1. Hukuk Dairesi 2019/2863 E. , 2020/4418 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 01.12.1978 tarihinde ölen mirasbırakan babası ...’in, 6853 ve 6854 parsel sayılı taşınmazları 1966 yılında davalı T.C. Ziraat Bankası’ndan satın aldığını, 2012 yılının Mayıs ayında evin tadilatı için Gemlik Belediye Başkanlığı’na müraacatı sırasında 6854 parsel sayılı taşınmazın davalı bankaya ait olduğunu öğrendiğini, her iki parselin devri yapılacakken davalı banka tarafından hataen çekişme konusu 6854 parsel sayılı taşınmazın devrinin yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve iddiaların da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “... mirasbırakan tarafından satın alındığı iddia edilen dava konusu taşınmazın mirasbırakanın terekesinde yer almadığının davacı tarafından 09.07.1986 tarihli taksim ve intikal işlemi ile öğrenildiği belirtilerek dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçtiği, ayrıca akitte hata iddiasının ispat edilemediği mahkemece kabul edilmiş ise de bu hususta yeterli inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.Şöyle ki; davacı taşınmazın mülkiyetinin kendilerinde olmadığını, ... Belediyesine müracaat ettiği tarihte öğrendiğini ileri sürerek, yasal sürede dava açtığını belirttiğine göre, bunun aksini ispat yükü davalıdadır. Mahkemece, taraflara bu yönde ispat delilleri sorulmadan mirasbırakanın terekesinin intikal işleminde öğrenildiğinin varsayılması hatalıdır.Öte yandan, dava konusu taşınmazın komşusu olan davacı adına kayıtlı 6853 parselin, tapu kütüğünden mirasbırakan Kadir Ümit"e davalı tarafından yapıldığı anlaşılan satışın akit tablosu ile satışa ilişkin olarak davalı bankadan istenen belgeler için yazılan yazı cevabı dosyaya dahil edilmeden davacının iddialarının bütün halinde değerlendirilmemesi de isabetli değildir.Hâl böyle olunca, öncelikle davacının mirasbırakan babası tarafından satın alındığı ve miras yoluyla kendisine intikalinin sağlandığını iddia ettiği gözetilerek, bu hususun davacıya açıklattırılarak taraf sıfatının belirlenmesi, bundan sonra davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı yönünde taraf delillerinin toplanması, davalıya gerektiğinde delil olarak dayandığı tanıkların isimlerini bildirme imkanı tanınarak bu yönde beyanlarının alınması, davanın hak düşürücü sürede açıldığının tespiti halinde 6853 sayılı parselin akit tablosu ile davalı bankada bulunan satışa ilişkin belgeler temin edilerek 6854 sayılı parselin satışa konu edilip edilmediğinin denetlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 6854 parsel sayılı taşınmazın 17.11.1965 tarihinde ifraz sonucu davalı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 705. maddesi gereğince taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde ise mülkiyet tescilden önce kazanılır.
Öte yandan TMK’nın 1022. maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması sicile tescil koşuluna bağlı olup ayni haklar kütüğe tescil ile doğar, sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. (TMK 1022/1 m.) Kurulması kanunen tescile tabi ayni haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz.(TMK 1021/1 m.) Değinilen yasa hükümlerinde öngörüldüğü üzere, hukukumuzda ayni hakkın doğumu veya kaldırılması tescil işleminin yapılmış olmasına bağlıdır. Başka bir değişle, hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamaz; mülkiyetin nakledildiğinden söz edilemez.
Bunun yanında, Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237.maddesinde: “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için , sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz.” hükmünü içermekte, Tapu Kanunu"nun 26. maddesinde de; mülkiyetin tesis ve devrine ilişkin resmi senetlerin tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından düzenleneceği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre, çekişme konusu 6854 parsel sayılı taşınmazın davacının mirasbırakanı ... ‘e devrini sağlayan bir tescil işleminin bulunmadığı, taşınmazın 17.11.1965 tarihinde ifraz işlemi ile davalı adına tescil edildiği, tescilsiz kazanım koşullarının da somut olayda mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.