10. Hukuk Dairesi 2019/2763 E. , 2020/200 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı...Mermer Mobilya San. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Dava, 03.11.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelir, tedavi masrafları ile geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan kurum zararının rücuan tazmini istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 26. maddesidir.
506 sayılı Kanun"un 26. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa"nın 26., 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Somut olayda, mermer fabrikası işyerinde, çöp torbalarına konmuş parça taşlarının forkliftin bıçağına yüklendiği, kazalının da çöplerin boşaltılması için forklift bıçağına bindiği ve bıçak havadeyken çöpler boşaltıldıktan sonra aynı şekilde geri dönerken işyerinin ana giriş kapısı ile forklift arasında sıkışması ile mahkeme kararına göre %36 oranında sürekli iş göremez hale geldiği iş kazasına ilişkin eldeki davada, Mahkemece %90 kusur üzerinden davalıların sorumluluğu cihetine gidilmiş ise de kusurun oluşa uygun olmadığı, verilen kararın kusur yönünden eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan 19.12.2013 tarihli tek kişiden oluşan bilirkişi raporunda, işveren hakkında yetkisiz kişiye forklift kullandırma, forklift manevra noktalarının hatalı belirlenmesi, çatal üzerinde işçi taşınmasını yasaklamama gibi nedenlerle kusur izafe edilmiş ise de sigortalının yaşı, tecrübesi, iş deneyimi dikkate alınarak ve forklift üzerine binilerek iş yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, forkliftle insan taşımanın doğru olmadığının herkes tarafından bilinebileceği hususları göz önünde bulundurularak, davalı işverenin kazanın oluşunda iş sağlığı ve işçi güvenliği mevzuatı yönünden kusuru tespit edilmeli, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden oluşa uygun rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
2) Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup, Kurum alacağının belirlenmesinde dikkate alınması gereken, gelirin ilk peşin sermaye değeridir.
Kurumun, sigortalı veya haksahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Somut olayda ise, %37 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin 99.963,05 TL olduğu ancak iş göremezlik derecesinin tespitine ilişkin... İş Mahkemesi"nin 13.03.2013 gün, E.2006/591, K.2013/159 sayılı kararıyla %36 olarak kesinleştiği, kesinleşen orana göre bağlanması gereken gelirin tespit edilmediği, Mahkemece gelirin artışlı değeri üzerinden hüküm kurulduğu anlaşılmakla; kesinleşen sürekli iş göremezlik derecesi üzerinden bağlanması gereken ilk peşin değerli gelir kurumdan sorularak belirlenmeli; artışlar hesaba katılmaksızın gelirin ilk peşin değerinin kusur karşılığı üzerinden yapılacak hesap ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
3) Diğer yandan, rücu davalarında faiz başlangıcı, gelirler yönünden gelir bağlama kararının Kurumun yetkili organınca onaylandığı tarih, geçici iş göremezlik ödeneği yönünden ödeme tarihi, tedavi giderleri için sarf tarihidir. Mahkemece, bu ilkeler karşısında faize; onay, sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren hükmedilmesi gerekirken, tedavi masrafı ve geçici iş göremezlik ödeneği yönünden sarf ve ödeme tarihleri hatalı belirlenmek suretiyle hüküm tesisi isabetsizdir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalı şirket vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli kabul edilmeli ve bozma sonrası yürütülecek yargılamada, hükmü temyiz etmeyen davalı ... yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı...Mermer Mobilya San. ve Tic. A.Ş."ye iadesine, 15/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.