’in taşınmaz alacak maddi gücü bulunduğunu; davalı ..."in maddi durumunun çok iyi olduğunu, davacının inşaat yaptırdığı ve çocuklarını evlendirdiği dönemlerde davalıdan borç para aldığını, ayrıca kooperatife borçlandığını, borçlarını ödeyemez duruma düşünce davaya konu taşınmazları satışa çıkardığını, taşınmazlar aile malı olduğu için davalı ...’e teklif edildiğini, davalının da taşınmazdaki davacı hisselerini bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının satışın yapıldığı yıllarda hiçbir sağlık sorunu bulunmadığını, davacının tek erkek çocuğu olan vasi ..."in kötü niyetli olduğunu, satışın yapıldığı tarihlerde çok değersiz olan taşınmazların, aradan geçen sürede değer kazanması nedeniyle davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, satış tarihinden 14 yıl sonra davacının ayırtım gücü bulunmadığı gerekçesi ile dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “...İddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriğinden, davada; çekişme konusu 685, 749 ve 750 parsel sayılı taşınmazların davalı ...’e satış tarihinde, kısıtlı davacının hukuki ehliyetinin bulunmadığı iddiasına dayanıldığı anlaşılmaktadır.Somut olayda, mahkemece ehliyetsizlik iddiası yönünden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulmuştur.Öte yandan, çekişme konusu 231 parsel sayılı taşınmazın davacının mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken birlikte hareket eden davalıların kandırması sonucu davalı ... adına tescilin sağlandığı iddia edilerek tapu iptal tescil istenmiştir. Muris ...’in dava dışı mirasçılarının da bulunduğu gözetildiğinde; davacının 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak tek başına dava açamayacağı tartışmasızdır.Hâl böyle olunca, çekişme konusu 685, 749 ve 750 parsel sayılı taşınmazlar yönünden işlem tarihi olan 29/12/1998 tarihinde kısıtlı davacı ...’in fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak rapor doğrultusunda belirlenmesi; 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden mirasbırakan ...’in davacı kısıtlı ... ve davalılardan ... dışında mirasçıları olduğu gözetilerek, terekeye mümessil atanmasının sağlanması, tereke mümessili huzuru ile davanın görülmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılacak araştırma ve inceleme ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

    -K A R A R-

    Dava, ehliyetsizlik ve 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Bozma ilamından sonra çekişme konusu 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden Hatay Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.06.2017 tarih, 2016/182 Esas ve 2017/637 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakan ...’in terekesine ...(Süleyman oğlu)’in tereke temsilcisi olarak atandığı, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacı ... vasisi vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer
    Somut olayda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ..."e tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı vasisi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Oysa; davacı mirasçının davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakkı da bulunmamaktadır.
    Bu durumda çekişme konusu 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden tereke temsilcisi kararı temyiz etmediğine göre, davada sıfatı kalmayan davacı vasisi vekili tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine de olanak bulunmadığından, 231 parsel sayılı taşınmaz yönünden TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
    Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, 17.02.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ve 19.07.2017 tarihli Adli Tıp 4.İhtisas Kurulu raporları ile temlik tarihinde temlik eden ...’in fiil ehliyetini haiz olduğu saptanarak 685,749 ve 750 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru olduğuna göre ; davacı vasi vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 23.00 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi