10. Hukuk Dairesi 2015/18016 E. , 2015/19974 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait işyerinde 01.01.2012-15.05.2012 tarihleri arasında davalı işverenin eser sahibi olduğu film çekiminin kurgu işinde hizmet akdine tabi olarak haftalık 750 TL ücret karşılığında gerçekleştirilen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespiti talep edilmiş, Mahkemece, davacıya banka kanalı ile yapılan ödemeler de gözetilerek aynı ay içinde birden çok ödeme yapıldığı ve bir eser meydana getirildikçe ödemede bulunulduğu, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olmayıp davacının eser sözleşmesi kapsamında çalıştığı ve 5510 Sayılı Yasa uyarınca sigortalı sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde “iş sözleşmesi” tanımına yer verilmiş ise de, her iki kanunun amacı, ortaya koyduğu ilkeler ve dayandığı hukuksal normlar farklılık gösterdiğinden, bu tanımın 5510 sayılı Kanun yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Pozitif hukukumuzda hizmet akdi 6098 Sayılı ... Borçlar Kanununun 393. maddesinde tanımlanmış olup, her ne kadar tanımda “ücret” unsuruna yer verilmiş ise de, 5510 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekli, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığını ortaya koymaktadır. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Hizmet akdi, çoğu kez 6098 Sayılı ... Borçlar Kanununun 470. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.
Eldeki davada, Mahkemece, sadece yapılan ödeme kayıtları ile davacının eser sözleşmesi kapsamında çalıştığı kanısına varıldığı anlaşılmakta olup, yapılması gereken, dava konusu işin kapsam niteliği yönünden tanık dinlenerek, gerektiğinde işin teknik yönleri konusunda bilirkişi görüşünden yararlanılması suretiyle araştırılarak, yukarıdaki anılan sözleşmelere ait unsurlar doğrultusunda taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenerek, hizmet akdinin mevcut olduğu sonucuna varılırsa yöntemince davacının çalışma süresini belirlemek ve tüm deliller toplandıktan sonra hasıl olacak neticeye göre bir karar vermekten ibarettir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.