14. Hukuk Dairesi 2012/4804 E. , 2012/6608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.10.2005 gününde verilen dilekçe ile haciz şerhlerinin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.04.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, hükmen adlarına tescil edilen 93 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlardaki bağımsız bölümlerin tapu kaydına ihtiyati tedbir kararı bulunmasına rağmen haciz şerhi konulduğunu ileri sürerek şerhin terkinini talep etmişlerdir.
Davalı ... inşaat İthalat İhracat Tic. San. ve Ltd. Şti., yargılamaya katılmamış, yargılama aşamasında davaya dahil edilen bir kısım haciz şerhi lehtarları ise ... inşaat İthalat İhracat Tic. San. ve Ltd. Şti."nden alacaklı olduklarını savunmuşlardır.
Mahkemece, haciz lehtarlarının iyiniyetli olduğu, ihtiyati tedbir kararının haczi engellemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacılar temyiz etmişlerdir.
Dava, haciz şerhinin terkini istemine ilişkindir.
Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara alacaklının icra müdürlüğü aracılığı ile el koymasıdır. İcra İflas Kanununun 91.maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında kurulan ilişki Türk Medeni Kanununun 1010.maddesi uyarınca tapu kütüğüne şerh verilmekle de sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı ileri sürülebilir hale gelir.
Somut olayda da, dava konusu taşınmazların tapu kaydında değişik tarihlerde konulmuş haciz şerhleri bulunmaktadır. Bu durumda, davalı alacaklının bu hakkını taşınmazın mülkiyetini sonradan kazanan kişilere karşı da ileri sürebilme olanağı elde ettiğinden söz edilebilir. Ancak, burada şerhin korumasından davalının yararlanmasını engelleyecek bir durum söz konusudur. Şöyle ki, şerh konulduğu tarihte taşınmazın mülkiyeti davalı olup bu dava nedeniyle de taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi işlenmiştir. Burada, ihtiyati tedbir şerhinin niteliği üzerinde kısaca durmakta yarar vardır.
Bilindiği gibi, uyuşmazlıkların çözümü için dava yolu tercih edildiğinde bu davanın belli bir süreci alacağı da bilinmektedir. İşte bu süreçte dava konusu hakkın elde edilmesini ortadan kaldıracak bir takım riskler söz konusu olabilir. Bu bağlamda da yargılama hukukunda kesin hukuki himaye sonucunun ortaya çıkmasına kadar yargılama öncesinde veya sonrasında meydana gelebilecek tehlikelerden ve sakıncalardan davalı veya davacıyı hatta üçüncü kişiyi korumak için yargı organlarınca verilen geniş veya dar kapsamlı geçici hukuki himaye tedbirleri öngörülmüştür ( ..., Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Ankara 2001, C.I, s. 32.). Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 101 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir kurumu da geçici hukuki himaye tedbirlerinden birisi hatta en sık başvurulanıdır. Taşınmaz mülkiyetinin çekişmeli olduğu hallerde tasarruf yetkisini kısıtlayacak nitelikte verilen ihtiyati tedbir kararı ( HUMK m. 101/I,1), Türk Medeni Kanununun 1010/I,1 maddesi gereğince de tapu kütüğüne şerh edilebilecektir.
Yargılama konusu yapılmış ve sonucunda mülkiyet aktarımına karar verilmesi muhtemel taşınmazlar hakkında verilen ihtiyati tedbir kararları bu kararların tapu siciline işlenildiği tarihten itibaren üçüncü kişiler için de alenilik oluşturur ve artık kayda verilen şerhten itibaren mülkiyet aktarımına engel teşkil ettikleri gibi, kayıt maliki borcundan ötürü ihtiyati haciz yada icra-i haciz alacaklıları içinde hüküm ifade ederler.
Yeniden somut olaya döndüğümüzde; davacılar ile davalılar arasında görülmekte olan tapu iptali tescil davası sırasında dava konusu taşınmazlar için ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu karar kayda işlenmiştir. Şimdi hükmen taşınmazlara malik olan davacılar önceki malikin borçlarından dolayı taşınmazlar üzerine konulan haciz şerhlerinin kendilerine karşı ileri sürülümeyeceğini ileri sürerek terkin istemektedirler. Gerçekten de, ihtiyati tedbir kararından sonra taşınmazın tapu kaydına işlenen haciz şerhleri var ise terkini gerekir. Bu nedenle de açılan davada haciz şerhi lehterları hasım olarak gösterilmelidir. Davacılar, davalarını doğrudan önceki kayıt malikine karşı, diğer bir anlatımla haciz şerhinin dayanağı olan icra takiplerinin borçlusuna
karşı yöneltmişlerdir. Her ne kadar yargılama aşamasında haciz şerhi lehtarlarının bir kısmı davaya dahil edilmiş ise de davanın baştan usulüne uygun olarak terkini istenen haciz şerhlerinin lehtarları saptanarak onlara yöneltilmemesi ve haciz şerhi lehtarlarının tamamının usulünce davada yer almamaları nedeniyle davanın usulden reddi yerine yazılı gerekçelerle reddi doğru görülmemiştir. Ancak verilen karar sonuç itibariyle doğru olduğundan HUMK"nun 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 09.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.