Esas No: 2020/1856
Karar No: 2021/910
Karar Tarihi: 28.04.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1856 Esas 2021/910 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1856
Karar No : 2021/910
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sendikası
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 10/06/2020 tarih ve E:2015/4516, K:2020/1300 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 04/03/2009 tarih ve 27159 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği'nin, 28/07/2015 tarih ve 29428 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen 63. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile 2., 3. ve 4. fıkralarının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 10/06/2020 tarih ve E:2015/4516, K:2020/1300 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun "Temel ilkeler" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrası, "İhalenin karara bağlanması ve onaylanması" başlıklı 40. maddesi ve Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği'nin iptal istemine konu 63. maddesine yer verilerek;
Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 2., 3. ve 4. fıkraları yönünden;
Dava konusu düzenlemelerle, ekonomik açıdan en avantajlı teklifin sadece fiyat esasına göre belirlendiği ihalelerde, birden fazla istekli tarafından teklif edilen fiyatın en düşük fiyat olması durumunda, ekonomik açıdan en avantajlı teklifin belirlenmesine yönelik olarak bazı "fiyat dışı unsurlar"ın puanlama kriteri olarak öngörüldüğü; dava konusu düzenlemeden önce geçerli olan sistemden farklı olarak, belirlenen kriterlerin sırasıyla uygulanması suretiyle en avantajlı teklif sahibinin belirlenmesi yerine puanlama sistemine geçildiği; tüm kriterlerin uygulanması sonucunda puanlamada eşitliğin bozulmaması hâlinde kura yöntemine başvurulmasının öngörüldüğü; iptali istenen diğer hükümlerle de söz konusu kriterlerin ve puanlama sisteminin uygulanma usulünün düzenlendiği;
Bahse konu düzenlemelerin, ihaleye katılarak teklif sunulması aşamasından sonra tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında en avantajlı teklif sahibinin belirlenmesinde, tekliflerde eşitlik olması durumunda ekonomik açıdan en avantajlı teklifin belirlenebilmesi için getirilen kurallar olduğu, ihaleye katılmaya ilişkin yeterlilik kriteri olmadığı, düzenlemeler ile; yapılan ayrıntılı değerlendirme sonucunda, isteklilerin ihale konusu işi yapabilme kapasitelerini belirleyen yeterlik kriterlerine ve tekliflerinin ihale dokümanında belirtilen şartlara uygun olduğu tespit edilen tekliflerin eşit olması durumunda en avantajlı teklifin belirlenebilmesine ilişkin kriterlerin oluşturulduğu;
Puanlamaya esas alınan bu kriterler ile özel bir uzmanlaşma gerektirmeyen eşit teklife konu işlerin istekliler arasında yoğunlaşma olmadan dağıtılabilmesinin ve daha adil bir çalışma sisteminin oluşturulmasının amaçlandığı; kriterlerin sırasıyla uygulanması yerine puanlanması usûlü ile de herhangi bir kriterde yoğunlaşmanın önüne geçilerek isteklilerin karşılaştırılmasının sağlandığı;
Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, isteklinin ve tüzel kişiliğinin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait iş deneyim belgesi kullanılmış ise bu ortağının, ilan veya davet tarihinden geriye doğru son iki yıl içinde 4735 sayılı Kanun kapsamında sözleşme imzalamamış olması veya imzaladığı sözleşmelerin toplam bedelinin ihale konusu işin yaklaşık maliyetinden daha düşük olması durumunda 2 puan, yaklaşık maliyet tutarı ile yaklaşık maliyetin iki katı arasında olması durumunda 1 puan; (b) bendinde ise, isteklinin ticari merkezinin ilan veya davet tarihinden geriye doğru en az bir yıldır ihaleyi yapan idarenin bulunduğu ilin mülki idari sınırları içindeki ticaret ve/veya sanayi odasına ya da ilgili meslek odasına kayıtlı bulunması durumunda 1 puan verileceği kuralının yer aldığı;
Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer verilen kural ile, yüklenicinin son iki yıl içinde 4735 sayılı Kanun kapsamında sözleşme imzalamamış olması hâlinde isteklinin mevcut ekipman ve insan kaynağı porföyünün gerçekleştirilen ihale için fonksiyonel olarak işin daha verimli bir şekilde yürütülmesine hizmet edeceği, ayrıca hizmet piyasasında ticarî faaliyetlerini sürdüren ve çoğunlukla küçük ve orta ölçekli işletme konumundaki potansiyel isteklilerin özellikle kamuya taahhüt edilen işlerde alt yüklenici sıfatından sıyrılarak yüklenici konumuna gelmelerinin kamu ihalelerinde rekabetin sağlanması açısından önemli olduğu; (b) bendinde yer verilen kural ile ise, eşik değer altındaki ihale sayısının oldukça fazla olmasının ve bu ihalelerin tüm ülke çapına yayılması nedeniyle küçük ve orta ölçekli işletmelere kamuya taahhütte bulunulması açısından olanak sağlayarak daha büyük çaptaki hizmet alım ihalelerine teklif sunulmasıyla rekabeti artıracağı, yerel işletmelerin o bölgenin insan kaynakları portföyünü, yerel üretim ve iş gücü kapasitesini, ticarî örf ve adeti daha iyi bildiği savunması göz önüne alındığında, iptali istenen kurallarda Anayasa'da yer verilen eşitlik ilkesine, 4734 sayılı Kanun'da belirtilen temel ilkelere ve diğer üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı;
07/06/2014 tarih ve 29023 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan değişiklik ile uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin önceki hâlinde yer verilen "İsteklinin ve istekli tarafından söz konusu ihalede tüzel kişiliğinin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait iş deneyim belgesi kullanılmış ise bu ortağının, ihale ilan/davet tarihi itibariyle yüklenimlerinde bulunan ve Kanuna göre sözleşmeye bağlanmış olan hizmet işlerine ait sözleşme tutarları toplamının düşüklüğü" kuralının, Dairelerinin … tarih ve … esas sayılı kararıyla, "ihale ilan/davet tarihi itibarıyla yüklenimlerinde bulunan ve Kanuna göre sözleşmeye bağlanmış olan hizmet işlerine ait sözleşme tutarları toplamı düşük olan isteklinin teklifinin en avantajlı teklif olarak belirlenmesinin de, yükleniminde iş olan isteklilerin ihaleye katılım iradelerini olumsuz şekilde etkileyerek rekabeti kısıtlayacağı ve istekliler arasında eşitliğe aykırı uygulamaya neden olacağı anlaşılmaktadır" gerekçesi ile yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği; Yönetmeliğin dava konusu edilen 63. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer verilen düzenlemenin, daha önce yürütmeyi durdurma kararına konu kurala benzerlik taşıyor gibi görünse de, uyuşmazlığa konu kural ile önceki düzenlemeden farklı olarak, belirlenen kriterlerin sırasıyla uygulanması suretiyle en avantajlı teklif sahibinin belirlenmesi yerine puanlama sistemine geçilmiş olması, verilecek puanlarda ihalenin yaklaşık maliyeti esas alınarak, daha önce imzalanmış sözleşme tutarlarına kademeli olarak sonuç bağlanması, yalnızca ihale tarihi itibarıyla değil, geriye doğru son iki yıl dikkate alınarak daha geniş bir sürenin dikkate alınması hususları göz önüne alındığında, daha önce yürütmesi durdurulan kural ile bakılan davada iptali istenen Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin birbirinden farklı hukukî sonuçlar doğurdukları;
Öte yandan, iptal istemine konu Yönetmeliğin 63. maddesinin 2., 3., 4. fıkralarındaki düzenlemelerin de, birden fazla istekli tarafından teklif edilen fiyatın en düşük fiyat olması durumunda aynı maddenin 1. bendi kapsamındaki değerlendirmeye bağlı olarak yapılacak düzenlemeleri içerdiği, puanlama sistemi ve kriterlerin ne şekilde uygulanacağına açıklık getirildiği, tüm kriterlerin uygulanması sonucunda puanlamada eşitliğin bozulmaması hâlinde kura yöntemine başvurulmasını öngördüğü ve hukuka aykırılık taşımadığı;
Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi yönünden;
Yönetmeliğin iptal istemine konu 63. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, istekli veya tüzel kişiliğinin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait iş deneyim belgesi kullanılmış ise bu ortağı hakkında, ilan veya davet tarihinden geriye doğru son iki yıl içinde ihaleyi yapan idareye karşı yüklenimde bulunduğu hizmet alımı işlerinde, işçilerin ücretlerinin tam ve zamanında ödenmediğine ilişkin idarece tespit yapılmamış olması durumunda 1 puan verilmesinin öngörüldüğü;
Anılan düzenleme gereği istekilerin puan elde edebilmesi için, ihaleyi gerçekleştiren idareye karşı daha önce yüklenilen hizmet alımı işinin/işlerinin bulunması ve söz konusu iş/işler kapsamında çalıştırılan işçilerin ücretlerinin tam ve zamanında ödenmediğine ilişkin idarece tespit yapılmamış olması şartının arandığı; düzenlemenin, işçi hak ve ücretlerinin korunmasına yönelik bir kriter olarak öngörülmüş olmakla ve işçi ücretlerinin ödenmesi konusunda sorumlu davranan işverenlerin desteklenmesine hizmet etmekle birlikte; isteklinin veya ihalede iş deneyim belgesi kullanılan yarıdan fazla ortağının yalnızca ihaleyi gerçekleştiren idareye karşı yüklendiği işler açısından işçi ücretlerinin tam ve zamanında ödenip ödenmediği değerlendirmeye alınarak puanlama yapılmasının eşitliğe aykırı sonuçlar ortaya çıkarabileceği; ihaleyi yapan idare dışında farklı idarelere karşı yüklenimde bulunan ve işçi ücretlerinin ödenmesi konusunda sorumlu davranan isteklilerin, ihaleyi yapan idareye karşı daha önce yüklenimde bulunmamış olması durumunda söz konusu kriter sağlanmadığından puan alamaması, işçi ücretlerinin ödenmesi konusunda diğer idarelere karşı yüklenilen işlerde hakkında defalarca olumsuz tespit yapılmış olan bir isteklinin ise, ihaleyi yapan idareye karşı yalnızca bir kez yüklenimde bulunmuş olması ve anılan idare nezdinde bu yönde bir tespit yapılmamış olması hâlinde bu istekliye puan verilmesi suretiyle eşitliğe aykırı uygulamalar ortaya çıkabileceği;
Davalı idarece; söz konusu kriterin, Kanun kapsamındaki bütün idarelerin değil, sadece ihaleyi yapan idarenin yaptığı sözleşme uygulaması ile ilgili olduğu, sözleşme konusu işte çalıştırılan işçilerin ücretinin tam ve zamanında ödenip ödenmediğinin en iyi o ihaleyi gerçekleştiren idarece bilinebileceği savunulmakta ise de, işçi ücretlerinin tam ve zamanında ödenmemesi şeklindeki fiilin ihaleyi yapan idareye karşı işlenmesiyle diğer idarelere karşı işlenmesi arasında farklı muamele yapılmasının makul bir gerekçeye dayanmadığı gibi eşitliğe de aykırı olacağı;
Bu itibarla, Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği'nin iptal istemine konu 63. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan "ihaleyi yapan idareye karşı" ibaresinin hukuka aykırı olduğu;
Öte yandan, Yönetmeliğin iptal istemine konu 63. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "...ve (c) bendi kapsamındaki..." ibaresiyle, 4. fıkrasında yer alan "...(c) bendine ilişkin değerlendirmede idarece tutulan kayıt ve tutanaklar..." ibaresi, 1. fıkranın (c) bendinde yer alan hukuka aykırı düzenlemenin uygulanmasına ilişkin kurallar olduğundan ve anılan bent iptal edildiğinden, söz konusu düzenlemelerin de iptal edilmesi gerektiği gerekçesiyle;
Dava konusu Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, 2. fıkrasında yer alan "...ve (c) bendi kapsamındaki..." ibaresinin ve 4. fıkrasında yer alan "...(c) bendine ilişkin değerlendirmede idarece tutulan kayıt ve tutanaklar..." ibaresinin iptaline, Yönetmeliğin dava konusu edilen diğer maddeleri yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Anayasa'nın 55. maddesinde, ücretin emeğin bir karşılığı olduğunun ve Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun ve adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alacağının hükme bağlandığı, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 36. maddesinin 5. fıkrası ile idarelerin, yüklenicilerle yaptıkları sözleşme gereğince yüklenicilerce çalıştırılan işçilerin ücretlerinin ödenip ödenmediğinin kontrolü ve ödenmeyen ücretlerin yüklenicilerin hak edişlerinden kesilerek işçilere ödenmesiyle yükümlü kılındıkları; dava konusu Yönetmeliğin 63. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kriterin, kanun kapsamındaki bütün idarelerin değil, sadece ihaleyi yapan idarenin yaptığı sözleşme uygulaması ile ilgili olduğundan, sözleşme konusu işte çalıştırılan personel ücretinin tam ve zamanında ödenip ödenmediğinin en iyi o ihaleyi gerçekleştiren idare tarafından bilinebileceği; bahse konu kriterin, işin sözleşmesine uygun olarak yürütülmesinde özellikle verimliliğin sağlanması ve kamu yararı amacına yönelik bir fiyat dışı unsur olarak değerlendirilmesi gerektiği ve 4734 sayılı Kanunun'un 10. maddesinin (f) bendi gözetilerek kamu yararı amacıyla getirildiği, bu doğrultuda söz konusu kriterin, gerek Anayasa'da gerekse 4857 sayılı Kanun'da öngörülen amacın sağlanması, gerekse isteklinin ihale konusu işi yerine getirmesi açısından kuvvetli bir karine teşkil ettiği dikkate alındığında, iş ve meslek ahlakına uygun davranmayı teşvik ettiği ve 4734 sayılı Kanun'un amacına uygun olduğu; anılan Kanun'da Daire kararında yer alan iptal gerekçesine yönelik bir düzenleme veya sistematik bulunmadığı, böyle bir uygulamanın da ihale süreçlerini gereksiz yere uzatacağı ve yeni uyuşmazlık alanları yaratacağı, anılan kriterin yapılan puanlamada bir istekli için avantaj sağlamasının da uygulamada sıklıkla karşılaşılacak bir durumu ortaya koymadığı belirtilerek Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile tekemmül etmeyen dosyada tesis edilen Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "tarafların vekilleri" konusunda atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Vekâletnamenin ibrazı" başlıklı 76. maddesinde, "(1) Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır(...)"
2577 sayılı Kanun'un "Tebligat ve cevap verme" başlıklı 16. maddesinde, "1. Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur.
2. Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir. Buna karşı davacı cevap veremez. Ancak, davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir.
3. Taraflar, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilirler. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmez.
4. Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.
5. Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir.
6. Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler.";
"Tebliğ işleri ve ücretler" başlıklı 60. maddesinde ise, "Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işleri, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. (...)" hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun'un 60. maddesinde atıfta bulunulan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasında, tebligatın tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılacağı; aynı Kanun'un 11. maddesinin 1. fıkrasında ise, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesi ile Anayasal güvenceye bağlanan hak arama hürriyeti, temel hak kategorisinde yer almasının yanında, diğer temel hak ve hürriyetlerin korunması ve kullanılmasında üstlendiği görev nedeniyle de hukukun temel ilkelerinden birini teşkil etmektedir. Bu yönüyle, hak arama hürriyeti, niteliği itibarıyla bünyesinde birden fazla ilkeyi barındıran bir hukuki müessese görünümü arz etmektedir. Bu ilkelerden biri de adil yargılanma hakkının da en önemli unsurlarından birini teşkil eden mahkemeye erişim hakkıdır. Hak arama hürriyetinin tam olarak hayata geçirilebilmesi için mahkemeye erişim hakkının tanınması yeterli olmamakta, ayrıca tarafların bu hakkın etkin kullanımını sağlayan vasıtalarla donatılması zorunluluk arz etmekte, bu vasıtaların başında ise bilgilendirilme hakkı gelmektedir. Davanın tarafları, ancak yargılamanın aşamalarından bilgi sahibi olmaları halinde etkin bir şekilde mahkemeye erişme ve haklarını savunma olanağına sahip olabilecektir.
Bahse konu anayasal ilke, çoğu usul yasasında olduğu gibi, 2577 sayılı Kanun'da da gözetilmiş ve idari yargılamada tarafların davanın aşamalarından bilgilendirilmesini öngören hükümler ihdas edilmiştir. Tarafların, dosyaya sunulan dilekçeler ve savcı düşüncesi hakkında bilgilendirilmelerini öngören ve yukarıda aktarılan düzenlemeler bu türden hükümlerdir. Dolayısıyla, davaya taraf olanların davanın aşamalarıyla ilgili olarak bilgilendirilmesini ve bu suretle iddia ve savunma haklarını etkin bir şekilde kullanabilmesini temin eden bahse konu düzenlemelerin ihlali, yargılamanın usule uygun olarak gerçekleşmemesine neden olmakta ve yargılama neticesinde tesis edilen kararın bozulmasını gerektirmektedir.
Temyize konu edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; işbu davanın, davacı … Sendikasına vekaleten Av. … tarafından açıldığı; adı geçen şahsa İstanbul 34. Noterliğinde düzenlenen … tarih ve … Yevmiye No'lu vekaletnamenin süreli vekaletname niteliği taşıdığı ve 29/08/2016 Pazartesi günü mesai bitimine kadar geçerli olduğu, dava dosyasında söz konusu vekilin vekaletname süresinin uzatıldığına veya yenilendiğine ilişkin bir bilgi veya belge de bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Av. ...'nun davada davacıyı vekaleten temsil yetkisinin 29/08/2016 Pazartesi günü mesai bitimi itibarıyla son bulduğu ve bu tarihten itibaren tebligatların anılan şahsa yapılamayacağı açıktır.
Bununla birlikte, Dairenin yürütmenin durdurulması isteminin kısmen reddine, kısmen kabulüne ilişkin 20/01/2016 tarih ve E:2015/4516 sayılı kararına tarafların itirazı sonrası İdari Dava Daireleri Kurulunun 22/06/2016 tarih ve YD İtiraz No: 2016/329 sayılı taraflar itirazının reddine yönelik kararının, 28/09/2016 tarihinde, Savcı düşüncesinin 16/05/2017 tarihinde, davanın kısmen reddine, kısmen iptale yönelik temyize konu Daire kararının ise 13/07/2020 tarihinde davacıyı vekaleten temsil yetkisi sonlanan Av. ...'na tebliğ edildiği ve davacı tarafından savcı düşüncesine karşı beyanda bulunulmadığı gibi Daire kararının aleyhine olan kısmına karşı da temyiz talebinde bulunulmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, Anayasa'nın 36. maddesi ile teminata bağlanan mahkemeye erişim hakkı etkin bir şekilde sağlanmadan yapılan yargılama neticesinde tekemmül etmeyen dosyada verilen Daire kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen iptaline, kısmen redde ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin 10/06/2020 tarih ve E:2015/4516, K:2020/1300 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
5. 28/04/2021 tarihinde, oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.