23. Hukuk Dairesi 2016/8482 E. , 2019/4489 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacı vekilince duruşmalı, asıl ve birleşen davada davalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacı şirket vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı şirket vekili Avukat Elif Harmancı"nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, müvekkili firmanın nükleer tıp alanında faaliyet gösterdiğini, SGK ile anlaşması bulunan bazı sağlık kuruluşları ile anlaşma yapılarak hastaların sintigrafi dahil görüntülemeli tetkiklerinin yapıldığını, sözleşme kapsamında yapılan tetkiklerin SGKnın belirlediği SUT ve BUT rakamları üzerinden + KDV olmak üzere anlaşma yapılan kurumlara faturalandırıldığını, sözleşme yapılan kurumların müvekkilinin yapmış olduğu görüntüleme bedelinin SUT ve BUT rakamlarının tamamını KDV"li olarak SGK"dan tahsil ettiklerini ve tahsil edilen bu bedelin de fatura karşılığı müvekkili firmaya ödemek zorunda olduklarını, sözleşme yapılan davalı şirketin fatura bedellerinin tamamını ödemedğini ileri sürerek, ödenmeyen fatura alacaklarının tahsili için başlatılan icra takiplerine yönelik haksız itirazların iptali ile icra inkar tazminatının talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede hizmet bedelleri konusunda herhangi bir ücretlerdirme yapılmadığını, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen SUT-BUT fiyatlandırmasının, müvekkili ile SGK arasındaki hizmet sözleşmesinin fiyatlandırması olduğunu, davacının bu bedelin tamamını talep edemeyeceğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki 12.10.2012 tarihli hizmet alım sözleşmesi gereğince davalı şirketin hastalarının nükleer tıp sintigrafi tetkiklerinin davacı tarafından yapıldığı, davacı tarafın SGK ile anlaşması bulunmadığından söz konusu tetkikler için davalı tarafça SGKdan tahsil edilen görüntüleme bedellerinin SUT ve BUT rakamlarının fiyatlandırılması konusunda sözleşmede bir hüküm bulunmadığı, asıl davada takip konusu edilen fatura bedellerine göre davalı tarafın SGKdan tahsil ettiği tıbbi sintigrafi hizmet bedelinin % 61,93 oranında davacı tarafça fatura düzenlendiği ve bu 5 adet faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, birleşen davada ise takip konusu yapılan 3 adet faturanın davalı kayıtlarında mevcut olmadığı ancak söz konusu faturalardaki sintigrafi hizmetlerinin davacı tarafından hastalara verildiği hususunda bir çekişme olmadığı bu durumda davalı defterlerinde kayıtlı olmayan faturalara ilişkin davalıdan 2013 yılında SGK"dan tahsil ettiği bedelin % 61,93 oranına göre davacı alacağının bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili ile birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre,
a) Asıl davaya yönelik davalı vekilinin tüm,
b) Birleşen davaya yönelik taraf vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Birleşen dava yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; asıl davada, takip konusu edilen 31.01.2013 tarihli 37.890,72 TL ve 28.02.2013 tarihli 32.259,60 TL bedelli 2 adet fatura alacağı mahkemece karar altına alınmasına rağmen, birleşen davada da karar altına alınan işbu 2 adet fatura bedelinin mahsubu yapılmaksızın mükerrer olacak şekilde tekrar hüküm altına alınmasında isabet görülmemiştir.
3- Birleşen davada, alacak likit olduğuna göre İİK’nın 67/2 maddesine aykırı şekilde birleşen davada davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın asıl davada davalıdan alınmasına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan taraflar yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak birbirlerine verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.