Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5304
Karar No: 2020/4374
Karar Tarihi: 23.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/5304 Esas 2020/4374 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, bir köy muhtarı olarak, davalının hatalı şekilde taşınmaz bir mülkü tapu kaydına aldığını ve bu mülkün köy tüzel kişiliğine ait olduğunu iddia ederek, dava açmıştır. Mahkeme, davalının hata yaptığını ve tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Ancak, bu karar hatalı bir şekilde verilmiştir çünkü bu durum, Türk Borçlar Kanunu'nun yanılmaya dair koşullarını karşılamamaktadır. 442 sayılı Köy Kanunu uyarınca, taşınmaza parselasyon uygulandığı ve taşınmazın davalı lehine tescil edildiği tespit edilmiştir. Kararın bozulması ve peşin harcın geri verilmesi hükmedilmiştir. Kanunlar açısından, davada tartışılan kanun maddeleri şunlardır: Türk Borçlar Kanunu'nun 30. maddesi ve devamı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesi ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2018/5304 E.  ,  2020/4374 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Davacı, Çorum ili Merkez ilçesi Cemilbey Köy muhtarı olduğunu, Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliği gereğince davalıya kura sonucu 183 ada 3 parsel sayılı taşınmazın isabet ettiğini, ancak davalının kurada kimseye çıkmayan 180 ada 5 nolu parsel ile değiştirmek istemesi üzerine çekişme konusu 5 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, ancak sonradan yapılan araştırma sonucunda çekişme konusu taşınmazın köy tüzel kişiliğine ait olduğunun anlaşıldığını sözleşmenin konusunda hata olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, sözleşme kurulurken sözleşmenin konusunda davacının hataya düştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden 442 sayılı Köy Kanununa ek 3367 sayılı Yasa gereği uygulamaya alınan ve köy tüzel kişiliğine ait taşınmazların parselasyona tabi tutularak hak sahibi olarak belirledikleri kişiler arasında 24/02/2011 tarihinde kura çekildiği, hak sahibi olan davalıya kurada 183 ada 3 parsel sayılı taşınmazın isabet ettiği, ancak davalının Çorum İl Özel İdaresi’ne 23/03/2011 tarihinde başvurarak kurada kendisine verilen 183 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile kimseye verilmeyen 180 ada 5 parsel sayılı taşınmazı değiştirmek için talepte bulunduğu, Çorum İl Özel İdaresi’nin 05/07/2011 tarihli yazısı ile tescile onaya verdiği ve onay uyarınca dava konusu taşınmazın davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve TMK"nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
    Somut olaya gelince; Türk Borçlar Kanunu’nun 30.maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen yanılmanın (hatanın) koşullarından söz etme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca; davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi