21. Hukuk Dairesi 2010/3029 E. , 2011/4453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15.11.2000-16.06.2006 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işverene ait (...) nolu işyerinde 15.11.2000 tarihi ile 15.6.2006 tarihleri arasında geçen, davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüyle davacının davalı işverene ait işyerinde 15.11.2000-31.12.2005 tarihleri arasında toplam 1.006 gün daha çalıştığının tesbitine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacının (...) sicil nolu iş yerinden işe girdiğine dair işe giriş bildirgesi verilmediği, 16.05.2001-16.06.2006 tarihleri arasında 2001 yılında 120 gün, 2002 yılında 180 gün, 2003 yılında 180 gün, 2004 yılında 195 gün, 2005 yılında 180 gün, 2006 yılında 166 gün bildirimde bulunulduğu, işyerinin 15.5.1999 tarihinde Yasa kapsamına alındığı, Jandarma kimlik bildirme belgesinde davacının otelde oda servisi işinde 28.3.2002 tarihinde işe başladığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten, davacının işyerindeki çalışmaları 16.5.2001 tarihinden itibaren Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak primleri ödenmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de değildir.
Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş; dönem bordrosunda 15.11.2000 tarihinden itibaren davacı ile aynı işyerinde çalışan varsa kayıtlı tanıkların yoksa zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının beyanlarına baş vurularak çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davalıya ait işyeri dosyası, davacının talep ettiği sürelere ilişkin davacının imzalı ücret tediye bordrolarını dosyaya celbederek gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum ve işveren vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ilgiliye iadesine, 10.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.