1. Hukuk Dairesi 2019/3289 E. , 2020/4373 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 1347, 225 ve 31 parsel sayılı taşınmazlarını, kendisine ölünceye kadar bakması ve kredi kullanması için davalı oğlu Zeynel Abidin’e devretmek isterken davalının hileli eylemleri neticesinde taşınmazları satış suretiyle temlik ettiğini, bu temlikler karşılığı davalının herhangi bir bedel ödemediği gibi bakım borcunu da yerine getirmediğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazları bedeli karşılığı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafından istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar, Dairece ‘...Taraflar arasında düzenlenen ve imzası inkar edilmeyen bu sözleşme değerlendirilerek, gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ..."in 1347 parsel sayılı tek katlı yığma ev ve arsasını 12.000,00 TL bedel ile, 225 parsel sayılı tarlayı 2.500,00 TL bedelle, 31 parsel sayılı tarladaki ¼ payını 1.300.00 TL bedel ile dava dışı 1129 parsel sayılı taşınmazını 500,00 TL bedelle, 1130 parsel sayılı taşınmazını 400,00 TL bedelle, 1131 parsel sayılı taşınmazını 500,00 TL bedelle bizzat 12/10/2015 tarihinde davalı oğlu Zeynel Abidin" e satış yoluyla devrettiği anlaşılmaktadır.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu belirtilmelidir.
Somut olayda; bozma ilamına uyulmakla, bozma ilamı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması gerektiği, ne var ki bozma ilamına uyulmakla birlikte bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Şöyle ki; yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların devrini konu alan ve tarafların imzalarını içeren 12.07.2016 tarihli protokolün dosyaya sunulduğu, önceki bozma ilamında bu protokolün değerlendirilerek gerekli incelemenin yapılması gerektiği işaret edilmiş olmasına rağmen, mahkemece, anılan protokolde çekişmeli taşınmazların ölünceye kadar bakma şartıyla devredildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı gerekçesiyle protokolün hükme esas alınmamış olması doğru değildir.
Hal böyle olunca; anılan protokol doğrultusunda işlem yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.