![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2022/3523
Karar No: 2022/5913
Karar Tarihi: 16.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3523 Esas 2022/5913 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/3523 E. , 2022/5913 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... ..........
Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının usulden reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin ... ... başkanlığı yaptığını, oda başkanlığı yaptığı dönemde hak ettiği aylık ücretlerini alamadığı, 2015-2018 yıllarına ait toplam 115.200 TL ücret alacağının her bir ayın ücretinin muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davalı Kurumun kamu kurumu niteliğinde olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğunu, uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, ... odası başkanı olan davacının ücret alacağına ilişkin davanın hangi yargı koluna ait olacağına ilişkindir.
Ülkemizde yargı yolları anayasa yargısı, idari yargı ve adli yargı şeklinde üç ana grupta sınıflandırılmış olup idari yargı; idarenin, idare hukuku alanındaki idari faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümü ile ilgili karar veren veya bireyler ile idare arasındaki hukukî anlaşmazlıkları çözmeye çalışan yargı birimi olarak tanımlanabilir.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda (İYUK), bölge idare mahkemesi, idare mahkemesi ve vergi mahkemelerinin işleyişi ile ilgili genel hükümler düzenlenmiş, idari dava türleri, idari yargı yetkisinin sınırı ile idare mahkemesinin görevlerinin ne olduğu açıkça belirlenmiştir. İYUK'un “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesi;
1. "İdari dava türleri şunlardır:
a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
3. (Mülga: 2/7/2018 - KHK-703/185 md.) " şeklinde düzenlenmiştir.
Diğer taraftan mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 1. maddesine göre mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Anılan Kanun’un 114. maddesinin 1. bendinin (b) alt bendi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartı olup 115. maddesine göre ise mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ... Kuruluşları Kanununun 1. maddesine göre esnaf ve sanatkâr odalarının kamu kurumu niteliğinde olduğu belirtilmiştir. 54. maddeye göre ise “Esnaf ve sanatkârlar ... kuruluşlarını temsil ve ilzama başkan yetkilidir.” 56. maddede ise yönetim kurulu başkanının ücretinin belirli hadleri aşmamak kaydıyla ilgili esnaf ve sanatkârlar ... kuruluşlarının genel kurullarınca belirleneceği düzenlenmiştir.
... odası başkanı ile oda arasındaki ücret ihtilafının hangi yargı yoluna tabi olduğu hususunda oda başkanı ile oda arasındaki ilişkiyi irdelemek gerekecektir. ... odasının kumu kurumu niteliğinde olması ihtilafın çözümünde tek başına yeterli değildir.
Esnaf ve Sanatkârlar Odaları, Birlikleri ve Federasyonları Personel Yönetmeliğinin 1. maddesine göre yönetmelik, esnaf ve sanatkârlar odaları, birlikleri ve federasyonlarında görev yapan personeli kapsadığından oda başkanları bu yönetmeliğe tabi değillerdir. Yönetmeliğin 27. maddesine göre ise, oda, birlik ve federasyon personelinin sigorta ve emeklilik ile ilgili hak ve işlemleri, 17.07.1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabidir.
Esnaf oda başkanı olan davacı, odanın üyesi olup aynı zamanda vergi kaydı olan serbest ... mensubu (kendi nam ve hesabına çalışan) kişi olup 5510 sayılı Kanunun 4/1-b kapsamında sigortalıdır. ... odası ile arasında ayrıca sigortalılık ilişkisi olmayıp kendi faaliyeti üzerinden sigortası devam etmektedir. Odada ise temsil görevi vardır. Kanuna ve imza sirkülerine göre, esnaf ve sanatkârlar ... kuruluşlarını temsil ve ilzama başkan yetkilidir. Dolayısıyla başkanın çalışmaları statü hukukuna tabi olmayıp aradaki ilişki vekâlet akdine dayalıdır. Ayrıca esnaf ve sanatkârlar ... kuruluşlarının genel kurullarınca ücretin belirlenmesi idari işlem niteliğinde değildir. Vekâlet akdi, TBK 502 vd. maddelerinde düzenlendiğinden bu davaya bakma görevi adli yargı yeridir.
O halde davacının davasının adli yargı yerinde görülmesi ve ilk derece mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.