13. Hukuk Dairesi 2013/20048 E. , 2013/27560 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Tıp Fakültesi Hastanelerinde tedavi gören davalı SGK memur, personel, emekli ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilere verilen hizmetlere istinaden Medula sistemi üzerinden davalı kuruma teslim edilen 2010 yılı eylül dönemleri faturalarından yapılan toplam 274.538,44 TL mutabakat faizi kesintisinin haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00 TL’nin fatura tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 277.720,08 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bu bedelin 10.000,00 TL sine dava tarihinden, 264.538,44 TL sine 20.03.2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu" nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
2013/20048-27560
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda; mahkemece kısa kararda, “ Davanın kabulü ile, 10.000,00 TL nin dava tarihinden, 267.720,08 TL nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda, ”Davanın kabulü ile 277.720,08 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bu bedelin 10.000,00 TL sine dava tarihinden, 264.538,44 TL sine 20.03.2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine” şeklinde karar verilmiş olması, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 7.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.