Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2021/593
Karar No: 2021/1958
Karar Tarihi: 27.04.2021

Danıştay 10. Daire 2021/593 Esas 2021/1958 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/593
Karar No : 2021/1958

TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : 1- ... 5- ...
2- ... 6- ...
3- ... 7- ...
4- ... 8- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
TEMYİZ EDENLER (DAVALILAR) : 1-... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
2- ... Valiliği
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMLERİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara Garı önünde 10/10/2015 tarihinde düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybeden ...’ün yakınları olan davacılardan; ölenin anne ve babası için ayrı ayrı 150.000,00 TL, kardeşlerinden her biri için 75.000,00 TL olmak üzere toplam 750.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 08/09/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin kararıyla; olayda, meydana gelen eylemin bir terör eylemi olduğu ve ...’ün bu eylem neticesinde vefat ettiği hususlarında taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, sosyal risk ilkesi gereğince meydana gelen zararların hizmet kusuru bulunmasa bile idarece tazmininin gerektiği, olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında patlama olayı neticesinde vefat eden ...'ün annesi ...'ün olay nedeniyle duyduğu acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılıyabilmek amacıyla talep edilen 150.000,00 TL manevi tazminat isteminin 15.000,00 TL'sinin, babası ... için talep edilen 150.000,00 TL manevi tazminat isteminin 15.000,00 TL'sinin, kardeşleri olan diğer davacılar için talep edilen toplam 450.000,00 TL manevi tazminat isteminden her biri için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte taraflarına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; ... İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, tarafların istinaf istemlerinin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar vekili tarafından, olayda davalı idarelerin hizmet kusurunun olduğu, tazminat miktarının olayın oluş şekli ve müvekkillerinin yaşadıkları dikkate alındığında yetersiz olduğu, müvekkillerin ihtiyari dava arkadaşı olduğu, bu nedenle her müvekkil için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, mahkeme tarafından yatırılan harcın iadesine, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına karar verilmesi gerekirken harca ilişkin kararın hukuka aykırı olduğu, yargılama gideri ve nispi harcın kısmen müvekkillere de yükletilmesinin hukuk ve mevzuata aykırı olduğu, reddedilen manevi tazminat için davalılara vekalet ücreti ödenmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, olayın bir terör olayı olduğu, 5233 sayılı Kanun'un sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hali olduğu, sosyal risk ilkesi gereği tazmini gereken uyuşmalıklarda bu Kanunun uygulanması gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı Ankara Valiliği tarafından, olayın bir terör olayı olduğu, bu nedenle 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği, olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk halinin bulunmadığı, manevi tazminat yönünden husumet itirazları bulunduğu, manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı belirlendiği, tazminat ve faizinin reddi gerektiği, idarelerinin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI :Davacılar vekili ve davalı Ankara Valiliği tarafından, karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
... Bakanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarının benzer olaylara göre düşük belirlendiği gerekçesiyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İİNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı önünde meydana gelen patlamada vefat eden ...'ün yakınları tarafından manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda meydana gelen patlamalar nedeniyle zarara uğrayan davacılar tarafından, olayın engellenememesi ve sonrasında zararın büyümesi, kayıpların artması sonucunu doğuracak şekilde davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmış, davacılar tarafından dosyalarda bulunan olaya ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmediği, temyiz aşamasında da hizmet kusuruna ilişkin iddiaları devam ettiğinden Dairemizce öncelikle bu hususa ilişkin ve davacıların temyiz iddiaları doğrultusunda olay öncesi, olay esnası ve olay sonrası olarak süreç değerlendirilmiştir.
Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru/ kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Dairemizin konuyla ilgili yerleşik içtihadı da; terör eylemi sonucu bir zararın ortaya çıkması durumunda, öncelikle söz konusu olayın meydana gelmesinde idarelere atfı kabil bir hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk hallerinin bulunup bulunmadığının araştırılması, idarenin gerek hizmet kusuru gerekse kusursuz sorumluluk hallerinin olayda bulunmaması durumunda 5233 sayılı Kanun kapsamında gerekli inceleme ve araştırma yapılarak karar verileceği yönündedir.
Bu nedenle öncelikle idarenin / idarelerin olay öncesi genel güvenlik hizmetlerine ilişkin kusuru / kusursuz sorumluluğunun tespiti için olay öncesinde olaya ilişkin ihbar veya istihbari bilgi ve belge olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Olay öncesinde ve olaya ilişkin istihbari bilgi belge var ise idarenin bu konuda özel bir önlem almaması neticesinde oluşan zarardan hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumlu tutulacağı açıktır.
İncelenen dosyalarda İdare Mahkemeleri tarafından yapılan ara kararlar üzerine dosyalara giren bilgi ve belgelere göre; ... İdare Mahkemesinin E: ... sayılı dosyasından yapılan ara karar üzerine Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü’nce Hukuk İşleri ve Soruşturma Şube Müdürlüğüne hitaben 27/04/2017 tarihli yazı ve yine Emniyet Müdürlüğünce Asayiş Şube Müdürlüğü’ne hitaben 01/11/2016 tarihli yazı ile Şube Müdürlüğüne ve Nöbetçi Büro Amirliğine konuya ilişkin ihbarda bulunulmadığı belirtilmiştir.
... İdare Mahkemesinin bir kısım kararlarında; TEM Daire Başkanlığı’nın ... tarih ve ... sayılı Ankara ve 47 İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüklerine gönderildikleri anlaşılan DEAŞ’ın ülkemize yönelik uluslararası ses getirecek çapta büyük bir eylem yapma kararı aldığı, bu eylemle ilgili olarak seçtiği grubu Suriye Deyr-ez Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, planlanan eylemin uçak/gemi kaçırma ya da miting/kalabalık yerde aynı anda çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği içerikli yazının, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından hazırlanan ... tarih ve ..., ... , ... , ... sayılı Ön İnceleme Raporunda toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin emniyet tedbirlerinin planlamasını yürüten Güvenlik Şube Müdürlüğü ile paylaşıldığına dair bir belge bulunmadığı, TEM Şube Müdürlüğünce diğer istihbari bilgilerin neredeyse tamamına yakınında emniyet müdürlüğünün diğer birimlerine tamim yapıldığı halde bu istihbari bilginin TEM Şube Müdürlüğünce emniyet müdürlüğünün diğer birimlerine de tamim edildiğine dair bir belge sunulmadığı tespitleri yapılarak ilgili personel tarafından bahse konu istihbarat bilgisinin üst amirler ile paylaşılmamasının en azından bir ihmal olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin adli makamlarca soruşturulmasında kamu yararı bulunduğu şeklinde değerlendirme yapıldığı belirtilerek yaşanan patlama olayını da kapsayacak şekilde elinde yakın tarihli istihbari bilgi bulunan idarenin, önceki standart uygulamasından dahi ayrılarak, bu bilginin ilgili birimlere iletilmesi, güvenlik tedbirlerinin alınması noktasında gerekli ve yeterli hassasiyeti göstermediği ve bu suretle hizmet kusuru bulunduğu sonucuna ulaştığı görülse de; söz konusu yazıdan davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için elde edilen istihbari bilginin yer, zaman, kişi unsurlarından bir ya da bir kaçının belirtmesi ya da ihbar ile olay öğrenildiği halde idarenin önlem almadığı durumlarda söz konusu olacağı değerlendirildiğinde; söz konusu olayda elde edilen istihbari bilginin somut, açık bir bilgi içermediği, zaman ve kişi yönünden de bilgi bulunmadığı, bu nedenle bu belgeyi olaya ilişkin bir istihbarat olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, yukarıda da belirttiğimiz üzere Emniyet birimlerinin olay öncesinde olaya ilişkin herhangi bir ihbarın bulunmadığına ilişkin yazıları da gözönünde tutularak olay öncesine ilişkin idarenin hizmet kusurundan söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davacıların miting esnasında güvenlik tedbirleri yönünden davalı idarenin/idarelerin diğer mitinglerde yapmış oldukları rutin uygulamaları yapmadıkları, olay yerinde yeterli personel bulunmadığı, toplanma alanı olan Gar önüne girişte üst aramalarının yapılmadığı, şehre girişte araçların aranmadığı, kontrol edilmediği yolundaki iddiaları hakkında; yukarıda da belirttiğimiz İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğinin 25/02/2016 tarihli Ön İnceleme Raporu ve 23/10/2015 tarihli Olay Tutanağı ve Ankara Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 08/10/2015 tarihli mitinge yönelik “Emniyet Tedbirleri” konulu yazılarının birlikte değerlendirilmesinden; mitingde 2044 personelin görev aldığı, Emniyetin miting ile ilgili olarak Tren Garı, yürüyüş güzergahı, Sıhhiye Meydanında güzergah ve alan bomba aramaları yaptığı, Sıhhiye Meydanı’na açılan yollarda arama noktaları oluşturduğu, ... Sulh Ceza Hakimliğinden önleme araması için araç, üst, eşya arama izni alındığı, ilk toplanma noktası olan Tren Garı’nda 127-129 emniyet memurunun görev yaptığı, Ön İnceleme Raporuna göre; son 10 yılın verilerine göre Güvenlik Şube Müdürlüğü’nün önceki yıllarla ilgili dijital ortamda tutulan emniyet tedbiri kayıtlarından açık hava toplantılarında toplanma yeri ile ilgili herhangi bir genel aramanın yapılmadığı, olayın meydana gelmesinin Gaziantep ilinden çıkış ile eylemin yapıldığı an itibarıyla 12 saat içinde, örgüt mensuplarının Ankara il merkezine girdikten sonra 50 dakika içinde, ikinci taksiden indikten sonra 5-6 dakika içinde gerçekleştiği, personel sayısının yeterli olduğu hususlarının değerlendirildiği görülmüştür. Ayrıca dosyalarda yer alan bilgi ve belgelerde emniyete mensup 9 personelin olaylarda yaralandığı görülmüştür. Tüm bu bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde olay öncesinde ve esnasında davalı idareler tarafından gerekli emniyet tedbirlerinin alındığı, önleyici ve güvenliğe yönelik bomba, alan aramalarının yapıldığı idarenin bu hususlara ilişkin hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacıların olay sonrasında sağlık hizmetlerinin geç ulaşması, emniyet mensuplarının gaz ve diğer şekillerdeki müdahaleleri, Türk Tabibler Birliği Raporu’nun ve Ankara Barosu Avukatlarının Olay Yeri Tespit Tutanaklarının değerlendirilmemesi yönündeki iddiaları hakkında ise; olay sonrasında Ankara Milletvekili ... tarafından verilen Yazılı Soru Önergesi’ne cevaben Ankara Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne hitaben 7/2016 sayılı Yazılı Soru Önergesi konulu yazıda olay öncesinde Tren Garında 1 adet tam teçhizatlı acil yardım ambulansı, (Mithatpaşa) Sağlık Bakanlığı önünde 2 adet tam teçhizatlı acil yardım ambulansının hazır bekletildiği, olay sonrasında ilk aşamada 24 acil yardım ambulansının görevlendirildiği, toplamda biri çoklu ambulans (4 hasta taşıma kapasitesi bulunan) olmak üzere 57 tane 112 Acil Yardım Ambulansı ve 5 tane özel ambulansın görevlendirildiği, ilk 6 dakika içinde 12 ambulansın olay yerine ulaştığı, olay yerinin hastanelere yakın olması nedeniyle birçok defa olay yerinden hastanelere yaralı sevk edildiği, 65 dakika içinde olay yerinde hiç yaralının kalmadığının belirtildiği, Ankara Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü’nün 29/04/2016 tarihli yazısında 10.05.53’te ilk çağrının yapıldığı, vaka formunun 10.06.26’da düzenlendiği (çağrının başlangıcından 33 saniye sonra), eş zamanlı olarak 112 Acil Çağrı Merkezi Sağlık, Emniyet ve İtfaiye Çağrı Yönlendirme masalarına aktarıldığı, söz konusu olaya ilişkin herhangi bir iletişim aksaklığının yaşanmadığının belirtildiği, olay sonrasında emniyet mensuplarınca biber gazı kullanıldığı iddiaları hakkında ise gaz kullanımının bu konuda sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldığı, Ön İnceleme Raporun’nda “Gaz kullanımı hakkında soruşturma izni verilmemesi” gerektiği yönünde raporlama yapıldığı, Türk Tabibler Birliği ve Ankara Barosu Avukatlarının rapor ve olay yeri tutanakları dosyalardan incelenmiş ancak Türk Tabibler Birliği’nin miting için başvuruda bulunan grup içerisinde, Ankara Barosu Avukatlarının da sivil toplum örgütleri içinde kortejde görevli oldukları dolayısıyla olayda zarar gören taraf yanında yer aldıklarından, belirttikleri hususlar iddia olarak değerlendirilmiş, objektif ve tarafsız görüş olarak dikkate alınamamıştır. Tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesi neticesinde idarenin olay sonrasında emniyet tedbirleri ve sağlık hizmetleri yönünden hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Ankara Tren Garında meydana gelen terör olayı neticesinde oluşan zararda idarenin / idarelerin kusuru veya kusursuz sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir işlem ya da eylemi olmadığı görülmekte olup, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesi kapsamında, davalı idare/idarelerin olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmadığına karar verilmiştir.
Manevi zarar; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi ve tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta, Bölge İdare Mahkemesince söz konusu patlamalarda vefat eden kişilerin yakınlarının açmış olduğu manevi tazminat istemli dosyalarda aynı derecede yakınlık bağı bulunan kişiler için farklı miktarlarda manevi tazminata hükmedildiği görülmektedir. İş bu dosyada hükmedilen davacı anne ve baba için ayrı ayrı 15.000,00 TL, davacı kardeşler için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminat miktarının ise Dairemiz içtihatlarına göre düşük olması nedeniyle manevi tazminatın amaç ve niteliği de dikkate alınarak olay karşısında duyulan acıyla da orantılı olacak şekilde yeniden takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Aynı olaya ilişkin dosyaların incelenmesinden, Dairemizin 15/12/2020 tarih E:2020/12519, K:2020/6263 sayılı dosyasında anne, baba için belirlenen 30.000,00 TL ile kardeş için belirlenen 15.000,00 TL manevi tazminat miktarının onandığı görülmüştür.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz istemlerinin kısmen kabulüne, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/04/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)KARŞI OY :
10/10/2015 tarihinde Ankara Garında düzenlenen miting öncesinde terör saldırısı sonucu yakınları vefat eden davacılar tarafından uğradıkları zararın tazmini amacıyla manevi tazminat davası açılmış bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; olayın davalı idarelerden yasal izin alınarak organize edilen, davalı idarelerin önceden bilgisinin olduğu ve toplantının gerçekleşmesi aşamalarında bizzat yer aldığı, tarihi ve saati belirli bir miting öncesi meydana geldiği anlaşıldığından, olayda davalı idarelerin hizmet kusuru kriterlerinin Danıştay içtihatlarında öngörülemeyen terör olaylarında belirlenen olay öncesi istihbari bilgi, belge olup olmadığı incelemesi dışında olaya özgü yapılması gerektiği, hizmet kusuru tespit edilemezse dahi olayın idarenin gözetiminde yasal bir miting öncesi meydana geldiği dikkate alınarak kusursuz sorumluluk hali içinde değerlendirilmesi gerektiği oyuyla Daire çoğunluk kararına katılmıyorum.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi