
Esas No: 2016/12526
Karar No: 2019/9966
Karar Tarihi: 07.05.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/12526 Esas 2019/9966 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, 01/01/1996-06/05/2013 tarihleri arasında, Sağlık Bakanlığı"na bağlı işyerlerinde ihale yolu ile temizlik işlerini alan alt işveren şirketler nezdinde, son olarak da davalı ... İnş. Elktr. Üretim San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde çalıştığını, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini, buna rağmen hak etmiş olduğu alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücret alacağı, fazla mesai ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı, hafta tatili ücret alacaklarının birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti :
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili idarenin dava konusu işleri şirketlere ihale ile verdiğinden asıl işveren konumunda bulunmadığını, davacının alacakları ile ilgili müvekkili idarenin sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ... İnş. Elktr. Üretim San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının gerçek işvereninin davalı bakanlık olduğunu, müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, işçilerin işe alınmalarında, çalışma şartlarının belirlenmesinde ve fesihte Sağlık Bakanlığı"nın yetkili olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti :
Mahkemece, davacının davalı şirket nezdinde diğer davalı ... Bakanlığına bağlı işyerlerinde çalıştığı, davalıların asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde uyuşmazlık konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları ve davacının emeklilik sebebiyle işyerinden ayrıldığı gerekçesiyle dava konusu taleplerin kabulüne dair karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Karar, yasal süresi içerisinde davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Gerekçe :
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatınıa uygulanacak faiz başlangıcı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120 maddesi hükmü uyarınca kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı Yasanın 14. maddesi halen yürürlüktedir. Anılan 14. maddenin 11. fıkrası hükmüne göre kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir.
Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği 1475 sayılı Kanunun 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Bu noktada, iş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde 1475 sayılı Yasanın 14/3. maddesine göre işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarih olmalıdır.
Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için de faiz başlangıcı olmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin başladığı tarihtir.
Somut olayda, davacı işçi yaşlılık aylığı tahsisi için kuruma başvurmuş ve işyerinden 06.05.2013 tarihinde ayrılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 04.11.2013 havale tarihli yazı cevabında davacı adına 01.06.2013 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı bildirilmiş, kurumun mahkemeye cevaben gönderdiği 10.03.2014 havale tarihli yazıda ise “08.05.2013 tarihli tahsis talebine istinaden kendisine 01.06.2013 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı, ilgili şahsın dosyasından davalılara gönderilen herhangi bir yazının bulunmadığı” belirtilmiştir. Davacı tarafından davalılara yapılan gönderilere ilişkin bir takım suret belgeler sunulmuş ise de içeriklerinde kurum yazısının olup olmadığı tam olarak belirlenemediği gibi davacının, emekliliğe hak kazandığına dair Sosyal Güvenlik Kurumun’dan aldığı yazının davalılara hangi tarihte tebliğ edildiği de dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu nedenlerle tahsis yazısının işverene bildirildiği tarih tespit edilerek kıdem tazminatı için bu tarihten, bu durumun tespit edilememesi halinde ise dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davacının işten ayrıldığı 06.05.2013 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusu da, davacının kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının çalışma süresi boyunca hak etmiş olduğu izin süresinin 290 gün olduğu, davacının sadece 120 gün izin hakkını kullandığı ve dolayısıyla 170 gün kullanılmayan izin süresinin bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davacının çalışma süresi de göz önüne alındığında, 170 güne tekabül eden izin hakkının bu süre boyunca kullanmamış olması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca kaç gün yıllık izin kullandığı konusunda beyanı alınmalı, bundan sonra oluşacak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı de olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 07.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.