
Esas No: 2021/2054
Karar No: 2022/4626
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2054 Esas 2022/4626 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebidir. Davacı, ruhsat sahibi olduğu aracına gümrük işlemleri yapılmaksızın el konulduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Yerel mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Bunun üzerine yapılan temyiz başvuruları sonrasında Ceza Dairesi, davacıya ait aracın suçta kullanıldığı sabit olduğu ve el koymanın haklı olduğu gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Ancak, iyi niyetli üçüncü kişilerin taşınırlarının el konulması durumunda zararlarını talep edebilecekleri belirtilerek, somut olayda el koyma süresinin makul olup olmadığının gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Kararda, davacının talebinin reddine ilişkin kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiği belirtilmiş ve hüküm bu sebeple bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesi: El konulma sonrası tazminat talep edilebilmesi için öngörülen süre ve şartlar
- CMK'nın 141/j maddesi: İyi niyetli üçüncü kişilerin el konulması sonrası uğradıkları zararları talep edebilmeleri
- 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi: Kararın bozulması halinde yapılacak işlemler.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davanın Reddi
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan Uludere Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/6 Esas – 2012/217 Karar sayılı ceza dosyası incelendiğinde, ruhsat sahibi davacıya ait olan 65 AT 421 plakalı araca, eşyaları gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın ülkeye sokmak suçundan yürütülen yargılama kapsamında 24.11.2008-16.11.2012 tarihleri arasında 1453 gün elkonuluduğu, davacının iyi niyetli 3. kişi olması sebebiyle müsadere talebinin reddine karar verilerek davacıya iadesine karar verildiği, kararın 27.04.2016 tarihinde kesinleştiği, elkoyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 300.000,00 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece, davanın reddine karar verildiği, dairemizce yapılan incelemede; davacı vekilinin dava dosyasına sunduğu 28/04/2009 tarihli genel vekâletname ile dava açtığı, 5271 sayılı Kanun gereğince tazminat davası açma hususunda vekâletnamede ayrıca özel yetki bulunmasının zorunlu olmadığı, bu kapsamda davacının talebi ilgili inceleme ve araştırma yapılması gerekçesi ile kanun yararına bozulması üzerine, yerel mahkemece duruşma açılıp tazminata esas dosyada yapılan yargılama sonucunda aracın iadesi yönünde karar verilmiş ise de söz konusu aracın suçta kullanıldığı sabit olup el koymanın haksız olmadığı, ayrıca davacının bir zararı söz konusuysa bunu tazminata esas dosyada sanık Nazmi Demirkıran'dan istemesi gerektiği gerekçesi ile tazminat talebinin reddine hükmedildiği anlaşılmakla;
Kanun yararına bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- CMK'nın 141/j maddesinde, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin uğramış olduğu zararları isteyebileceklerinin belirtildiği, Anayasa Mahkemesinin 20/09/2017 tarih, 2014/14195 başvuru numaralı kararında belirttiği hususlar dahilinde Dairemizin değişen görüşüne göre, iyi niyetli üçüncü kişilere ait taşınırlar hakkında yapılan fiili el koyma işlemlerine ilişkin olarak bu şahısların zararlarını talep edebilecekleri, ancak bu halde, fiili el koyma süresinin makul olup olmadığı hususunun gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak, somut olayda el koymaya ve aracın iadesine ilişkin tüm tutanak, müzekkere, karar ve belgelerin onaylı birer sureti dosya içerisine alınıp incelenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Gerekçeli karar başlığında, ''24.01.2017'' olan dava tarihinin ''09.01.2020'' olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.