14. Hukuk Dairesi 2016/10566 E. , 2019/3942 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.04.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, üzerinde kat mülkiyeti kurulu 251 ada 31 parsel sayılı taşınmaza komşu olan 15 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan inşaat çalışmaları sırasında zemin kayması nedeniyle 31 No"lu parsel üzerinde bulunan ve yöneticisi olduğu apartmanın bodrum katında çatlamalar oluştuğunu, inşaat yapımı sırasında davalı tarafça gerekli önlemler alınmadığından bu zararın meydana geldiğini ileri sürerek bodrum katta oluşan hasara karşılık 1.000,00TL ile taşınmazlar arasına yapılması gereken istinat duvarı bedeli olarak 9.000,00TL"nin davalılardan tahsilini talep etmiş; 11.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de bilirkişi raporu doğrultusunda istinat duvarı bedelini 45.000,00TL"ye yükselttiğini bildirmiştir.
Davalılar, meydana gelen zarar ile eylemleri arasında nedensellik bağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişi heyeti raporuna atfen, kazı ve çevre güvenliğine ilişkin zorunlu önlemlerin alınmaması nedeniyle 15 No"lu parselde yapılan kazı çalışmaları sırasında komşu 31 No"lu parsel üzerindeki binada çatlaklar oluştuğu gerekçesi ile 1.000,00TL bodrum kattaki hasar bedelinin ve 45.000,00TL istinat duvarı bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı yüklenici ... vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 683. maddesi; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir.
Anılan Kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde “kullanım biçimi” başlığı altında yer alan 737. maddesi; “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.
Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır. Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
“Kazı ve Yapılar” başlıklı Türk Medeni Kanununun 738. maddesi gereğince; malik kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Yine aynı Yasa’nın 749. maddesi gereğince sınırlıklar üzerinde paylı mülkiyete ilişkin hükümler saklı kalmak üzere; her arazi maliki, taşınmazının sınırının çit veya duvar gibi sınırlıklarla çevrilmesi için yapılan giderleri karşılar.
Öte yandan, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35. maddesi hükmüne göre, ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakım ve onarımı için gereken tedbirleri almak yöneticinin görevleri arasındadır. Ana gayrimenkulü tehlikeye sokacak davranışlara karşı haksız elatmanın önlenmesi yönetici tarafından haksız elatana karşı açılacak davada talep edilebilir. Burada önemli olan, davalının haksız bir elatmasının var olup olmadığının tespit edilmesidir, kuşkusuz bunu ispat yükü de davacı yöneticiye düşer.
Somut olaya gelince; davacı yönetici, davalı arsa maliklerine ait 15 parsel sayılı taşınmaz üzerinde diğer davalı yüklenici tarafından yapılan inşaat çalışmaları sırasında komşu 31 No"lu parsel üzerinde bulunan ve yöneticisi olduğu apartmanın bodrum katında meydana gelen hasara karşılık ve zararın önlenmesi için her iki taşınmaz arasına istinat duvarı yapılması gerektiğinden bahisle tazminat talebinde bulunmuş; mahkemece, mahallinde iki kez keşif yapılmış ve alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu taşınmazlar arasında mevcut olan istinat duvarının her iki binanın güvenliğini sağlayacak boyutta olmadığı, bu durumun davacının yöneticisi olduğu apartmanda zaman için bir takım yapısal olmayan hasarların ortaya çıkmasına neden olduğu, duvarın yükseltilmesinin de güvenliği sağlamaya yeterli olmayacağı, yıkılıp yeniden yapılması için gerekli bedelin ise 45.000,00TL olduğu bildirildiğinden mahkemece, istinat duvarı yapılması için gerekli olan bu bedel ile binada meydana gelen çatlaklar nedeniyle 1.000,00TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Ancak, davacının istinat duvarı yapılması şeklinde bir eda davası bulunmamaktadır. ... davalarında davalının olumlu (yapmak, vermek) veya olumsuz (yapmamak, kaçınmak) bir edaya mahkum edilmesi istenir. Davacı ise istinat duvarının bizzat kendisi tarafından yaptırılması için gerekli olan bedeli talep ettiğinden mahkemece, istinat duvarına ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, dosyada mevcut bulunan dava konusu 251 ada 31 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinde, davacı Sebahat Kocaman"ın bu taşınmaz üzerindeki apartmanın kat maliklerinden biri olmadığı anlaşılmaktadır. Bodrum katta oluşan hasar bedelini ancak bodrum katta bulunan 1 ve 2 No"lu kat malikleri isteyebilir. Bu durumda, davacı yöneticinin aktif dava ehliyeti bulunmadığından, hasar bedeline ilişkin tazminat istemi yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.