19. Hukuk Dairesi 2017/590 E. , 2018/5823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-itirazın iptali-alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/207 esas sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2005/404 esas sayılı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacılar vekili, davacı şirketin davalı bankadan kullanmış olduğu krediye diğer davacıların kefil olduklarını, kredinin geri ödemelerinin genel olarak müşteri senetlerinin bankaya havale edilmesi yoluyla yapıldığını, kredi geri ödemesinin tamamı yapılmasına rağmen davalı bankanın müşteri senetleri ile yapılan tahsilatların bir bölümünü kredi geri ödemesi olarak hesaba geçmemiş olması, bir kısım tahsilatları da davalı şirket ile hiçbir ilgisi olmayan gider kalemlerine işleyerek haksız yere yok etmiş olması nedeniyle hesaplar üzerinde bir mutabakatsızlık yaşandığını, davalı bankanın 11.683,08 TL tutarında ihtiyati haciz kararı aldığını, henüz icra takibi başlatılmadığını ileri sürerek, davacıların davalı bankaya anılan kredi sözleşmesine dair talep edilen şekilde 11.683,08 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı banka vekili, davacı tarafın iddialarının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını ve gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen 2005/404 esas sayılı davada davacı banka vekili, davacı banka ile dava dışı... A.Ş. arasında imzalanan genel kredi taahhütnamelerinin davalılar tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, ancak kullandırılan krediye ilişkin geri ödemelerin aksatıldığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2005/404 esas sayılı davada davalılar vekili, davalıların davacı bankaya borçlarının olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen 2008/207 esas sayılı davada davacı .... vekili, müvekkilinin davalı bankadan kullanmış olduğu kredinin geri ödemelerinde kullanılmak üzere vermiş olduğu senetlerin önemli bir kısmının tahsil edilmesine karşın müvekkilinin hesaplarına geçirilmediğini ve bedellerinin müvekkiline iade edilmediğini, ayrıca davalı bankanın davacı şirketin hesapları ile oynaması ve yaptığı tahsilatlardan suni olarak çeşitli masraflar adı altında bazı bedeller kesmesi nedeniyle davacı tarafından fazlaca ödemeler de yapıldığını, davacının bu şekilde toplam 154.143,92 TL"lik ana para kaybı olduğunu ileri sürerek, 154.143,92 TL ana para alacağının davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2008/207 esas sayılı davada davalı banka vekili, davalı bankaya teslim edilen senet sayısı, bedelleri ve tahsilatlarının banka kayıtları ile sabit olduğunu, davacı tarafın fazladan ödeme yaptığı yönündeki iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl dava yönünden, davacıların davalı bankadan kullanmış oldukları krediler sebebiyle dava tarihi itibarıyla davacıların davalı bankaya borçlarının bulunmadığı anlaşıldığından açılan davanın kabulüne, birleşen ... 5.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2005/404 esas sayılı dava yönünden; davacı bankanın dava tarihi itibarıyla alacağı bulunmadığından açılan davanın reddine, birleşen ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/207 esas sayılı dava yönünden davacı şirketin alacak talebinde kısmen haklı olduğu gerekçesiyle, 58.273,68 TL"nin davalıdan tahsiline, karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Asıl dava ve birleşen davaların tarafları arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle kullandırılan ticari krediden dolayı tarafların herhangi bir alacak borç durumu bulunup bulunmadığı yönündedir. Sözleşmenin asıl borçlusu davalı bankadan değişik tarihlerde kullandığı krediye karşılık çek, bono ve nakit olarak ödemeler yapmıştır. Bilirkişi kurulunun yapmış olduğu inceleme ve hesaplama yöntemi yanlıştır. Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve TBK"nın 100. maddesi gereğince borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmemişse yaptığı kısmi ödemeyi öncelikle ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Ancak gecikmiş ise yapılan kısmi ödeme öncelikle işlemiş faizden mahsup edilir. Yapılması gereken iş kredi veren bankanın kredi alacağının muaccel olduğu tarih tespit edilip şayet ödemede gecikilmişse kredi borçlusu şirket tarafından yapılan kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faizden, gecikme yok ise ana paradan mahsubu ile hesaplama yapılması gerekir. Bu nedenle her bir ödeme tarihindeki bakiye ve asıl borç miktarı tespit edilmeden mahsupların yapılması doğru değildir.
Mahkemece bankacılık ve muhasebe konusunda 3 kişilik kurulu oluşturularak banka kayıt ve belgeleri yerinde incelenip, bono, çek ve nakit ödemeler tespit edilip yukarıda belirtilen şekilde yapılacak hesaplama sonunda alınacak rapor ile karar verilmesi gerekirken TBK"nın 100. madde hükmüne aykırı olarak yapılan bilirkişi incelemesine dayalı düzenlenen raporun hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 15/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.