Esas No: 2022/3853
Karar No: 2022/5738
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3853 Esas 2022/5738 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/3853 E. , 2022/5738 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. ...
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit ve istirdat davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurum tarafından 01/01/2009-31/12/2014 tarihleri arasında ... ve ... kodlu işlemlere ilişkin 456.166,00-TL ve 756.462,41-TL olmak üzere toplam 1.212,628,41-TL mahsup edildiğini, faize ilişkin itiraz neticesinde 144.052,79-TL iade edildiğini, davalı tarafından kesinti işleminden sonra tebliğ edilen yazının eki niteliğinde olan listede, hastanede ... ve ... kodlu işlemler ve tedavi gören davalı kurum mensubu hastaların listelerinin bulunduğunu, belirtilen kodların faturalama işleminin temelini oluşturan ... kodları olduğunu, ... ... kodlu tiro-hyoid kemiğin her ikisinin mandibulaya (çene kemiği) askı yöntemi ile bağlanması (dilin geriye kaçmasını ve solunum yolunu kapamasını önlemek amaçlı) işlemi ve ... ... kodlu sadece hiyoid kemiğin mandibula (çene) kemiğine askı ile bağlanması işlemi olduğunu, hastanın durumuna göre işlemlerden biri veya bazı durumlarda her ikisinin ilgili hekim tarafından tercih edildiğini, ...'ta bu işlemlerin faturalandırılabileceği herhangi bir endikasyon belirtilmediğini, oluşmuş bir kamu zararı bulunmadığını belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kurum işleminin iptaline, 1.212.628,41-TL'den 144.052,79-TL iadesinden sonra kalan 1.068.575,62-TL'nin kesinti tarihinden geçerli olmak üzere avans faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının 01/01/2009-31/12/2014 tarihleri arasında ... bölümünde yapılan ... ve ... işlemlerinin incelendiğini, 166 hastaya ait dosyaların Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi ... doktorlarından oluşan kurulda tıbbi yönden incelendiğini, kurulun ödenmemesi konusunda aldığı kararlarda tıbbi yönden inceleme yapılarak kesinti yapıldığını, yapıldığı belirtilen ameliyatların tıbbi endikasyona ve algoritmaya uygunluğunu ispatlayacak muayene bulgusu, tetkik ve raporların bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı kurumca yapılan kesintinin hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile paralel ve haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava, davalı kurum tarafından yapılan kesintinin istirdadı talebine ilişkindir.
HMK'nın 266. maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK'nın 267. maddesi hükmüne göre ise; mahkeme bilirkişi olarak yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir, ancak gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurul da görevlendirilebilir.
HMK’nın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacının işletmekte olduğu hastanede tedavi hizmeti sunduğu ... kapsamındaki hastaların faturalarından çeşitli nedenlerle kurumca kesinti yapılmıştır. Davacı tarafından, yapılan kesintilerin mevzuata ve taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olmadığı gerekçesiyle açılan davada, uyuşmazlık konusu teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkemece bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, her bir hasta bazında inceleme yapılmadığı, hastanın şikayeti, konulan teşhis ile uygulanan tedavinin mahiyeti, bütün bu hususların Sağlık Uygulama Tebliğinde tanımlanan kurum tarafından bedeli karşılanabilecek sağlık hizmetleri kapsamında olup olmadığı somut verilerle değerlendirilmeden raporun hazırlandığı anlaşılmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; kesinti yapılan hastaların tedavi dosyaları celp edilerek ... alanında uzman doktor bilirkişi ile kesinti miktarının tespiti açısından konunun uzmanlarının da yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetinden, davacı tarafından ... ve ... kodlu olarak davalı kurum sigortalılarına sunulduğu belirtilen hizmetlerin, her bir hasta bazında, hastalara ilişkin muayene özeti incelenerek, başvuru, teşhis ve uygulanan tedavinin Sağlık Uygulama Tebliğinde tanımlanan kapsamında olup olmadığının tespiti açısından tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime uygun bir rapor alınması ve ulaşılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bilirkişinin yetersiz raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, iş bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.