Esas No: 2022/3788
Karar No: 2022/5491
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3788 Esas 2022/5491 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, bir iş kazası sonucu tazminat davası açmıştır. Mahkeme, davayı kabul ederek davalılardan birinin %60, diğerinin %10 oranında kusurlu olduğunu belirleyerek toplamda 60.345 TL tazminatın tahsil edilmesine karar vermiştir. Ancak kararda yapılan hesap hatası sonucu alacak miktarı 61.345 TL olarak yazılmıştır. Davalı tarafın tavzih talebi reddedilmiştir. Davalı, bu kararın çelişkili olduğunu ve yapılan hata düzeltilmeden reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu iddia etmiştir. Yargıtay, tavzih talebinin hukuka aykırı reddedildiğine karar vererek kararı bozmuştur.
Kanun maddeleri:
- HMK 305: Hükmün tavzihi
- HMK 305/A: Hükmün tamamlanması
- 7251 sayılı Kanun, 27. madde: Hükmün tamamlanması kanunu
- 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3: HUMK'nın 440. maddesiyle ilgili atıf
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR :
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş olup, bu karara yönelik tavzih talebinin reddine dair ek kararın süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava dışı ... tarafından açılan tazminat davasında hükmedilen alacağın tamamını 77.577,55 TL olarak icra dosyasına ödediğini, kesinleşen davada davalılardan ...'in %60, ... Belediyesinin %10, kazalı işçi ...'ın %10 ve şirketin %20 kusurlu bulunduğunu, ancak kusura isabet eden tutardan fazla ödeme yaptığını ileri sürerek; 60.345 TL'nin 27/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın reddini istemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davalı ...'in %60 kusur oranına isabet eden 51.724 TL ile davalı Belediyenin %10 kusur oranına isabet eden 8.621 TL olmak üzere toplam 61.345 TL'nin icra dosyasına ödeme tarihi olan 27/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine dair verilen karar, davalı ... vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 27/01/2014 tarihli ve 2013/20521 E., 2014/962 K. sayılı kararıyla onanmış; davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi, Dairemizin 26/05/2014 tarihli ve 2014/6659 E., 2014/8205 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Bu aşamadan sonra, davalı ...; mahkemece verilen kararının, gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası kısmının çeliştiğini, alacak miktarı 60.345 TL olduğu halde sehven 61.345 TL olarak yazıldığını, ayrıca dosyada belediyeye %10, diğer davalı ...'e %60 kusur oranı atfedilmiş olup, hüküm kısmında nispi ilam harcı, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin kusur oranlarına göre davalılara yükletilmesi yapılırken sanki belediye %60, diğer davalı ise %10 oranında kusurluymuş gibi sorumluluk miktarlarının sehven yanlış yazıldığını ileri sürerek; belirtilen hataların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304. ve 305. maddeleri dikkate alınarak tashih ve tavzihini talep etmiştir. Mahkemece verilen 07/07/2020 tarihli ek kararla, verilen kararın Yargıtayca incelenerek kesinleştiğinden tavzih yolu ile düzeltilemeyeceği gerekçesiyle, tavzih talebinin reddine karar verilmiş; karar, tavzih talep eden davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin hususların kanun yolu aşamasında ileri sürülmediği, bu durumunda usuli kazanılmış hak oluştuğunun anlaşılmasına göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Hükümlerin tavzihi; hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur.
HMK’nın “Hükmün Tavzihi” başlıklı 305 nci maddesinde; hüküm yeterince açık değilse veya yerine getirilmesinde duraksama uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, yerine getirilmesi tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya duraksama ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği açıklanmıştır.
Anılan Kanun'a, 7251 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi ile ilave edilen “Hükmün Tamamlanması” başlıklı 305/A maddesinde; “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan düzenlemeyle, nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde tarafların başvurması şartıyla, yargılamada ileri sürülen veya mahkemece kendiliğinden hükme geçirilmesi gereken ancak hüküm verilmeyen talepler hakkında mahkemece ek karar verilmesi, açıkça hüküm altına alınmıştır.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (HGK'nın 14/06/1967 tarihli ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı kararı).
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. İcra müdürünün hükmü yorumlamak (tavzih etmek) yetkisi yoktur. Hüküm ancak onu vermiş olan mahkemece tavzih edilir.
Somut olayda, mahkemece; alacak miktarı davalı ...'in % 60 kusur oranına isabet eden 51.724 TL ile davalı Belediyenin %10 kusur oranına isabet eden 8.621 TL olmak üzere belirlenmiş olup alacak toplamı 60.345 TL olduğu halde, hükümde hata yapılarak 61.345 TL yazıldığı açıktır. Buna göre, yapılan hesap hatasının düzeltilmesi gerekirken, başvurunun bu talep yönünden de reddedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, ek kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 07/07/2020 tarihli ek kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.