7. Hukuk Dairesi 2015/6326 E. , 2016/6834 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
I-Davacı vekili, davacının çalıştığı süre içinde fazla çalışma yaptığını, dini ve resmi bayramlarda çalıştığını iddia ederek fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın husumetten reddi gerektiğini, hak ve alacaklarının ödenmediği iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı .... vekili, davacının fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma yaptığında ücretinin bordroya yansıtılarak ödendiğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliler ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama, itiraz ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Somut olayda davacı vekili 26.03.2014 harç tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmış, ancak bu dilekçe davalı ... Şirketine tebliğ edilmeden karar verilmiştir.
Islah dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek karar verilmiş olması bozma nedenidir.
II-Kabul şekli bakımından da,
1-Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davalı, davacının 1.396,85 TL brüt ücret aldığını iddia etmiştir. Mahkeme davacının bordrosuna göre son aylık net ücretinin 1.275,50 TL olduğu ve net ücretin brüt ücrete çevrilmesiyle de 1.781,68 TL brüt ücretle çalıştığı kabulüyle yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurmuştur. Bordroların incelenmesinde, davacıya 2012 yılı Ocak ayında 1.396,85 TL brüt ücret tahakkuk ettirildiği görülmektedir. Bilirkişinin hesaplamalarına esas aldığı net ücret içinde yol ücreti tahakkuku da bulunmaktadır. Bu nedenle net ücretin brüt ücrete çevrilmesiyle çıplak brüt ücrete ulaşmak mümkün değildir. Davacının bordroda gösterilen 1.396,85 TL brüt ücretle çalıştığı sabit iken aylık 1.781,68 TL brüt ücret üzerinden hesaplama yapılması hatalıdır.
2-Taraflar arasında davacının işçilik alacaklarının ödenip ödenmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davalı ücret bordroları ile tahakkuk ettirilen fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretinin banka vasıtasıyla ödendiğini savunmuştur. Mahkemece davalı tarafının delilleri arasında gösterdiği banka kayıtları getirtilmeden karar verilmiştir. Ödeme defi yargılama sırasında her zaman ileri sürülebileceğinden mahkemece davacının ücretinin yattığı banka davalıdan sorulup banka kayıtları getirtilerek tüm dosya içeriği ile bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Davacının fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacı fazla çalışma yaptığını iddia etmiştir. Davacı tanıkları, davacının 8"er saatlik üçlü vardiya sistemi ile çalıştığını, vardiyaların haftalık değiştiğini, gece vardiyası dışındaki çalışmalarda bir sonraki vardiyaya takviye için davacının 2 saat fazla çalışma yaptığını beyan etmişlerdir. Mahkeme davacının günde 2 saat fazla çalıştığı, haftada 6 gün çalışmayla haftada 12 saat fazla çalışma yaptığı kabulüyle yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurmuştur. Öncelikle, davacı tanıkları gece vardiyası dışındaki çalışmalarda bir sonraki vardiyaya takviye için davacının 2 saat fazla çalışma yaptığını ve vardiyaların haftalık değiştiğini beyan ettiklerinden 2 hafta fazla çalışma yapan davacı işçinin 3. hafta fazla çalışma yapmadığı ortada iken davacının tüm çalışma dönemi boyunca aynı şekilde fazla çalışma yaptığının kabul edilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca davacı haftanın 6 günü günde 8 saat çalışıp 1 saat ara dinlenmesi yaptığında haftada 42 saat çalışmaktadır. Davacı tanıklarının beyanlarına göre bir sonraki vardiyaya takviye için 2 saat daha çalıştığında günlük çalışma süresi 10 saat olmaktadır. Davacı haftanın 6 günü günde 10 saat çalışıp 1 saat ara dinlenmesi yaptığında ise haftada 54 saat çalışmakta ve 9 saat fazla çalışma yapmaktadır. Davacının haftalık 12 saat fazla çalışma yaptığı kabulüyle hesaplama yapan rapora mahkemece itibar edilmesi de isabetsiz olmuştur.
Yine, davacının fazla çalışma ücreti tanık beyanlarına göre hesaplanmıştır. Bu hesaplamada davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günler dikkate alınmamış, davacı yılda 52 hafta çalışmış gibi hesaplama yapılmıştır. Oysa yukarıda belirtildiği üzere davacının çalışmadığı dönemler fazla çalışma hesaplamasında dikkate alınmaz. Mahkemece bu hususa dikkat edilmeksizin sonuca varılmış olması da hatalıdır.
4-Taraflar arasında ulusal bayram genel tatil ücretine takdiri indirim yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Ulusal bayram genel tatil ücretinin uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak UBGT ücretinin tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda, ulusal bayram genel tatil ücreti takdiri delil niteliğindeki tanık beyanlarına göre hesaplandığından, yerel mahkemece ulusal bayram genel tatil ücreti alacağına makul oranda takdiri indirim uygulanmaması hatalıdır.
5-Davacı ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmış ve artırdığı kısımlara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiştir. Mahkemece ıslah ile artırılan alacaklara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de ıslah tarihi açıkça belirtilmemiştir. Mahkemece infazda tereddüt yaratacak şekilde ıslah tarihinin belirtilmemesi doğru olmamıştır.
6-Alacakların net veya brüt olduğu belirtilmeden karar verilerek hükmün infazında tereddüde yol açılması da hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.