21. Ceza Dairesi 2015/182 E. , 2015/410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nun 58. maddesinin uygulanmaması isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; ancak:
Sanık hakkında kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilemeyen 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına karar verilmemesi,
Yasaya aykırı ise de; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı Yasanın 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasına “ 5237 sayılı TCK"nun 1. fıkranın a, b, c, d ve e bentlerinde yazılı haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına,” denilmek suretiyle eleştiriler dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.04.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yargıtay 11 Ceza Dairesi"nin sayısız kararlarında yakalandığı esnada üzerinde sahte veya gerçek herhangi bir belge taşımayan kişinin gerçek kimlik bilgilerine aykırı beyanları yalan beyanda bulunma suçunu veya (kimlik bilgileri gerçek kişiye ait ise) özel iftira suçunu oluşturacağı belirtilmiştir.
Sorun: Acaba kişinin üzerinde kendisine ait olduğunu iddia ettiği ancak hayali bir kişiye ait kimlik bilgilerini taşıyan bir kimlik belgesi bulunması ve kişinin bu belgedeki kimlik bilgilerinin kendisine ait olduğunu söyleyerek memurun tuttuğu tutanağın bu kimlik bilgilerine göre düzenlenmesini sağlaması halinde eylemin sahte kimlik belgesi düzenlemek/düzenletmek ve kullanmak suçu yanında ayrıca memura yalan beyanda bulunma suçunuda oluşturup oluşturmayacağıdır.
Kanaatimizce sürücü belgesi veya sahte nüfus hüviyet cüzdanı düzenleyip/düzenletip taşıyan kişilerin memurlarca yapılan bir soruşturmada veya yapılan yol araması sırasında kimlik bilgileri hakkındaki sorulara üzerlerinde taşıdıkları sahte nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesindeki kimlik bilgilerini söyleyerek tuttanak tutturmaları eylemi resmi belgede sahtecilik suçunun devamı ve bunların kullanımı niteliğinde olup TCK"nun 204 kapsamında kalmaktadır. Çünkü; kişilerin ayrı bir suç işleme irade ve kastı bulunmamaktadır. Sahte kimlikteki bilgileri verme eylemi sahte kimlik taşımanın doğal sonucu olarak gerçekleşmektedir.
Sayın çoğunluk esas itibari ile kimlik belgesinde sahtecilik eylemi ile (bu sahte kimlikteki bilgilerin memura söylenerek sahte belge düzenlenmesinin temini halinde) memura yalan beyanda bulunma suçunun birlikte oluşacağını kabul ederken 5237 sayılı TCK’nun 212. maddesine dayanmaktadır. Bu nedenle TCK 212 maddesi üzerinde durmak gerekir.
5237 sayılı Kanunun 212. maddesinin madde metninde sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili diğer suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
Ancak: Bunun için kişilerin bu beyan sırasında yeni bir suç işleme irade ve kastı ile hareket etmeleri gerekir. Mevcut olaya baktığımızda kimlik belgesinde sahtecilik suçu memura yalan beyanda bulunma suçunun nedeni ve ağırlaşmış halini oluşturmaktadır. Ve bu sırada kişi sahte kimlik belgesini kullanmaktadır. O nedenle ikinci bir suç işleme iradesinin varlığından bahsedilemez. Sahte kimlik belgesi düzenlemek suçlarında (aksi isbat edilemiyorsa) suç tarihi kullanma tarihi olarak kabul edilmektedir. Memura sahte kimlik belgesini vererek kimlikteki kişinin kendisi olduğunu söylediğinde sahte belgeyi kullanmış olmaktadır. TCK 204/1. maddesinde tanımlanan resmi belgede sahtecilik suçundaki süreç henüz devam etmektedir. Dolayısı ile sahte kimlik belgesini kullanarak ve buna bağlı olarak kimlikteki bilgiler doğrultusunda yalan beyanda bulunan kişinin eyleminin tek ve ağır olan sahte kimlik belgesi düzenleyip/düzenletip kullanmak olarak kabul edilmesi gerekir. Bu nedenlerle 5237 sayılı Kanunun 212. maddesinin hükmünün bu gibi olaylarda uygulama yerinin olmadığı ve ayrı bir yalan beyan suçunun oluşmayacağı kanaatindeyim.
Kişinin üzerinde hiçbir kimlik belgesi olmadan yalan beyanla kimlik bilgileri hakkında gerçek dışı tutanak tutulmasını sağlaması halinde ancak o zaman 5237 sayılı TCK’nun 206. maddesinin uygulanması gündeme gelecektir. Yani sahte kimlik taşıyanlar buna uygun beyanda bulunursa bu eylem sahte belgeyi kullanma olacaktır. Veya en aleyhe kabulle aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesi uygulanmalıdır. Olayda kişinin iradesi zaten üzerindeki sahte kimlik belgesini kullanmaktır. O nedenle irade ve kasıtda bir kesinti ve yenileme yoktur. Aksine düşünce bir kişiye aynı eylemden dolayı iki kez ceza verilmesi sonucunu doğurur ki bu durum ceza adaleti ile bağdaşmaz.
Nitekim 11. Ceza Dairesinin önceki tarihli bir kararında “5237 sayılı TCK’nun 206. maddesinde yaptırıma bağlanan memura yalan beyanda bulunmak suçunun oluşabilmesi için, sanığın resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunması gerekli olup, 22.08.2006 günlü olay yakalama muhafaza ve savcı görüşme tutunağı, Emniyet Müdürlüğünün aynı tarihli aranan şahıslar büro amirliğine hitaben yazılan müzekkere ve dosyadaki belgelerden … yapılan üst araması sırasında D.G adına tanzim edilmiş, sahte sürücü belgesi ve hüvviyet çıkması üzerine … üzerinde çıkan sahte kimlik belgesine uyan biçimde beyanda bulunmasında ayrıca memura yalan beyanda bulunmak suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek unsurları yönünden oluşmayan bu suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyete karar verilmesi” bozma sebebi yapılarak bu hususa dikkat çekilmiştir. (11. CD. 25.09.2007 tarih ve 6660/5847 E.K )
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda sahte kimlik belgesi düzenleyip buna bağlı olarak bu kimlikteki kişinin kendisi olduğu yönünde memura beyanda bulunulması halinde 5237 sayılı TCK"nunun 206. maddesinin uygulanmayacağı sadece TCK"nun 204/1. maddesindeki suçun oluşacağı kanaatiyle sayın çoğunluğun aksi yönündeki görüşüne katılmıyorum.