11. Hukuk Dairesi 2019/5322 E. , 2020/5085 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11.09.2019 tarih ve 2016/232-2019/898 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl davada davalı birleşen davada davacı ile birleşen davada davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-birleşen davada davalı vekili; müvekkilinin davalı şirketin müdürlüğünden azline ve şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verildiğini, şirketin kurulduğu tarihten bugüne kadar ortaklara kâr payı dağıtımı yapılmadığını, bu nedenle dağıtılmamış tüm kar paylarının davacıya ödenmesini talep ettiklerini, ayrıca çıkma kararının kesinleşme tarihindeki değeri üzerinden davacının şirketteki hissesinin karşılığının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, 40.000,00 TL"nin reeskont faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini istemiş, 17.04.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 45.919,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı-birleşen davada davacı şirket ile birleşen davada davacılar vekili; şirket müdürü olan ..."nun görevini suistimal ettiğini, bu nedenle mahkeme kararına istinaden şirket ortaklığından çıkartıldığını, şirket müdürlüğü döneminde, ortaklara hesap vermediğini, şirket ile rekabet yapacak aynı işi yapan şirkete ortak olduğunu, eşini ve kardeşini müvekkili şirkette çalışıyor gibi göstererek maaş ödediğini, sigortalı yaptığını, sahte imzalarla kâr payının ödenmiş gibi gösterdiğini savunarak; asıl davanın reddini, ..."nun hesap vermediği dönem için belirlenen kâr payları toplamı 200.000,00 TL, zimmetine geçirdiği kira bedelleri için 80.000,00 TL, haksız ödenen maaş, prim, sigorta gibi giderler için 20.000,00 TL, şirkete kayyım atandığı dönemde kayyımın şirkete maliyeti nedeni ile 10.000,00 TL, şirkete ait bir kısım eşyaları kendi iş yerine götürmesi nedeni ile 1.000,00 TL, davalının yaptığı haksız rekabet nedeni ile 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacı-birleşen davalının müdürlükten azli ile ortaklıktan çıkarılmasına dair mahkeme kararının kesinleşme tarihi dolayısıyla çıkma tarihi ile örtüşen, atanan kayyumun yeni şirket müdürüne görevi devri tarihi baz alınarak belirlenen varlıklar toplamından borçlar toplamının çıkartılmasıyla oluşan miktar üzerinden davacının % 40 hisse oranına denk gelen çıkma payının 45.919,00 TL olduğu, buna dair bilirkişi raporunun somut verilere dayandığı, hesaplamaya davalı vekilinin açık bir itirazının bulunmadığı, ancak ıslah sonrası davalı vekilince zamanaşımı itirazında bulunulduğu ve 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra ıslah gerçekleştiğinden ıslah edilen kısmın yönünden, zamanaşımına uğrayan 5.919,00 TL’lik kısmın reddi gerektiği, bilirkişi raporlarına göre davalı şirkete atanan kayyum ve kayyum tarafından işe alınan elemanın maliyetleri karşılığı 10.000.- TL talebi yönünden şirket tarafından kayyum ücretinin brüt toplam 10.465,00 TL olup anılan rakamın 2002 yılı cari fiyatları olarak kabul edilebileceği değerlendirildiğinden 10.465,00 TL olarak hesaplandığı, davalı-birleşen davacının bu yöndeki talebini 10.000.- TL ile sınırladığı, kayyum atanmasına davacı-birleşen davalı sebebiyet verdiğinden şirketin bu zararından sorumlu olduğu ve birleşen davacının takas- mahsup talebinin kabulü ile asıl davada davacı alacağından mahsubu sonucu asıl davacının 30.000,00 TL çıkma payının, çıkarılma kararının kesinleşme tarihinden itibaren davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği, birleşen davada mahrum kalınan kira bedeline ilişkin olarak, anılan kiraların ticari defter kayıtlarına göre ödendiği, ancak kayıtlara esas teşkil eden ödeme belgelerinin ibraz edilmemesi nedeniyle kime ödendiği hususunun netlik kazanmadığı, 10 yıl boyunca kira alınmadığının iddia edilmesinin hayatın olağan akışı ve genel hayat tecrübelerine aykırı olduğundan bu yöndeki talebin yerinde olmadığı, dava dışı ... ve ..."nun çalışmadığı halde çalışmış gibi gösterilerek maaş ödendiği iddiası yönünden yapılan incelemede, bozma sonrası alınan 25.11.2016 tarihli kök rapor ve 05.03.2018 tarihli ek raporda, İş Mahkemesinin dosyasında dinlenen tanık ifadeleri değerlendirilerek, ... ve ..."nun SGK"na bildirilen çalışmalarının gerçek olup olmadığı irdelenmiş ise de, İş Mahkemesinin görev ve uzmanlığına giren bir konuda, işbu davada değerlendirme yapmanın 6100 sayılı Kanun’a aykırı olacağı ve huzurdaki dava yönünden asıl olanın şirket kayıtları ve aksi kanıtlanmadığı sürece geçerliliğini koruyacak olan SGK kayıtları olduğu, bu aşamada iptal edilen bir çalışma bulunmadığından, ayrıca dava dışı kişiler için ileri sürülen iddialar bakımından ticari defter ve kayıtlar incelenip zarar tespit edilemediğinden bu yöndeki talebin de yerinde olmadığı, dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın 547 ve 335. maddeleri nazara alınarak, birleşen davada davacıların davalının rekabet yasağına aykırı davranarak şirketi zarara uğrattığı iddialarına ilişkin somut deliller ortaya konulamadığı, birleşen davalının, dava dışı Nature Market Doğal Ürünleri İth. İhr. Ltd. Şti. ortağı olduğu sabit olmakla birlikte, davalı tarafından sunulan dilekçesiyle Nature Market Doğal Ürünleri İth. İhr. Ltd. Şti. ticari defter ve kayıtlarının bulunamadığını beyan etmiş olması nedeniyle, her iki şirket müşteri portföyünün karşılaştırılmasının yapılamadığı, davacının "müşterileri Natura Ltd. Şti."ne yönlendirdiği" iddiasını tevsik edici nitelikte, ortak müşteriler olup olmadığı denetlenemediği bu haliyle zarar hesabı yapılamadığı, davacı-birleşen davalı tarafından götürüldüğü iddia edilen demirbaşlar yönünden yapılan incelemede, iş yerinden götürüldüğü iddia edilen faks cihazı, karabiber değirmeni, 2 adet terazi hakkında, bu iddiaya konu malzemelerin cinsi, değeri, vs. ilişkin bir kayıt olmadığından birleşen-davacıların iddialarını ispatlayamadığı, şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde, 01.01.1992 tarihinden kayyuma devir tarihi 07.06.2002 tarihine kadar ortaklara temettü dağıtılmadığı, 1996 yılı defterlerinde, 1995 yılına ilişkin 198.791,321 eski TL kâr payı ödemesi kaydı ile tahakkukunun yapıldığı, ancak ödemeye ilişkin bir bilgi bulunmadığı, 1997 yılı defter kayıtlarında, 1996 yılına ilişkin eski 287.544.110 TL kâr dağıtımı yapıldığı, ancak ödemeye ilişkin bir bilgi bulunmadığı, 1998 yılı defter kayıtlarında, 1997 yılına ilişkin eski 421.284.795 TL kâr dağıtımı yapıldığı, ancak ödemeye ilişkin bir bilgi bulunmadığı, 1999 yılı defter kayıtlarında, 1998 yılına ilişkin eski 647.290.230 TL kâr dağıtımı yapıldığı, ancak ödemeye ilişkin bir bilgi bulunmadığı, 2000 yılı defter kayıtlarında kâr dağıtımına ilişkin kayıtlara rastlanmadığı, dağıtılmayan kar paylarının şirketin büyümesinin finansmanında kullanılan kaynak mahiyetinde olduğundan, şirket değerini artırıcı etkiye sahip olduğu, ortaklar tarafından her zaman dağıtım kararı alınabileceği ve dağıtım yapılabileceği mümkün olduğundan, kâr payına ilişkin talebin yerinde olmadığı, davalı-birleşen davacı taraf dava dilekçesinde davacının müdürlüğünü yaptığı iş yerinde mal bulundurmadığı, müşterilerin kredi kartı kullanımının engellemek için pos cihazım bankaya iade ettiği,müşterileri kendine ait diğer iş yerine gönderdiği, dükkanın suyunu kestirdiğini ve tüm mesaisini kendine ait iş yerine vererek Mısır Çarşısını içinde mal bulundurmayan ve çalışmayan bir iş yeri haline getirdiğini, bu suretle müşteri ve itibar kaybına uğradığını, kayyumun eksik malları kısmen tamamlaması ve kredi kartı kullanımı sağlamasından sonra ciro ve müşteri sayısında artış olduğunu ileri sürerek tazminat talep etmekle birlikte, birleşen davacılar ...ve ..."nın zarara uğradıklarını iddia ettikleri döneme ilişkin dosya kapsamına göre iddialarını ispatlayıcı delil, belge, kayıt, bulunmadığından iddialarının somut olarak değerlendirme olanağının bulunmadığı, piyasa şartlarının her daim değişebilir olması nedeniyle kayyum dönemine istinaden varsayımsal zarar hesabı yapılmasının mümkün olmadığı, birleşen davacıların davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüyle çıkma payı karşılığı davalının alacağı mahsup edildikten sonra kalan 30.000,00 TL"nin 16.05.2002 tarihinden itibaren avans faizini aşmayacak şekilde reeskont faiziyle davalıdan tahsiline, birleşen davada davacının kayyum masrafı talebine ilişkin 10.000,00 TL"nin çıkma payı alacağından mahsup edildiğinden bu konuda karar vermeye yer olmadığına, birleşen davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-birleşen davacı şirket ile birleşen davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece verilen kararda yargılama giderlerine ilişkin tesis edilen hükümler bakımından temyiz eden tarafın temyizde hukuki yararının bulunmadığının anlaşılmasına göre davalı-birleşen davacı şirket ile birleşen davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı-birleşen davacı şirket ile birleşen davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.546,95 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı şirket ile birleşen davada davacılardan alınmasına, 16.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.