Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1276
Karar No: 2011/4660
Karar Tarihi: 16.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/1276 Esas 2011/4660 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2011/1276 E.  ,  2011/4660 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, 1.3.1985-5.5.1996 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Dava, davacıyı 01.03.1985-05.05.1996 tarihleri arasında vergi kaydı olmadığından 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı saymayan Kurum işleminin iptali ile, davacının bu dönemde Bağ-Kur sigortalılısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozmaya uyarak davanın kısmen kabulü ile, davacının 1.3.1985-5.3.1996 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğunun tesbitine, Kurumun aksi yöndeki işleminin iptaliyle, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 5.7.1979 tarihli giriş bildirgesi üzerine davalı kurumca 17.4.1979 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, davacının 5.6.1979-1.3.1985 tarihleri arasında ve 20.5.1996 tarihinden itibaren Oda kaydı, 20.5.1996 tarihinden itibaren Esnaf ve Sanatkarlar Sicili ve 20.4.1979-31.12.1980, 6.5.1987-5.6.1987, 5.5.1996-22.11.2004 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacının vergi kaydı 31.12.1980
    tarihinde sona ermiş ve davacının uyuşmazlık konusu olan 1.3.1985-5.3.1996 tarihleri arasındaki dönemde 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık koşullarını taşımadığı anlaşılmakta ise de; davacı bu döneme ilişkin prim ödediğini iddia etmektedir. Dosya arasındaki prim ödeme belgesinden, davacının 5.7.1979, 2.12.1981 tarihlerinde ve 13.6.1997 tarihinden itibaren 31.3.1998 tarihine kadar 10 eşit taksit halinde peş peşe topluca prim ödemesinde bulunduğu görülmektedir.
    Gerçekten davalı kurumca primler geçmişe yönelik uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde tahsil edildikten ve bu primler uzun süre kullanıldıktan sonra, davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından uyuşmazlık konusu döneme ilişkin primler geriye doğru ödenmiş ise davacının belirtilen tarihler arasında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1.10.1997 gün, 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
    Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
    Bozma sonrası SGK"dan verilen yazı cevabında, davacının ödemelerinin 1.3.1985-5.3.1996 tarihleri arasındaki sürelerin tamamı için değil, bu süreler içinde kalan ve geçerli sayılan 6.3.1987-3.6.1987 tarihleri arasını kapsadığı bildirilmekle, ayrıca davacı şahsi dosyasında bulunan 31.3.2006 tarihli ekstrede sigortalılık süresinin 17.4.1979-20.4.1982, 22.3.1985-devam eder şeklinde olup 24 yıl 12 gün sigortalılık süresi ile 24.913,67 TL prim borcu bulunduğu halde, 24.5.2006 tarihli hesap ekstresinde ise sigortalılık süresinin 17.4.1979-20.4.1982, 6.5.1987-5.6.1987, 5.5.1996-devam eder şeklinde olup 13 yıl 1 ay 28 gün sigortalılık süresi ile 24.726,37 TL prim borcu bulunduğu belli olmasına rağmen, her iki ekstreye göre Kurumca kabul edilen hizmet süreleri arasında 10 yıldan fazla fark olduğu halde prim borç miktarının aynı olmasının sebebinin, Kurumdan açıkça ve tereddüde mahal olmayacak şekilde sorulmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
    Yapılacak iş; davacıdan tahsil edilen primlerin ihtilaf konusu olan 01.03.1985-05.03.1996 tarihleri arasındaki dönem içerisinde kalan ve Kurumca geçerli sayılan 6.3.1987-3.6.1987 tarihleri arasını kapsadığı bildirilmekle, 31.3.2006 tarihli ekstrede sigortalılık süresinin 17.4.1979-20.4.1982, 22.3.1985-devam eder şeklinde olup 24 yıl 12 gün sigortalılık süresi ile 24.913,67 TL prim borcu bulunduğu halde, 24.5.2006 tarihli hesap ekstresinde ise sigortalılık süresinin 17.4.1979-20.4.1982, 6.5.1987-5.6.1987, 5.5.1996-devam eder şeklinde olup 13 yıl 1 ay 28 gün sigortalılık süresi ile 24.726,37 TL prim borcu bulunduğu belli olmasına rağmen, her iki ekstreye göre Kurumca kabul edilen hizmet süreleri arasında 10 yıldan fazla fark olduğu halde prim borç miktarının aynı olmasının sebebinin, Kurumdan açıkça ve tereddüde mahal olmayacak şekilde sorulup alınacak cevaba göre gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi