16. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/1683 Karar No: 2013/2351 Karar Tarihi: 25.03.2013
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/1683 Esas 2013/2351 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2013/1683 E. , 2013/2351 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında İmaret Köyü çalışma alanında ve ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 593 parsel sayılı 11788.69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 107 ada 14 parsel numarasıyla ve 12371.32 metrekare olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın zilyetliğinde bulunduğu ve ... adına yapılan tespitin haklı bir nedene dayanmadığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli 107 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davanın askı ilan süresi geçtikten sonra açıldığı kabul edilerek karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme yasaya aykırı bulunmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 11/1. maddesinde, askı ilan süresi otuz gün olarak kabul edilmiş, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 161. maddesinde ise "gün olarak tayin edilen sürelerin hesabında tefhim ve tebliğ edildiği günün hesaba katılmayacağı" hükmü yer almış bulunmaktadır. Somut olayda çekişmeli taşınmazın tutanağın arkasına askı ilan tarihleri sehven 14.3.2011-13.4.2011 tarihleri olarak yazılmıştır. Oysa, çekişmeli taşınmazın komşularına ait tüm kadastro tutnaklarının arkasında askı ilan tarihi olarak 14.4.2011- 13.5.2011 tarihleri yazmaktadır. Çekişmeli taşınmazın tutanağının arkasına askı ilan sürelerinin sehven yanlış yazılması hukuken sonuç doğurmaz. Davacının davasını 11.5.2011 tarihinde açtığı gözetildiğinde davanın süresi içerisinde açıldığını kabul etmek gerekmektedir. Bir başka anlatımla davanın açıldığı tarih itibariyle kadastro tutanağı kesinleşmemiştir. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek taraf delilleri toplanılmalı, taşınmaz başında yöntemince keşif yapılmalı, tarafların delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de, taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği kabul edilerek görevsizlik kararı yerine davanın esastan reddine karar verilmesinde bir isabet bulunmamaktadır. Davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.