
Esas No: 2019/291
Karar No: 2021/1580
Karar Tarihi: 27.04.2021
Danıştay 13. Daire 2019/291 Esas 2021/1580 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/291
Karar No:2021/1580
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ..
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, davalı idareye ait İstanbul ili, Kağıthane ilçesi, Merkez Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı 187 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı …'a satışına ilişkin 08/07/1997 tarihli ihalenin … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine anılan taşınmazın adli yargıda açılan tapu iptali ve tescil davası lehine sonuçlanan Y.G.'nin mirasçıları adına tesciline ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararı nedeniyle ortaya çıktığı iddia edilen 400.000,00-TL maddi ve manevi zararın tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davaya konu taşınmazın tamamının davalı idareye ait iken … tarih ve … sayılı encümen kararıyla davacı …'a satıldığı, anılan taşınmazın … tarafından eşi …'a devredildiği, bahse konu taşınmazın ihale yoluyla satış işlemine karşı Y.G.'nin mirasçıları tarafından açılan davada, … İdare Mahkemesi'nin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla Y.G. adına tapu tahsis belgesi bulunduğu gerekçesiyle ihalenin iptaline karar verildiği, bu kararın 01/04/2006 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine tescilin yolsuz hâle geldiğinden bahisle adli yargıda açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, yolsuz tescilin iptaline ve taşınmazın Y.G.'nin mirasçıları adına tesciline karar verildiği, bu kararın 18/06/2008 tarihinde kesinleştiği, davalı idarenin hukuka aykırı olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen ihale yoluyla satış işlemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle en geç adli yargı merciinde açılan davada verilen kararın kesinleştiği 18/06/2008 tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılmısı gerekirken bu süre geçirildikten sonra 03/01/2014 tarihinde açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, davalı idarece gerçekleştirilen ihale sonucunda davaya konu taşınmazın usulüne uygun olarak satışının yapıldığı, satış bedeli ödenerek taşınmazın tapuda … adına tescilinin gerçekleştirildiği, dava dışı Y.G.'nin mirasçıları tarafından davalı idare aleyhine açılan dava sonucunda söz konusu taşınmazın satışının temelini oluşturan taşınmaz satış ihalesinin İdare Mahkemesi kararıyla iptal edildiği, ihalenin iptali ile satış işleminin dayanaksız kaldığı, davalı idarenin usulüne uygun olmayan satış işlemi yaptığının ihalenin iptaline yönelik idari yargı kararı ile ortaya çıktığı, … adına kayıtlı taşınmaza yönelik tapu kaydına duyulan güvenle dava konusu taşınmaz üzerindeki konutta ikamet edilirken davalı idarenin hukuka aykırı durumun oluşmasına sebep olan işlemi ve bunun yıllar boyu devam etmesine sebep olan eylemi neticesinde dava konusu zararın ortaya çıktığı, davaya konu uyuşmazlıkta davalı idarenin haksız eyleminden doğan tazminat talebinin söz konusu olduğu, davalı idareye ödenen ihale bedelinin yeniden değerleme yapılarak iade edilmesi ve uğranılan zararın karşılanmasının amaçlandığı, uğranılan zararın temeli idari işlem olmakla birlikte satım konusu taşınmazın sonradan geri alınmasıyla zararın idarenin eyleminden kaynaklandığı, davalı idare hizmet kusuru nedeniyle söz konusu zarara sebep olduğundan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının usule ve kanuna uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 08/07/1997 tarihinde 775 sayılı Gecekondu Kanunu'nun 8. maddesi ve Fonlar Yönetmeliği'nin 38. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile gerçekleştirilen ihale sonucunda İstanbul ili, Kağıthane ilçesi, Merkez Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı 187 m² yüzölçümlü davaya konu taşınmazın …'a satışına karar verilmiş, anılan taşınmaz tapu sicilinde davacı … adına tescil edilmiş, sonrasında taşınmazın mülkiyeti …'a devredilmiştir.
Söz konusu taşınmaza ilişkin tapu tahsis belgesine sahip olup tapu sicilinin beyanlar hanesinde adı geçen Y.G.'nin mirasçıları tarafından taşınmaz satış ihalesinin iptali istemiyle açılan davada, ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, ihtilaf konusu taşınmazın ve üzerindeki yapıların … ile ilgisi olmadığı açık olmasına karşın Y.G'ye ait tapu tahsis belgeli yapının bulunduğu taşınmazın …'a satşında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle anılan taşınmazın satışına ilişkin … tarih ve … sayılı encümen kararının iptaline karar verilmiş, Mahkeme kararı 01/04/2006 tarihinde kesinleşmiş, taşınmaz satış ihalesinin iptaline yönelik Mahkeme kararı hakkında davacılara bildirimde bulunulmamıştır.
Y.G.'nin mirasçıları tarafından 09/06/2006 tarihinde tapu sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan Ulviye Gökbayrak aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tapu iptali ve tescil davası açılmış, anılan davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın kabulüne, … adına yapılmış tapu kaydının iptaline, taşınmazın E.G. ve diğerleri adına tesciline karar verilmiş, anılan Mahkeme kararı ... Hukuk Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı karar düzeltme isteminin reddine ilişkin kararıyla kesinleşmiş, bu karar 28/07/2008 tarihinde …'ın vekiline tebliğ edilmiştir.
Davacılar tarafından "... tapu tahsis belgesi bulunmasına rağmen davalı belediyenin ihale yoluyla taşınmazın satışını gerçekleştirdiği, geçerli bir satım sözleşmesiyle anılan taşınmazın mülkiyetinin kendilerine devredildiği, ihalenin ve sonrasında taşınmaza yönelik … lehine mevcut olan tapu kaydının Mahkeme kararıyla iptali ve bu kararın kesinleşmesiyle satım sözleşmesinin geçerliliği ve uygulanma imkânı kalmadığı, bu nedenle anılan taşınmazın uhdelerinden çıktığı tarih olan…Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kesinleştiği 18/06/2008 tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın rayiç değeri olan 400.000,00-TL zarara uğranıldığı ..." iddialarıyla .. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davalı idare aleyhine tazminat davası açılmıştır.
Davacılar tarafından 12/05/2009 tarihinde açılan davada, … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve E…., K…. sayılı kararıyla, "... …'a yapılan satışın temeli belediye encümeninin ihale işlemi olduğundan ve ancak İdare Mahkemesi kararı ile bu işlem iptal edildiğinden oluşan bir zarar varsa bu zararın davalı belediye başkanlığının idari eylem ve işlemi sırasında oluşan hizmet kusurundan kaynaklanmıştır. … tarih ve … sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının I. bendi gereğince bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince iş görmesi de kararın neticesi olan birer idari eylemdir. Bu tür eylemlerden doğan zararın ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi gereğince tam yargı davasının konusunu oluşturur ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. ..." gerekçesiyle görevli yargı kolunda açılmayan davanın yargı yeri nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekiline 20/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, anılan karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Bunun üzerine 03/01/2014 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; 125. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Görevli olmayan yerlere başvurma" başlıklı 9. maddesinin birinci fıkrasında, çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği hâlde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi hâlinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği; "İptal ve tam yargı davaları" başlıklı 12. maddesinde, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması hâlinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri, bu hâlde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma haklarının saklı olduğu; "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka sûretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her hâlde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi hâlinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, idareye başvurma şartının aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir idari işlem dolayısıyla iptal ve tam yargı davaları birlikte açılmayıp ilk önce iptal davası açılmış ise bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması hâlinde verilen kararın tebliği tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açılabilir.
İdarece gerçekleştirilen eylemin temelinde bir idarî işlemin bulunup bulunmadığına yönelik belirleme, bu eylemden kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açılacak tam yargı davasının hangi sürede açılması gerektiğinin tespiti açısından önem arz etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarece gerçekleştirilen ihale sonucunda davaya konu taşınmazın …'a satışının gerçekleştirildiği, sonrasında taşınmazın …'a devredildiği, davacıların taşınmazı birlikte kullandıkları sırada tapu tahsis belgesine sahip Y.G.'nin mirasçılarınca açılan davada, İdare Mahkemesi'nin 01/04/2006 tarihinde kesinleşen kararıyla ihalenin iptaline karar verildiği, söz konusu davanın davacılara ihbar edilmediği, karar sonucunun davacılara bildirilmediği, İdare Mahkemesi'nin kesinleşen kararından haberdar olmayan davacılar tarafından taşınmazın kullanılmaya devam edildiği, Y.G.'nin mirasçıları tarafından 09/06/2006 tarihinde tapu sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan … aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tapu iptali ve tescil davası açıldığı, anılan davanın kabulüne, … adına yapılmış tapu kaydının iptaline, taşınmazın E.G. ve diğerleri adına tesciline karar verildiği, Mahkeme kararının Yargıtay ilgili dairesinin karar düzeltme isteminin reddine ilişkin 28/07/2008 tarihinde …'ın vekiline tebliğ edilen kararıyla kesinleştiği, bunun üzerine, 12/05/2009 tarihinde tapu tahsis belgesi bulunmasına rağmen davalı belediyenin ihale yoluyla taşınmazın satışını gerçekleştirdiği, geçerli bir satım sözleşmesiyle anılan taşınmazın mülkiyetinin kendilerine devredildiği, … lehine mevcut olan tapu kaydının Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla iptali ve bu kararın kesinleşmesiyle satım sözleşmesinin geçerliliği ve uygulanma imkânının kalmadığı, bu nedenle anılan taşınmazın uhdelerinden çıktığı tarih olan ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği 18/06/2008 tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın rayiç değeri olan 400.000,00-TL zarara uğranıldığı iddialarıyla davalı idare aleyhine tazminat davası açıldığı, anılan davanın bir kamu idaresine karşı ileri sürülmekle birlikte tamamen sözleşmeye aykırılık çerçevesinde ve özel hukuk hükümlerine göre temellendirildiği, anılan davanın yaklaşık 4 (dört) yıl sonra 07/02/2013 tarihinde görev yönünden reddedilerek uyuşmazlığın idarî yargıda çözümlenmesi gerektiğine karar verildiği, görevsizlik kararında; satışın temelinin belediye encümeninin ihale işlemi olduğu, İdare Mahkemesi kararıyla bu işlemin iptal edildiği, bu nedenle oluşan bir zarar varsa bu zararın davalı belediyenin idarî eylem ve işlemi sırasında oluşan hizmet kusurundan kaynaklandığı, … tarih ve … sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının I. bendi gereğince bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırmasının idarî bir karar olduğu, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince iş görülmesinin bu kararın neticesi olan birer idarî eylem olduğu, bu tür eylemlerden doğan zararın ödettirilmesi isteklerinin 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince tam yargı davasının konusunu oluşturduğu, bu davalara bakmaya idarî yargı yerinin görevli olduğu gerekçelerine yer verildiği, görevsizlik kararının davacılar vekiline 20/11/2013 tarihinde tebliğ
edildiği, kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesinden itibaren 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesindeki 30 günlük dava açma süresi içerisinde 03/01/2014 tarihinde bakılan davanın açıldığı, … İdare Mahkemesi'nce davalı idarenin hukuka aykırılığı mahkeme kararıyla tespit edilen ihale işlemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle en geç tapu iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 18/06/2008 tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 03/01/2014 tarihinde açılan davanın esasının incelenemeyeceği sonucuna varılarak süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı idare tarafından gerçekleştirilen ihale işlemi sonucunda usûlüne uygun olarak edinilen taşınmazın sonradan ortaya çıkan hukukî süreçlerden kaynaklı olarak davacıların uhdesinden çıkması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davasının idarî işlemden kaynaklandığı açıktır.
Bununla birlikte, bakılan davanın idarî yargıda hangi süre içerisinde açılması gerektiği, davacıların somut uyuşmazlıktaki hukukî durumları ile mahkemeye erişim hakkına yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları göz önünde bulundurularak incelenmelidir.
De Geouffre de la Pradelle/Fransa kararında vurgulandığı üzere, idarenin işlem veya eylemlerinden etkilenenler, idarenin korumakla görevli olduğu kamusal gereksinimler ile kendi bireysel menfaatleri arasında âdil bir denge kuran tutarlı bir sisteme sahip olmayı bekleme hakkına sahiptir (AİHM Kararı, De Geouffre de la Pradelle/Fransa, B.No: 12964/87, Karar tarihi: 16/12/1992, §34). Bu açıdan, ilgililerin, özellikle mülkiyet hakkına doğrudan müdahale niteliğindeki idarî işlemlere yönelik açık, etkili ve pratik başvuru imkânlarına sahip kılınmaları gerekir (Arman Zrvandyan, İdarî Yargıda Avrupa Âdil Yargılanma Standartlarına İlişkin Emsal Kararlar, Ankara, 2021, s.69).
Davacılar gibi mahkemeler de, idari işlem ve eylemlerin sınıflandırılmasına ilişkin yargısal içtihatlar bulunmasına rağmen pozitif hukukun aşırı karmaşıklığı karşısında tereddüde düşebilirler. Nitekim AİHM, De Geouffre de la Pradelle/Fransa kararında, dava açma süresinin aşıldığından bahisle süre yönünden ret kararının davanın açıldığı tarihten iki yıl altı ay sonra verilmesini konuya ilişkin hukuki süreçlerin karmaşıklığına kanıt olarak değerlendirmiş ve bu karmaşıklığın yargıya başvuru süresinin nasıl hesaplanacağını da karmaşık hâle getireceği sonucuna ulaşmıştır (De Geouffre de la Pradelle/Fransa, §33).
Dava açmak için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukukî belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (AYM, Remzi Durmaz Kararı, B.No: 2013/1718, 02/10/2013, §27). Buna karşılık, uygulanan usûlün karmaşıklığı ve açık olmaması dava açma süresinin tam olarak anlaşılmasına imkân vermemiş ve bu nedenle dava açma hakkı kullanılamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Sibel İnceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul, 2005, s.131).
Süre sınırı getiren kuralların iyi adalet yönetiminin güvence altına alınması amacına dayandığına işaret eden AİHM, bu kuralların veya bunların uygulanmasının ilgililerin başvuru yollarını kullanmalarını engelleyecek mahiyette olmaması gerektiğini değerlendirmektedir. AİHM, bu bağlamda her bir olayın somut başvuru yolunun özellikleri ışığında ve Sözleşme'nin 6. maddesinin birinci fıkrasının amaç ve hedefleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmektedir (AİHM kararı, Eşim/Türkiye, B.No: 59601/09, Karar tarihi: 17/9/2013, §20-21). Mahkemeye erişim hakkının yasal birtakım şartlara tâbi tutulması kabul edilebilir olsa da, mahkemelerin, usûl kurallarını, uyuşmazlığın esasında mündemiç hakkı ihlâl edecek kadar katı veya bu kuralları ortadan kaldıracak kadar da geniş yorumlamaktan kaçınmaları gerekir (AİHM Kararı, Walchli/Fransa, B.No. 35787/03, § 29). AİHM, kuralların belirliliği ve iyi adalet yönetimini sağlama amacına hizmet etme işlevlerini yitirmesi hâlinde ve ilgililerin davalarının esasının yetkili mahkeme tarafından karara bağlanmasını önleyecek birtakım engeller oluşturma fonksiyonu görmesi durumunda mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmaktadır (Eşim/Türkiye, §26).
Aktarılan yargısal içtihatlarla davaya konu uyuşmalıktaki maddî vakıalar birlikte değerlendirildiğinde;
- Davaya konu ihalenin davacıların tarafı veya müdahili olmadığı yargılama sonucunda İdare Mahkemesi tarafından iptaline karar verilmesi üzerine ortaya çıkan hukukî durum nedeniyle, davacıların idarenin korumakla görevli olduğu kamusal ihtiyaçlar ile bireysel menfaatler arasında âdil bir denge kuran tutarlı bir sisteme sahip olmaya yönelik haklı beklentilerinin karşılanmadığı;
- Davacılar tarafından tapu iptali ve tescil davası aleyhlerine sonuçlanıp kesinleştikten sonra adlî yargıda sözleşmeye aykırılık ve haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemlerindeki hak düşürücü sürelere uygun olarak süresinde dava açıldığı;
- Adlî yargıda açılan tazminat davasında, oluşan bir zarar varsa bu zararın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle davanın açıldığı tarihten yaklaşık dört yıl sonra uyuşmazlığı çözmekle idarî yargının görevli olduğu sonucuna varılmasının hukuk sürecinin aşırı karmaşıklığına kanıt oluşturduğu, bu karmaşıklığın yargıya başvuru süresinin nasıl hesaplanacağını da karmaşık hâle getirmesi nedeniyle davacıların davalarını idarî yargıda süresinde açmalarını imkânsız hâle getirdiği;
- Adlî yargıda verilen görevsizlik kararının davacılar vekiline 20/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve anılan kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği dikkate alındığında, bakılan davanın 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinde belirtilen 30 günlük dava açma süresi içerisinde açıldığı;
- İdare Mahkemesinin bakılan tam yargı davasının idarî işlemden kaynaklandığı yaklaşımıyla, hukuka aykırı olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen ihale yoluyla satış işlemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle adlî yargı merciinde açılan davada verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılması gerektiği belirtilerek davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı yönündeki gerekçesinin, mahkemeye erişim hakkına ilişkin yargısal içtihatlar göz önünde bulundurulduğunda, aşırı katı ve şekilci olduğu, anılan yaklaşımın davacıların hukuka aykırı olduğu yargı kararıyla tespit edilen idari işlemden kaynaklanan zararları mevcut ise bunların idare aleyhine açacakları dava yolu ile giderim imkânını kullanılamaz hâle getirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, usûl hükümlerinin aşırı katı ve şekilci yorumlanması suretiyle Mahkemeye erişim hakkının ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlâline sebebiyet veren, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.