Esas No: 2022/2994
Karar No: 2022/5490
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2994 Esas 2022/5490 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı, sahibi olduğu eczaneden 11 adet sahte reçete girişi yapıldığı için cezai işlem uygulanmış ve kendisine gönderilen ödeme emrine haksız olarak itiraz ettiği için dava açılmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak bölge adliye mahkemesi, alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunu kabul ederek icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilmesine karar vermiştir. Temyiz sonucu, alacağın likit ve belli olması gerektiği, davalının tayin edilen cezai şart alacağına aykırı davranıp davranmadığı yargılamayı gerektirdiği ve borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda bulunması gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri: İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinin ikinci fıkrası.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. ...
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ......
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kurumun farklı birimlerine hak sahibi sigortalılar tarafından gelen şikayetler üzerine yapılan incelemede Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma Merkezi Gazi Hastanesi ... Bölüm sekreterliğinden 29 sigortalı adına gerçeğe aykırı ilaç düzenlendiğini, 154 reçete karşılığı kurumun 821.697,42 TL zarara uğratıldığının anlaşıldığını, bundan ayrı ... Bölümünde gerçekten tedavi olup takibi yapılan 24 sigortalı adına anılan hastanenin pratisyen hekimlerinin kaşeleri kullanılarak 40 adet sahte reçete düzenlendiğinin ve bu reçetelerin 31 eczane kanalı ile kuruma fatura edilerek 160.471,80 TL'lik zararın meydana getirildiğinin belirlendiğini, davalının da aralarında bulunduğu eczaneler hakkında 2019 yılı protokolünün 6.3.3 maddesi uyarınca cezai işlem uygulandığını, davalının sahibi olduğu ... Eczanesinden 11 adet sahte reçete girişinin yapıldığını, reçete toplam bedelinin 5 katı tutarındaki 314.658,80 TL'ik cezai işlemin davalıya uygulandığını, davalı tarafından hakkında başlattığı takip nedeniyle gönderilen ödeme emrine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın usulsüz olduğunu, kurumu zarara uğratma kastının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, davalının itirazın iptali ile takibin devamına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davacı tarafından davalı hakkında açılan davanın kabulüne, davacının takip dosyasına vaki itirazın iptaline, İİK'nın 67/2 maddesi gereğince dava ve takip konusu alacağın %20 sine tekabül eden 54.813,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Davada cezai şart alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali talep edilmiştir. Davalının, cezai şart alacağının dayanağı oluşturan 2019 yılı protokolüne aykırı davranıp davranmadığı yani takibe konu edilen cezai şart alacağının tayini yargılamayı gerektirdiğinden takip tarihi itibariyle davalı tarafından hesaplanabilir ve likit bir alacağın söz konusu olmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; davacının icra inkar tazminatına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle bu konudaki istemin kabulüne karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının ait hüküm fıkrasının beşinci bendinde yer alan “5-İİK'nın 67/2 maddesi gereğince dava ve takip konusu alacağın %20 sine tekabül eden 54.813,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," ifadesinin çıkarılarak yerine "5-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine," ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.