14. Hukuk Dairesi 2019/488 E. , 2021/3415 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.09.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ikinci kademede temliken tescil veya tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu iptali ve tescil, 2. kademede temliken tescil veya tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ... ili, ... ilçesi, 1253 ada 260 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ... Belediye Başkanlığının mülkiyetinde iken müvekkiline satıldığını, satış bedelinin tamamının ödendiğini, davacının dava konusu taşınmaza ev inşa ettiğini, zemin kattaki dükkanda uzun yıllar bakkal işlettiğini, yakın zamanda tapusunun iptal edildiğinin öğrenildiğini, satın almaya dayalı olarak tapu iptali ve tescil, 2. kademede temliken tescil veya tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, idarenin arşivinde dava konusu taşınmazın davacıya satışına ve bedelinin ödendiğine dair bilgi ve belgeye rastlanmadığını, işlemin ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapıldığını, davacının satın aldığını iddia ettiği zamanda müvekkili belediyenin kurulmamış olduğunu, pasif dava ehliyetinin bulunmadığını ve yargı yolu itirazında bulunarak davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının birincil nitelikteki talebinin kabulü ile dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptaline, davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK"nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c)Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut olaya gelince; ... Tapu Sicil Müdürlüğünün 03.12.2014 tarihli 9148 sayılı yazısı ekinde dosyaya ibraz edilen 24.03.1976 tarihli "temlik hakkında" konu başlıklı ... Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğünce Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilen yazıdan dava konusu taşınmazın 775 sayılı Gecekondu Kanunu gereğince 29.05.1967 tarihli ve 2314 sayılı Karar ile davacıya tahsis edildiği, satış bedelinin tamamının tahsil edildiği belirtilerek 775 sayılı Kanunun 34. maddesi gereğince takyitli olarak dava konusu taşınmazın davacıya temlik edilmesinin istendiği görülmektedir. Tedavüllü tapu kaydından dava konusu taşınmazın 1976 yılında davacı adına temlik edildiği, 1985 yılında davacı adına olan tahsisin iptal edilerek mülkiyetin dava dışı ... Belediye Başkanlığına geçtiği, son olarak da 1989 yılında davalı belediyeye devir yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın 775 sayılı Yasa gereğince müvekkiline devredilmiş olduğundan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde temliken tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil veya tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece 775 sayılı Kanun gereğince taşınmazın davacıya devredildiği ve dava konusu taşınmazın ... Belediyesi adına kayıtlı iken ... Valiliği İl İdare Kurulunun 06.04.1989 tarihli ve 14 sayılı Kararı ile davalı belediyeye devir kararının yolsuz olduğu gerekçesiyle davacının birincil derecedeki talebinin kabulüne karar verilmiş ise de 24.03.1976 tarihinde davacıya temlik edilerek tapuda devredilen 1253 ada 260 parsel sayılı taşınmazdaki davacı adına olan tahsis 1985 tarihinde iptal edilmiştir. Tahsisin iptaline dair idari karar ile davalı belediyeye devre ilişkin İl İdare Kurulunun 06.04.1989 tarihli ve 14 sayılı Kararı geçerli olmakla anılan kararlar aleyhine idari yargıda açılmış bir dava sonucunda verilmiş iptal kararı bulunmadığı sürece tahsise dayalı olarak davacının mülkiyeti kazandığı kabul edilemez.
O halde mahkemece, davacının temliken tescil veya tazminata ilişkin talepleri yönünden yukarıda yazılı ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, peşin alının harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.