Esas No: 2021/2358
Karar No: 2022/4314
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2358 Esas 2022/4314 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2021/2358 E. , 2022/4314 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, hakaret, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Sanık ... hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
2- Sanık ... hakkında şantaj suçundan TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 107/1, 62/1, 52, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Sanık ... hakkında hakaret suçundan TCK’nın 125/1, 62/1, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
4- Sanık ... hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 134/2, 62/1, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
5- Adli emanete kayıtlı eşyaların müsaderesine ve iadesine
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık ...’nin beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından, şantaj ile hakaret suçlarından sanık ...’nin ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Sanık ... hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Katılan ...’in eski eşi ile evliliği süresince yaşadığı cinsel birliktelikleri içeren görüntülerini ele geçirip, uhdesinde tuttuğu iddiasına dayalı olarak sanık ... hakkında TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kamu davası açıldığı olayda;
Soruşturma evresinde sanığa ait cep telefonu ile bu telefona takılı hafıza kartında yapılan incelemede katılana ait herhangi bir resim veya videoya rastlanılmaması ve katılanın cinsel içerikli görüntülerinin katılanın eski eşi tarafından sanığa verildiğine dair delil bulunmaması nedeniyle iddianın soyut aşamada kaldığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B) Sanık ... hakkında şantaj ve sanık ... hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafileri ile katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre, katılan ... ile boşandığı eski eşi olan sanık ...’in ikinci kez evlenerek, evlilikleri süresince yaşadıkları cinsel birliktelikleri cep telefonu ile kaydedip, tarafların 04.02.2014 tarihinde kesinleşen kararla tekrar boşanmalarının ardından, katılanın aracına, “Görüntüleriniz çok hoş, seni çok beğeniyorum, çok güzelsin” şeklindeki notun ve daha sonra katılanın evliliği süresince rızası dahilinde kaydedilen cinsel mahremiyetine ilişkin özel görüntülerinin yer aldığı bir hafıza kartının bırakıldığı, son olarak görüntülerin bir bankada veznedar olarak çalışan katılanın meslektaşları arasında konuşulmaya başlandığı dönemde, katılanın çocukluk arkadaşı ve esnaf olan tanık ...’nın, katılana, hakkında konuşulanların doğru olup olmadığını sorduğu, katılanın yaşadığı sıkıntıları ve olanları tanık ...’ya anlatmasının ardından, tanık ...’nın, arkadaşı olan tanık ...’den katılana ait görüntülerin kimde olduğunun bulunması için yardım istediği, bir süre sonra, tanık ...’in kardeşi olan sanık ...’nin, tanık ...’nın yanına geldiği ve ona katılanın görüntülerinin bir arkadaşında olduğunu ve arkadaşının bu görüntüleri silmek için 10.000,00 TL istediğini söylediği, tanık ...’nın sanık ...’nin söylediklerini katılana aktardığı, katılanın ise “Ben para vermem, dava açarım” dediği, aynı dönemde katılanın, eski eşi olan sanık ...’i telefonla aradığı; ancak, sanık ...’in, görüntülerin nasıl yayıldığını bilmediğini ve görüntülerde net olarak görünmesinden dolayı kendisinin de olayın mağduru olduğunu ifade edip, kendisi adli makamlara müracaat etmediği gibi katılana da böyle konularda sessiz kalması gerektiğini söylediği, 11.12.2014 tarihinde ise sanık ...’nin telefonla katılanı aradığı ve aralarında geçen; “Katılan: Efendim. Sanık ...: Kimle görüşüyom? Katılan: Kimi aramıştınız? Sanık ...: ...'i... Katılan: Benim buyrun. Sanık ...: Ben ...... ...'in kardeşi... Katılan: Eee söyle. Sanık ...: ...bize bişeyler söyledi. Biz size yardımcı olmak istedik. Siz ...'in şirketini aramışsınız niye böyle bir şey yaptınız onu sormak için... Katılan: Ben güzellikle şunu sordum. Bunları kimden duyduğunuzu öğrenmeyi sordum. Aradan ismini söylesinler çekilsinler dedim demi. Sanık ...: Neyi? Onlar biz neyi biz duyduk anlamadım ki. Katılan: Size bu lafları getireni. Demi. Sanık ...: Neyi getirenleri anlamıyom ki ben senin dediğini.. Katılan: Mal mısın da anlamıyon, o zaman ne konuşuyon benimle?... Sanık ...: Ulan o.ospu hepinizin anasını avradını s.kerim. Katılan: Öyle mi?.. Sanık ...: Video çekiyonuz o.ospu çocukları. Katılan: Hadi yap... Sanık ...: A.ına koduğumun çocukları... Video çekiyonuz ondan sonra, a.ına koyum arada rezil biz oluyok. Hepinizin a.ına korum. Benim canımı sıkmayın... Katılan: Öyle mi öyle mi...Beni tehdit mi ediyorsun?... Sanık ...: Babayın da a.ına korum senin de... A.ına koduğumun kaltağı.. Katılan: Öyle mi ..Haaa...Bunlar kayıtta biliyor musun? Sanık ...: Si.ime kayıtlı olursa... Biz size yardımcı olmak istedik. Video konusunda, video konusunda... Kimsede de, kimsede de yok video anladın mı? Katılan: Kimsede yok, tabi, ondan para istediniz demi? Sanık ...: Kahpe, yani biz mi para istedik? Katılan: Kim istedi ya kim istedi? Sanık ...: “La kapat a.ına koduğumun kahpesi...” biçimindeki konuşmaların katılan tarafından kaydedildiği, bu telefon görüşmesinden 5 gün sonra, 16.12.2014 tarihinde, katılanın Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, şikayetçi olması üzerine başlatılan adli soruşturma sonunda, sanıklar ... ve ... hakkında kamu davaları açıldığı olayda;
Sanık ...’nin, bir arkadaşında olduğunu iddia ettiği katılanın cinsel mahremiyetine ilişkin özel görüntülerinin 10.000,00 TL verilmesi halinde imha edileceğini söyleyip, bu görüntüleri satmaya çalışması biçiminde sanık ...’ye isnat edilen ve katılanla tanık ...’nın aşamalarda özde değişmeyen beyanları ve çözümü yapılan telefon görüşmesi ile sübut bulan sanık ...’nin eyleminin, katılanın şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususları kullanarak yarar sağlama amacı taşıması nedeniyle TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasında tanımlanan şantaj suçunun yasal unsurlarının oluştuğuna, katılanla sanık ... arasındaki telefon görüşmesinin, sanık ...’yi böyle bir konuşmaya yöneltmeyen katılan tarafından kaydedilmesi, kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi tehlikesini ortadan kaldırmaya yönelik zorunlu bir önlem niteliğinde olup, görüşme ve içeriğinin sanık ... tarafından da doğrulanması karşısında, hukuka aykırı olmayan söz konusu delilin hükme esas alınmasına, duruşmada; “…Ben TEİAŞ'de memur olarak çalışıyorum. Tanık ...'in çalıştığı şirketin kontronörlüğünü bizim kurum yapmaktadır…” şeklinde beyanda bulunan sanık ...’in, görüntülerin kayıtlı olduğu kendisine ya da katılana ait cep telefonunu kontrol etmeden satmalarından dolayı görüntülerin yayılmış olabileceğine dair savunmasının aksine, sanık ...’e ait bilgisayarda, sanık ... ve katılanın görüntülendiği çok sayıda cinsel içerikli fotoğraf ve videonun tespit edilmiş olması ile ifşa edilen görüntülerin yalnızca sanık ...’te bulunması nedeniyle sanık ...’in, dosyada mevcut delillerle örtüşmeyen, hayatın olağan akışına aykırı, kendisini cezalandırılmaktan kurtarmaya yönelik soyut savunmalarına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle sanık ...’e yüklenen TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun sübut bulduğuna, temel cezaların asgari hadden uzaklaşılarak tayinine dair yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin sübuta ve katılan vekilinin sanıklar hakkında üst hadden ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmediğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Adli emanete alınan ve delil değeri olan eşyaların, dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi gerekirken, müsaderesine dair yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Katılan lehine hükmedilen vekalet ücretinin sanıklardan “eşit olarak” tahsiline, yargılama giderlerinin ise her bir sanığa sebebiyet verdikleri tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, “...vekalet ücretinin sanıklardan alınarak katılana verilmesine,” ve “…yargılama giderinin sanıklardan eşit oranda tahsili ile hazineye irat kaydına” karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 3 numaralı bölümündeki; “vekalet ücretinin sanıklardan alınarak” ibarelerinin, “vekalet ücretinin sanıklardan eşit olarak alınarak” ibareleriyle, hüküm fıkrasının 4, 5, 6, 7 ve 8 numaralı bölümlerindeki “MÜSADERESİNE,” ibarelerinin, “dosyada delil olarak saklanmasına” ibareleriyle ve hüküm fıkrasının 12 numaralı bölümündeki “yargılama giderinin sanıklardan eşit oranda tahsili” ibarelerinin, “yargılama giderinin sanıklardan sebebiyet verdikleri oranda tahsili” ibareleriyle değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C) Sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Sanık ...’nin, 11.12.2014 tarihinde telefonla görüştüğü katılana, “O.ospu, kahpe, a.ına korum, kaltak” gibi küfürlü sözler söylerek, TCK’nın 125/1. madde ve fıkrasındaki hakaret suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 125. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen “hakaret” suçuna ilişkin olduğu, hakaret suçu için TCK’nın 125/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı maddenin 1. fıkrasında temel ceza miktarının “üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas - 2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas - 2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.