14. Hukuk Dairesi 2012/6072 E. , 2012/6763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.07.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı ... davayı kabul etmiş diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, “Davacının davasının Taşağıl Köyü 2368 ve 2362 parseller üzerinde 3metre genişliğinde geçit hakkı kurulacak şekilde kabulüne...” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır
Somut olaya gelince; komşuluk hukuku ilkeleri ve fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gereğince, davacıya ait 2360 parsel sayılı taşınmazın çevresindeki komşu parseller ile çevre yolların hepsini gösterir denetime elverişli pafta örneği celbedilmeli, tüm geçit alternatifleri incelenmeli, gerekirse
başka parseller üzerinden de alternatifler araştırılmalı, geçit oluşturulurken üzerinden geçit irtifakı kurulacak parsellere ait tapu kayıtlarından parsel malikleri tespit edilmeli, davada yer almayan bu parsel malikleri hakkında da dava açılıp birleştirilerek davada yer almalarının sağlanması için davacıya imkan verilmelidir.
Ayrıca, davacı maliki olduğu 2360 parsel sayılı taşınmazın yola ihtiyacı olduğunu, 2678 parsel sayılı taşınmazın özel yol olduğunu, davalı ..."in maliki olduğu 2368 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit tesis edilmesini istemiştir. Mahkemece, 2368 ve 2362 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde geçit tesis edilmiştir. Geçit davalarında amaç, genel yolla bağlantısı bulunmayan taşınmaz parçalarının genel yola kesintisiz bağlantısını sağlamaktır. Davacı 2368, 2367 ve 2362 parsel sayılı taşınmaz maliklerini davalı göstermiş ise de 2678 parsel sayılı taşınmaz dava dışı Hasan Erdem adına özel yol vasfıyla tescilli olup davacı tarafından kullanılması için bu taşınmaz üzerinde de davacı parseli lehine geçit tesisine ihtiyaç vardır. Mahkemece kurulan geçit, davacı parseli ile bağlantılı olmadığından kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiştir. Bu nedenle 2678 parsel sayılı taşınmazın maliki harçlı dahili dava dilekçesi ile bu davaya dahil ettirilerek veya hakkında ayrıca dava açılarak bu davayla birleştirilmek suretiyle taraf teşkili sağlanmalıdır.
Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından hüküm fıkrasında hangi taşınmaz lehine geçit hakkı tesis edileceğinin belirtilmemesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.