11. Hukuk Dairesi 2018/716 E. , 2019/3123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/05/2017 tarih ve 2016/148 E. - 2017/198 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 23/11/2017 tarih ve 2017/1006-2017/1058 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2015/28871 sayılı "şekil" ibareli 29. sınıftaki marka başvurusunun, davalı TPMK ..."nın 2016-M-1044 sayılı kararı ile 556 sayılı KHK"nın 7/1-a, c bentleri yönünden, ayırt edici nitelik içermediği ve süt ve süt ürünleri bakımından doğrudan tanımlayıcı nitelikte olduğu gerekçesi ile reddedildiğini, oysa burgu şeklinin malın özgün biçimi olmadığını, ayırt edici niteliğe sahip bir işaret olduğunu ve marka olarak tescil edilebilecek baskı ve çizim niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, davalı TPMK. ..."nın anılan kararının iptalini, dava konusu marka başvurusunun kabulü ile sicile kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı tarafın sarmal örgü peyniri görünümündeki şekil unsurlu 29. sınıfta yaptığı marka başvurusunun, 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesi kapsamı yönünden, bir teşebbüsün malını, bir başka teşebbüsün malından ayırt ediciliğini sağladığı, çizimle görüntülenebileceği, benzer biçimde ifade edilip, baskı yoluyla yayınlanabilip çoğaltılabileceği, soyut ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu açıdan 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesindeki koşulların oluşmadığı,peynirlerde klasik olarak tüketici zihninde kare, yuvarlak veya dikdörgen kalıplardan çıkan ürünlerin öne geldiği, halbuki dava konusu görselin, sarmal şeklinde ince bir görsele büründüğünden genel olandan ayrıldığı, ayrıca davacının dosya kapsamında sunduğu delillerden dava konusu şekil markasının, tescilden önce kullanıma dayalı olarak da ciddi anlamda ayırt edicilik kazandığı, dolayısıyla 556 sayılı KHK"nın 7/1-c maddesindeki koşulların da oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK ..."nın 2016-M-1044 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı kurum vekili istinaf etmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı kurum vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, marka başvrusunun KHK’nın 7/1-a, 5 ve 7/1-c maddeleri uyarınca reddine ilişkin ... kararının iptali istemine ilişkindir.
Dosya içeriği delillerden, davacı tarafın toplamda 13 adet “ÜÇ BOYUTLU PEYNİR ŞEKLİ” için marka başvurusunda bulunduğu ve tüm başvuruların reddedildiği, diğer başvurular için de ... kararının iptali davaları açıldığı ve bunlardan bir kısmının aynı şekilde temyiz incelemesi için Dairemizin önüne geldiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, markalara konu işaretlerin, malın özgün şekline ilişkin olmadığını ve kullanım sonucu da ayırt edici kılındığı iddiasına dayanmış ve Dairemize ulaşan dosyaların tetkikinden tüm dosyalar için aynı delilleri sunduğu anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve bu maddenin yollamasıyla KHK’nın 5.maddesi uyarınca, bir işaretin marka olabilmesi için soyut ve somut ayırt ediciliği birlikte sağlaması şarttır. Keza bir malın tanımlayıcı özelliklerini içeren ibare ve şekillerin de KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca tek başına marka olarak tescil edilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, başkalarının söz gelimi “örgü peynir” gibi geleneksel ürün üretim şekillerini engelleme amacı gütmeyen, ürünün teknik işlevlerine ilişkin olmayan, geleneksel şekillere göre özgün veya kullanım sonucu ayırt ediciliği haiz şekil unsurlarının üç boyutlu şekil markası olarak tesciline bir engel bulunmamaktadır. KHK’nın 7/son maddesi uyarınca, kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış olan markaların tescil başvurularının KHK’nın 7/1-a ve c bentleri uyarınca reddedilmemesi gerekir. Bir ürüne ait üç boyutlu şeklin, ilişkili olmayan mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliğe haiz ve tanımlayıcı olmayan bir işaret olduğu ve marka olabileceği hususunda bir tereddüt bulunmamakla birlikte, bizzat tescil edilmek istenen ürünün görselini içeren üç boyutlu şekillerin, daha ziyade kullanım ve kuvvetli tanıtım ile ayırt edicilik kazanacağı ve tescil engelini aşabileceği kabul edilmelidir.
Davacı taraf tüm marka başvurularına aynı delillere dayandığına göre, özellikle süt ve süt ürünleri emtiası açısından başvuru konusu şeklin, malın doğal yapısına ilişkin bir şekil mi, yoksa benzer peynir emtialarından yeteri kadar ayırt ediciliği sağlamış ve somut ayırt ediciliğe haiz özgün bir şekil unsuru mu olduğu, davacı firmanın ürün kataloğu ve faturaları itibariyle bunlardan hangi şekil unsurunu içeren peynir emtialarının alım-satıma konu edildiği ve şekil unsurunun marka olarak kullanıldığı ve kuvvetli tanıtım ve kullanım sonucu benzer peynir emtiaları ve şekillerine oranla ayırt edicilik kazandırıldığı hususunun bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekirken, sanki her bir başvuruya konu ürün şekli açısından ayrı ayrı kullanım ve tanıtım yapılmış gibi değerlendirilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenle, HMK m. 166 uyarınca, davacı başvurularına konu şekil unsurlarından hangileri için dava açıldığı belirlenerek, tüm davalar arasında bağlantı bulunduğu ve biri hakkında verilecek kararın diğer dosyayı etkileyeceği kabul edilmesi ve tüm dosyaların aynı dosya üzerinde birleştirilerek ve başvurulara konu tüm markalar yönünden ortak bir değerlendirme yapılması, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, başvuru konusu şekillerin malın doğal yapısına ilişkin bir şekil olup olmadığı, geleneksel ve bilinen peynir şekillerine oranla ve görünüm itibariyle onlardan yeterince ayırt ediciliği sağlayıp sağlamadığı, sağlamış ise hangi başvuruya konu şekil unsuru açısından markasal kullanımın olduğu ve kuvvetli tanıtım sonucu şeklin ayırt ediciliğinin sağlandığı hususunda, gerektiğinde önceki bilirkişi heyetlerinden ek rapor alınarak, değerlendirme yapılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle davalı TPMK lehine bozulmasını gerektirmiştir.
2- HMK m. 26 uyarınca, “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesi uyarınca kural olarak Hakim, taleple bağlılık ilkesine riayetle yükümlüdür. Dava konusu başvurunun 29.sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri” mallarını kapsadığı, tüm mallar için başvurunun reddine karar verildiği, davacı vekilinin ise dava dilekçesinin 4.sahifesinde “tescil edilmek istenen emtia süt ve süt ürünleridir” şeklindeki iddia ve talebine rağmen, bu husus değerlendirilmeden ve gerektiğinde davacı tarafa açıklattırılmadan mahkemece, “süt ve süt ürünleri” dışındaki tüm emtialar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi de, hakimin taleple bağlılık ilkesine uygun düşmemiş ve bu nedenle de davalı TPMK yararına hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı TPMK vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı TPMK vekilinin temyiz itirazlarının kabulünce, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (3) no’lu bent uyarınca, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.