14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/4841 Karar No: 2012/6285 Karar Tarihi: 03.05.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/4841 Esas 2012/6285 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/4841 E. , 2012/6285 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.09.2010 gününde verilen dilekçe ile muhdesat belirtmesinin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 1785 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan "Üzerindeki ev ..."e aittir" belirtmesinin terkinini talep etmiştir,, Davalı ... ... yargılamaya katılmamış, davalı ... vekili Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü Kadastro Müdürlüğü temyiz etmiştir. Dava, beyanlar hanesindeki muhdesat kaydının terkini istemine ilişkindir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.” Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de, kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir. Somut olayda da; dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde "Üzerindeki ev ... kızı ... ..."e aittir" belirtmesi bulunmaktadır. Davacı evi taşınmazla birlikte davalı ... ..."den satın aldığını ileri sürerek terkin istemektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi bu şekildeki terkin ancak beyan ile hak sahibi olan kişinin talebi üzerine yapılabilir. Bunun rızaen sağlanamaması halinde ise hak sahibi olan kişi hasım gösterilerek açılacak davada terkin istenebilir. Diğer bir anlatımla, kadastro müdürlüğüne husumet yöneltilemez. Mahkemece kadastro müdürlüğünün davada pasif dava ehliyeti bulunmadığı hususu gözetilerek kadastro müdürlüğü aleyhine açılan davanın reddi gerektiği halde onun aleyhine de hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 03.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.