(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2011/16429 E. , 2012/5480 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesi, ... mahallesi ... mevkilerinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Yasanın 713. maddesi gereğince adına tescili iddiasıyla sulh hukuk mahkemesinde açılan dava taşınmazın değeri itibariyle 1086 sayılı H.Y.U.Y.nın 8. maddesi gereğince asliye 2. hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Yargılama sırasında davalı Hazine 30.06.2010 tarihli dilekçe ile, Medeni Yasanın 713/6. maddesi uyarınca taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların taşlık ve kayalık olup tescil ve sınırlandırılmaya tabi bulunmadıklarından davacının davasının ve Hazinenin tescil talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca açılan tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 16.08.1966 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Yörede 1976 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması ile 23.01.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşılmış ise de, dava konusu taşınmazın keşif sırasında çekilen fotoğraflarının incelenmesinden üzerinde köklü kayalıklar ve maki türleri bulunduğu, genel görünüm itibarıyla taşlık ve kayalık olup zilyetlikle kazanılamayacak yer görünümünde olduğu, hükme dayanak yapılan jeolog ve ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporlarda çekişmeli taşınmazın öncesinin keletelik arazi olduğu, keşifteki bulgu ve incelemelere göre genel görünümünün taşlık ve kayalık olduğu, toprağın kayalıklar arasında cepler halinde bulunduğu ve yeni açıldığı, taşınmazın üzerinde belirgin bir imar ve ihya çalışmasının yapılmadığı ve doğal hali ile bulunduğu, içindeki taşlık ve kayalık alanların temizlenmediği, dar kelete alanlarından açığa çıkan kaya parçalarının bir kısmının kenarlara atılması ve üzerinde bulunan delice ve harnup ağaçlarının aşılandığı açıklanmıştır. Bu tür yerlerde 3402 Sayılı Yasanın 17. maddesi anlamında imar ve ihyanın tamamlandığı, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinden söz
edilemez. Temyize konu taşınmazın, dava tarihine kadar 20 yıl süreyle ekonomik amacına uygun olarak nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanılmadığı ve taşlık, kayalık ve makilik bölümlerinin taşınmazın büyük bölümü içinde dağınık halde bulunduğu M.Y."nın 715/2. ve 3402 sayılı Yasanın 16/C maddeleri gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında kayalık olup, tescil ve sınırlandırmaya ve hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamayacak taşınmaz hakkında imar ihyasının dahi tamamlanmadığı anlaşıldığından, bu resimler karşısında bilirkişilerin beyanlarına değer verilemeyeceğinden yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle 1086 sayılı H.Y.U.Y.nın 438. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ..."ya yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 09/04/2012 günü oyçokluğu ile karar verildi.
Dava, Medeni Yasa"nın 713. Maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın imar - ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak açılan tescil davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadaatrosu 1966 yılında yapılmış, taşınmaz ve çevresi taşlık, kayalık, çalılık olarak tespit dışı bırakılmıştır. Orman kadastrosu, 1977 yılında kesinleşmiştir. Dava tarihi ile orman ve arazi kadastrosunun yapıldığı tarihler arasında 20 yıldan fazla süre geçtiği için koşulları varsa taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinilmesi mümkündür.
Keşif; hakimin, uyuşmazlık konusu hakkında, bizzat duyu organları yardımıyla inceleme yapması ve bilgi sahibi olmasıdır.
Mahkemece, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir (1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu, Madde 275 v.d., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 266 v.d).
Somut olayda; sulh hukuk mahkemesince, 19.08.2008 tarihinde keşif yapılmış; yerel bilirkişi ve tanık, taşınmazın, davacıya annesi Huriye"den kaldığını, tarla olan kısımlarına ekin ekmek suretiyle ve içeresindeki harnup ve zeytinleri toplamak suretiyle 30 - 40 yıldır kullandıklarını; bilirkişi orman mühendisi, taşınmazın, orman sınırları dışında % 8 eğimli, orman sayılmayan yerlerden olduğunu; ziraat mühendisi bilirkişi, 40 - 50 yıldır ziraat arazisi olarak kullandığını; jeolog bilirkişi, genel görünüm olarak taşlık ve kayalık kısımların fazla olduğunu, bir bölümünün imar- ve ihya edildiğini bildirmişler, taşınmazın fotoğrafları çekilerek dosyaya konulmuş, dosya görevsizlik kararı verilerek asliye hukuk mahkemesine geldikten sonra keşif yapılmamıştır.
Mahkemece, karar veren hakim keşiflerde hazır bulunmadığı halde, bilirkişi raporlarının aksine, dosyadaki fotoğraflara göre, taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak taşlık ve kayalık yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, 20. Hukuk Dairesince de oyçokluğu ile fotoğrafları esas alınarak karar onanmıştır.
Oysa, temyiz incelemesi aynı gün yapılan Dairemizin 2011/16174 - 2012/5492 (Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/593 esas - 2009/387 karar), 2011/16177 - 2012/5490
(Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/168 - 2011/358) sayılı dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporları yeterli görülmemiş, bilirkişiler de ek rapor alınması için dosya yerel mahkemeye geri çevrilmiş, 2011/16425 - 2012/5476 (Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/274 - 2011/178), 2011/16428 - 2012/5475 ( Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/250 - 2011/179), 2011/16420 - 2012/5477 (Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/255 - 2011/180) sayılı dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın reddine; Dairemizin 09/04/2012 gün ve 2011/16173 - 2012/5493 (Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/782 - 2012/285), 06/0372012 gün ve 2011/15216 - 2012/4529 (Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/354 - 2010/353 ) vs. dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın kabulüne dair verilen kararlar bilirkişi raporlarının
yetersiz olduğu belirtilerek bozulmuştur. Fotoğraflar çekişmeli taşınmazların niteliği yönünden fikir verebilirse de kesin delil olamaz. Taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, imar ve ihya işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı, kültü arazisi olup olmadığı ve toprak yapısının incelenmesi teknik bilgiyi gerektiren konulardır. Hakim, bilirkişi raporları ile bağlı değil ise de, bu durumda bilirkişilerden açıklayıcı ek rapor almalı veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmalıdır. Kaldı ki; keşfi, karar veren hakim yapmamış, dosyadaki fotoğraflara dayanarak bilirkişi raporlarının aksi kanaata varmış ve karar vermiştir. Bilirkişi raporlarındaki inceleme ve araştırma yeterli görülmediği takdirde, yeniden usulüne uygun araştırma ve inceleme yapılmalıdır. Nitekim, Dairemizin yukarıda belirtilen dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporları yeterli görülmemiş, bir kısım dosyalar ek rapor için yerel mahkemeye iade edilmiş, bir kısmında da bozma kararı verilmiştir.
Bu nedenlerle; benzer dosyalarda belirtildiği gibi, taşınmazın niteliği ve zilyetlikle kazanılacak yer olup olmadığı konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığından hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, dosyadaki fotoğraflar nazara alınarak onanması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.