10. Hukuk Dairesi 2019/1798 E. , 2020/166 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, özetle; davacının böbrek hastası olması nedeniyle Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne başvurmuş olmakla 13.11.2003 tarihi itibariyle maluliyet aylığı bağlandığını, bu hastalık nedeniyle sürekli diyaliz gören müvekkilinin ayda birkaç kez muayene edildiğini, 2005 yılında hastalığının devam etmesi ve hatta ilerlediğine dair ... Üniversite Hastanesince düzenlenmiş raporları bulunduğunu, davacının durumu günden güne kötüleştiğinden 22.08.2007 tarihinde böbrek nakli yapıldığını, ayrıca şeker hastası olan davacının sol ayağının diz kapağı altından kesilmesiyle protez takıldığını, Haziran 2016 tarihine kadar düzenli olarak maluliyet aylığı alan davacının anılan ayda aylığının yatmaması nedeniyle Kurum"a başvurduğunda, kendisine 27.09.2005 tarihinde doktor muayenesinin yapılmadığı ve rapor verilmediği gerekçesiyle aylığının kesildiğinin belirtildiğini, ancak dilekçe eki yazıda bir zorunluluk değil, kontrol amacıyla rapor yenilenmesi gerektiğinin belirtildiğini, müvekkiline ne 2005 yılında ne de daha sonra sağlık durumunu bildirir bir raporu Kurum"a tebliği yolunda bir yazı veya sözlü uyarı gelmediğini, 24.05.2016 tarihinde doktor muayenesinden geçen davacının hala malul olduğunun belirlenmesi üzerine kendisine 2016 Ağustos ayı itibariyle maluliyet aylığı bağlanmış olmasına karşın bu aylıktan 320,00 TL"lik kesinti yapılmaya başlandığını, bu kesintilerin nedenini soran davacıya 2005 yılında kontrol raporu getirmemiş olduğunun, bu nedenle 2005 ile 2016 arasında ödenen aylıkların iadesinin gerektiğinin belirtildiğini, 03.08.2013 gün 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Maluliyet Tesbiti İşlemleri Yönetmeliğinin 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve söz konusu Yönetmelik ile böbrek nakli sonrası uygulanan kontrol muayenesi zorunluluğunun kaldırıldığını, diyaliz gören hastanın iyileşme imkanı bulunmamakla rapor istemlerinin sadece mağduriyete yol açması nedeniyle rapor istemlerinin bir temeli kalmadığını, bu durumda davacının 13.11.2013 tarihinden itibaren malulen emeklilik maaşını hakkıyla aldığını, yersiz veya hatalı bir ödeminin söz konusu olmadığını, oysa Kurum"ca davacıya maluliyet aylığının iptali nedeniyle 107.794,51 TL"lik borç kaydedildiğini, bu nedenle 2005-2016 yılları arasında davacıya ödenen 49.453,47 TL"lik malulen emeklilik aylığının Kurumca geri istenmesine ilişkin işlemin yersiz olduğunu ileri sürerek; Kurumun maluliyet aylığının iptalinden dolayı oluşan yersiz sağlık gideri olarak 107.794,51 TL"lik borç tahakkuku işleminin iptaline, 2005 - 2016 yılları arasında ödenen 49.453,47 TL"lik malulen emekli aylıklarının iadesi isteminin iptaline, müvekkilinden 2016 Mayıs ve Haziran aylarında kesilen malulen emeklilik aylıklarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, kurum sigortalısı olan ..."a 01.10.2002 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlandığını, Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 18.11.2003 gün ve 27505 sayılı Maluliyet Sağlık Kurulu Kararına istinaden 3 yıl süreli maluliyet kararı verilmiş olmakla davacıya 27.09.2005 tarihinde tekrar kontrol muayenesi yapılmasına ilişkin bildirime rağmen anılan tarihte kontrol muayenesi talebinde bulunmadığından aylığının 01.09.2005 tarihi itibariyle durdurulduğu, 26.05.2016 tarihli ... Bölge Sağlık Kurulu Raporuna göre 01.06.2016 tarihini itibariyle yeniden aylık bağlandığı, söz konusu tarih aralıklarında (01.09.2005 - 01.06.2016) 49.453,47 TL"lik yersiz ödene ile yersiz olarak yapılan sağlık giderlerinden 107.794,51 TL"nin 96.madde hükümlerine göre tahsili için borç oluşturulmuş olup bu borca kanuni faiz işletilmediğini, ayrıca davacının yersiz olarak ödenen aylıklar ve yersiz sağlık kesintileri nedeniyle yaptığı başvuru üzerine gerekli incelemenin yapılmakta olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince, davacının maluliyetine dair tüm rapor ve tedavi evrakları, kurumun düzenlemiş olduğu rapor getirtilerek, dosya ATK 3. İhtisas Kuruluna gönderilerek rapor aldırılmış, aldırılan 01.02.2018 tarihli raporda, davacının 02/02/2002 tarihinde kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize başladığı anlaşılmakla diyaliz başlangıç tarihinden (02/02/2002) itibaren 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık işlemleri tüzüğü 10. Bölüm E-46 kapsamında çalışma gücünün en az 2/3"nü kaybetmiş olduğu maulul sayılması gerektiği, kişiye 22/08/2007 tarihinde böbrek nakli yapıldığı bildirildiğinden bu tarihten itibaren Sosyal Sigortalar Sağlık işlemleri tüzüğüne göre çalışma gücünün en az 2/3"ü ile çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı yönetmeliğine göre %60"nı kaybetmemiş olduğu ancak 03/08/2013 tarihli resmi gazete de yayınlanan maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği ek-1/M-1/B maddesi kapsamında çalışma gücünün %60"nı kaybetmiş olduğu, malul sayılması gerektiği, yönetmelik değişikliklerinin mahkemeniz takdirinde olduğu sorulduğu üzere 27/09/2005 tarihinde ilgili kurum tarafından istenilmiş olan kontrol muayenesine gitmemesinin maluliyet durumunu değiştirmeyeceği"" mütalaa olunduğundan davacının 03/08/2013 tarihli resmi gazete de yayınlanan maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği ek-1/M-1/B maddesi kapsamında çalışma gücünün %60"nı kaybetmiş olduğu, malul sayılması gerektiği, yönetmelik değişikliklerinin mahkemeniz takdirinde olduğu sorulduğu üzere 27/09/2005 tarihinde ilgili kurum tarafından istenilmiş olan kontrol muayenesine gitmemesinin maluliyet durumunu değiştirmeyeceğinin belirtilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece aldırılan ve itibar edilen ATK 3. İhtisas Kurulu raporununa istinaden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı SGK vekili; davacıya 01/10/2002 tarihi itibariyle maluliyet aylığı bağlandığının tespit edildiğini, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’nün 18/11/2003 tarih ve 27504 sayılı maluliyet sağlık kurulu kararına istinaden 3 yıl süreli maluliyetine karar verildiğini ve 27/09/2005 tarihinde tekrar kontrol muayenesi yapılmasına ilişkin yazısının müvekkil Kuruma gereği ve ..."a bilgi verilmek üzere tebliğ edildiğini, 27/09/2005 tarihinde kontrol muayenesi için talepte bulunmadığından 01/09/2005 tarihi itibariyle aylığı durdurulduğunu, 26/05/2016 tarihli ... Bölge Sağlık Kurulu raporuna göre 01/06/2016 tarihi itibariyle yeniden maluliyet aylığı bağlandığını, söz konusu tarih aralıklarında yersiz ödenen 49,453.47 TL ve yersiz sağlık giderlerinden 107,794.51TL"nin 96. madde hükümlerine göre tahsil edilmesi için borç oluşturulduğunu, oluşturulan borca kanuni faiz işletilmediğini, yapılan dosya incelemesinde kontrol muayene tarihinin ilgiliye tebliğ edilmiş olduğundan Kurum hatası bulunmadığını, davacının 27/09/2005 tarihinde tekrar kontrol muayenesi yapılması gerekirken 11 sene içerisinde başvurmamasının düşündürücü olduğunu, kontrol muayenesinin, keyfi olmayıp, 5510 sayılı Yasanın 94. maddesi gereği olduğunu, zira bu kadar uzun süre içerisinde maluliyet oranının düşüp düşmediğinin tespit edilemediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak müvekkili kurum yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği bildirilerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince; davacıya maluliyet aylığı bağlanmış ancak kontrol muayenesini yaptırmaması sebebiyle aylığı kesilmiş ve yersiz ödeme çıkarılmıştır. Daha sonra 24/05/2016 tarihinde yeniden aldığı rapora istinaden 2016 yılı Ağustos ayı itibari ile yeniden maluliyet aylığı bağlanmış olup, davacıya kontrol muayenesi için bir çağrı ve tebligat yapıldığı ortaya konamadığı gibi, mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile kontrol muayene tarihini de kapsayacak şekilde davacının malûl olduğu tespit edilmiş olduğu ve Yasanın amacı gözetildiğinde Mahkemenin kabulü ve vardığı sonucun doğru olduğunu,
Bu nedenle, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı SGK"nın istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum, istinaf gerekçeleriyle ve re"sen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 28’inci maddesi, “Bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır. Şu kadar ki, bu kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı, bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz...” hükmünü içermekte olup, sigortalının 1479 sayılı Kanun kapsamında malûl sayılıp, maluliyet aylığı bağlanabilmesi için ilk defa sigortalı olarak çalıştığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızasının bulunmaması gerekir. Sigortalılık öncesi malûl sayılmasını gerektirmeyecek düzeyde hasta veya sakat iken bu hastalık veya sakatlığı ilerlemiş ve sigortalılık sonrası malûl sayılmayı gerektirecek dereceye ulaşmış ise sigortalıya malûliyet aylığı bağlanabilecektir.
Diğer taraftan 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve lehe olan, 5510 sayılı Yasa"nın 25. ve 26. maddesi gereğince inceleme yapılmalıdır. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25"inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde, sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 95’inci maddesinde, malûl sayılmayı gerektirecek hastalık veya arızanın bulunup bulunmadığının tespitinde izlenecek yol açıklanmıştır.
Aynı yöndeki düzenleme 1479 ve 506 sayılı Yasalar kapsamında da mevcut olup, mahkemece, kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı anılan yönetmelikler de irdelenerek öncelikle, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, çelişki olması halinde, Adli Tıp Genel Kurulundan 2013 tarihli Yönetmelik hükümleri de irdelenmek suretiyle, davacının maluliyet oranının en az %60 oranında olup olmadığı ve var ise Kurumca çıkartılan uyuşmazlık nedeniyle, sigortalı olma tarihinden önce maluliyet halinin var olup olmadığı, var ise oranının kaç olduğu ve başlangıç tarihinin ne olduğu hususunda alınacak rapora göre, karar verilmek suretiyle, bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu durumda, Mahkemece; Adli Tıp Genel Kurulundan, belirtilen prosedür kapsamında rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 15.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.