
Esas No: 2020/1149
Karar No: 2020/2066
Karar Tarihi: 07.11.2019
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2020/1149 Esas 2020/2066 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
1163 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ..., ... ve ... hakkında yapılan yargılama sonunda sanıkların beraatına dair, Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19/03/2019 gün ve 2018/160 Esas, 2019/354 karar sayılı hükümlerin, sanıklar müdafi ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 07/11/2019 gün ve 2019/30060 Esas, 2019/13934 sayılı kararıyla;
""Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar lehine CMK"nin 324/1 ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 14/4. madde ve fıkraları uyarınca ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan vekili ile sanıklar müdafilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 322. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin 2 numaralı bendi hükümden çıkatılrakk yerine “Beraat eden sanıklar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara ayrı ayrı verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye kısmen uygun olarak, DÜZELTİLEREK ONANMASINA"" oy çokluğuyla karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/01/2020 gün ve 19-2019/50521 sayılı yazısı ile;
İTİRAZ EDİLEN KARAR : Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 07/11/2019 gün ve 2019/30060 Esas, 2019/13934 Karar sayılı kararı.
İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
KONUNUN TAKDİMİ : Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2019 tarih ve 2018/160 esas 2019/354 karar sayılı sanıklar ..., ... ve ... hakkında 1163 sayılı Kanuna muhalefet suçlamasından yapılan yargılama sonucunda verilen beraat kararı sanıklar müdafii ve katılan vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş, yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesi aşağıdaki şekilde temyize konu hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.
"Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar lehine CMK"nin 324/1 ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 14/4. madde ve fıkraları uyarınca ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan vekili ile sanıklar müdafilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 322. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin 2 numaralı bendi hükümden çıkatılrakk yerine “Beraat eden sanıklar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara ayrı ayrı verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye kısmen uygun olarak, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/11/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi."
İtirazımız yerel mahkeme hükmünün olduğu gibi onanması gerekirken usul ve yasalara aykırı ekleme ile düzeltilerek onanmasına dairdir.
İTİRAZ NEDENLERİ : Avukatlık ücretinin ne olduğuna ilişkin düzenlemeler, 1136 sayılı kanunun 163/1,164/1,165/1 maddelerinde yer almıştır.
Aynı kanunun 168. maddesinde, baroların yönetim kurullarının her yıl eylül ayı içinde, yargı yerlerindeki ve diğer yerlerdeki işlemler için hazırlayacakları tarifelerin Türkiye Barolar Birliğine gönderileceği, T.B.B. yönetim kurulunca baroların yönetim kurullarının teklifleri de dikkate alınarak hazırlanacak tarifenin, Adalet Bakanlığınca onaylanmasıyla avukatlık asgari avukatlık tarifesinin kesinleşeceği belirtilmiştir.
Anayasanın 141.maddesinde yargılamanın ucuzluğu ve seriliği ilkesine yer verilmiş,
CMK"nin 324/1. maddesinde avukatlık ücretinin yargılama giderlerinden olduğu gösterilmiştir.
Bu düzenlemeler içinde, beraatle sonuçlanan bir davada birden çok sanığın bir müdafi tarafından temsili halinde, her bir sanık için ayrı vekalet ücretine hükmolunacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu hususta Yargıtay Ceza Daireleri arasındaki uygulamada yeknesaklık bulunmayıp, farklı kararlara rastlanılmaktadır.
Mevcut durum karşısında değerlendirme yapılması gerektiğinde, çözümün esasının hukukun temel ilkelerinden olan hak ve nesafet kuralları ölçeğinde aranması gerektiği açıktır.
Zira beraat eden sanığa devlet hâzinesinden ödenecek vekalet ücretinde tüm toplumun hakkı söz konusudur.
Öncelikle belirtelim ki, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunmayan davaların birlikte görülmesi ceza muhakemesi hükümlerine göre mümkün değildir. Yani birden çok sanığın birlikte yargılanıp beraat etmesi ancak birlikte suç işleyen sanıklar bakımından mümkündür. Bu sebeple normalde birlikte yargılanan sanıklarla ilgili müdafiinin ayrı ayrı sebeplerle savunma hazırlaması gerekmez.
Bu bakımdan harcanan emek esaslı değerlendirmede, birlikte yargılanıp beraat hükmü kurulan sanıklar lehine verilecek ücretin, avukatlık ücret tarifesine göre gösterilen asgarî sınırın üç katına kadar aşılmak suretiyle takdir edilip, sanıklar yararına eşit olarak verilmesi hakkaniyete uygun olacaktır.
Öte yandan bir suçla ilgili birden çok sanığın yargılanıp mahkum olduğu dava hakkında katılan lehine tek bir vekalet ücreti hükmedilirken, tersine durumda her bîr sanık için ayrı vekalet ücreti tayini bir çelişki olacaktır.
Eğer herhangi bir nedenle farklı hukuki sebeplerle aynı davada birden çok sanık hakkında dava açılmış ve bu dava beraatle sonuçlanmış ise bu durumda her bir sanık için farklı savunmalar yapılması gerektiğinden, ayrı ayrı vekalet ücreti tayin edilmesinde hukuken herhangi bir engel bulunmamaktadır ve ayrı ayrı vekalet ücreti tayini gerekecektir.
Ancak somut uyuşmazlıkta böylesi bir hal söz konusu olmadığından, aynı davada aynı nedenle beraat eden birden çok sanıkla ilgili her bir sanık için ayrı ayrı vekalet ücreti tayini gerektiğine ilişkin yüksek Daire çoğunluğunun düzeltme kararı usul ve yasalara aykırıdır.
SONUÇ VE İSTEM : Yüksek Dairenizin itiraza konu 07.11.2019 tarih ve 2019/30060 esas 2019/13934 karar sayılı ilamının CMK 308/2-3 maddesi kapsamında itirazımıza binaen incelenmesi ve yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA karar verilmesi,
İtirazımızın yerinde görülmeyip reddi halinde yukarıda arz ettiğimiz itiraz nedenlerimizin bir kez de CMK 308/1-3 maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunca tartışılması ve ilamın talebimiz doğrultusunda BOZULMASI için dosyanın YÜKSEK YARGITAY CEZA GENEL KURULUNA tevdii itirazen arz ve talep olunur.
İsteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:
Her üç sanığın aynı ceza davası kapsamında kendilerini müdafi ile temsil ettirdikleri, yapılan yargılama sonucunda sanıklar hakkında beraat hükümleri verildiği, haklarında kamu davasının açılmasına sebebiyet verecek derecede kusurlarının bulunmadığı sabit olduğundan, her bir sanık için ayrı ayrı ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirtilen miktarda maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin Kanuna uygun olduğu görülmekle;
Dairemizin 07/11/2019 gün ve 2019/30060 Esas, 2019/13934 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26/02/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(M.)
KARŞI OY:
Sayın çoğunluk ile şahsım arasında çıkan hukuki uyuşmazlık; birden fazla sanığın tek vekil ile temsil edilmesi ve dava sonunda sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi halinde, Hazine tarafından sanıklar yararına ödenecek olan avukatlık ücretinin, vekilin temsil ettiği beraat eden sanık sayısı kadar mı olacağı, yoksa (beraat eden) sanıkların tümü için sadece bir avukatlık ücretine mi hükmedileceğine ilişkindir.
Sui generis bir niteliğe haiz olan “avukatlık ücreti” temelde iki ayrı kategoriden oluşmaktadır. Birinci kategori, avukat ile müvekkili arasında (Avukatlık Kanunundaki sınırlar dahilinde) serbest irade ile kararlaştırılan ve avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti iken; diğeri ise “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”ne göre yargılama gideri olarak mahkeme tarafından davayı kaybeden karşı tarafa yükletilmesi gereken ücrettir. Olayımızda söz konusu olan avukatlık ücreti, yargılama gideri olarak Hazineye yükletilecek olanıdır.
Sorunu doğru bir şekilde çözebilmek için konu ile ilgili tüm mevzuatın ve düzenleyici işlemlerin analitik bir şekilde ele alınıp irdelenmesi gerekmektedir. Avukatlık ücreti ile ilgili başlıca mevzuat ve düzenleyici işlem şunlardır:
2709 sayılı “Anayasa”,
5271 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu”,
1136 sayılı “Avukatlık Kanunu”,
Yıllık olarak kabul edilen “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”.
Bütün bu kanuni düzenlemelere baktığımızda, uyuşmazlık konusu ile ilgili sarih bir hüküm bulunmadığı gerçeği ile karşılaşırız.
Bu gerçeğin bir yansıması olarak Yargıtay içtihatlarında dahi yeknesak bir uygulama bulunmamaktadır. Şöyle ki Yargıtay’da bazı ceza daireleri her bir katılan için ayrı ayrı değil, tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine karar verirken, diğer bazı ceza daireleri ise her bir katılan için ayrı vekalet ücreti ödenmesi gerektiğine hükmetmektedir.
Konu ile ilgili doğru bir kanaata ulaşabilmek için bütün bu mevzuat ve düzenleyici işlemlerin lafzına, konuluş amacına ve ruhuna (ratio legis) bütüncül bir bakış açısıyla bakmak gerekir.
Normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan Anayasamızın 141. maddesinin son fıkrasına göre "davaların en az giderle ... sonuçlandırılması yargının görevidir."
5271 sayılı CMK"nın "Yargılama Giderleri" başlığı altındaki 324 ve devamı maddeleri gereğince; “ … tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri yargılama gideri sayılır”, “hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilmek zorundadır”, “bu bağlamda iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarı da hükümde açıkça belirtilmelidir.”
1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun, “avukatlık ücreti”ni düzenleyen 164. maddesi ile “avukatlık ücret tarifesi”ni düzenleyen 168. maddesinin de içerisinde yer aldığı; “Avukatlık Sözleşmesi” başlıklı onbirinci kısmındaki 163 ila 175. maddelerinin lafzı ve ruhu birlikte irdelendiğinde, ücretin belirlenmesindeki temel ölçütün "dava" olduğu; “katılan ya da sanık sayısı” veya “sanığa isnat edilen suç sayısı” olmadığı görülecektir.
Şöyle ki Avukatlık Kanunu m. 164/1"e göre; "Avukatlık Ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı (veya değeri) ifade eder."
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenilecek vekalet ücreti avukata aittir (Avukatlık Kanunu m. 164/son).
Avukatlık Kanunu, m. 169’a göre “yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.”
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde (AAÜT) de vekalet ücretinin belirlenmesinde ilke olarak temel alınan kriter "dava" ve “dava sayısı”dır. En güncel AAÜT olan, 2017 yılına ilişkin AAÜT"nin 2(1). maddesinde bu ilke şöyle ifade edilmiştir. "Bu tarifede yazılı avukatlık ücreti, ...dava... ücreti karşılığıdır”. AAÜT de katılanların veya sanıkların sayısını ya da sanığın işlediği suç sayısını değil, usulüne uygun olarak açılan ve avukat tarafından takip olunan dava sayısını esas almıştır.
Taraflara yükletilecek avukatlık ücretinin, her dava için ayrı ayrı belirlenmesi ilkesi öngörülmüştür. Buna göre ayrı dava söz konusu olmadıkça ya da katılanlar veya sanıklar kendilerini farklı vekiller ile temsil ettirmedikleri sürece; yani katılanların ve sanıkların kendilerini tek vekil ile temsil ettirdikleri durumlarda katılanlar ya da sanıkların sayısınca değil tek avukat ücretine hükmedilmesi gerekir.
Türkiye Barolar Birliğinin yıllık olarak yayımladığı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin, genel hükümler kısmında her yıl değişmeksizin yer alan bir hüküm bulunmaktadır. 2019 yılı için geçerli olan AAÜT"nin 3(1). maddesinde de yer alan ve Avukatlık Kanunu m. 169’u aynen tekrar eden bu hükümde "yargı yerlerince avukata ait olmak üzere, karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti (ekli) tarifede yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz” denilmektedir. Bu ücretin belirlenmesinde avukatın emeği, çabası;işin önemi,niteliği ve davanın süresi gözönünde tutulur.
Burada birden çok sanığın ya da katılanın aynı avukat ile temsil edilmesi halinde şüphesiz, avukatlık ücretinin tarifedeki yazılı miktarın üç katına kadar ücret takdir edilmesi imkanının mahkeme tarafından kullanılması suretiyle hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmak mümkündür.
Sonuç olarak Avukatlık Kanunu, CMK ve AAÜT başta olmak üzere tüm ilgili kanuni düzenlemelerin, avukatlık ücretinin tayininde esas aldığı ölçüt; avukat tarafından takip edilen dava sayısıdır ve yargılama gideri olarak davayı kaybeden taraflara yükletilecek avukatlık ücreti, dava bazında kararlaştırılacaktır. Yoksa katılanların ve sanıkların sayısı ya da bir sanığın işlediği suç sayısı esas kriter olmayıp; avukatın davadaki emeği, çabası, işin niteliği ise avukata ödenecek ücretin tarifede yazılı miktarın üç katına kadar bir ücreti belirlemede dikkate alınabilecek tali ölçütlerdir. Buna göre ayrı davalar söz konusu olmadıkça avukatlık ücretinin her bir katılan için ayrı ayrı tayini ve takdiri mümkün değildir. Kuşkusuz bu ilke kendilerini aynı vekil ile temsil ettiren katılanlar ve sanıklar için geçerli olup, katılanların veya sanıkların farklı avukatlar tarafından temsili halinde geçerli değildir. Zaten unutulmamalıdır ki aralarında menfaat çatışması bulunan sanıklar veya katılanlar için aynı müdafii veya vekilin görevlendirilmesi mümkün değildir. Sanıkların ve katılanların kendilerini ayrı avukat ile temsil ettirmeleri halinde her bir avukat için (karşı tarafa yükletilecek yargılama gideri olarak) ayrı avukatlık ücretine hükmedileceği aşikardır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; birden çok sanığın aynı (tek) vekil ile temsil edildiği ve sanığın beraat ettiği durumlarda, yargılama gideri olarak sanıklara, sanık sayısı kadar Hazine tarafından vekalet ücreti ödenmesi gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmamakla birlikte;
Davada sanıklar lehine tek vekalet ücreti belirlenmesi ve belirlenecek bu tek avukatlık ücretinin Avukatlık Kanunu m. 169’da ifade edildiği üzere sanık sayısının fazlalığının avukatın davada gösterdiği emek ve çaba düzeyini artırmasından dolayı tarifede yer alan asgari ücretin hakkaniyete uygun bir şekilde üç misline kadar yükseltilmesi;
Gerektiği kanaatiyle, çoğunluğun görüşüne katılmadığından, bu muhalefet şerhini kaleme almış bulunmaktayım.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.