14. Hukuk Dairesi 2012/5302 E. , 2012/6259 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.11.2010 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.01.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalıya ait 125 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki ahırın çatı saçağının, maliki olduğu 125 ada 3 parsel sayılı taşınmazına dönük olarak yapıldığını, çatıdan akan kar ve yağmur sularının taşınmazındaki tahıl deposu ve tezek yığınına zarar verdiğini ileri sürerek, komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazındaki ahırın çatısına önce plastik oluk yaptırdığını sonra da saçtan oluk yaptırdığını, davacının taşınmazına zarar vermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Dava, komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 683. maddesi; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir.
Anılan kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde “kullanım biçimi” başlığı altında yer alan 737. maddesi; “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle; taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek
dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü ve sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır” hükmü ile de malike, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınma ödevi yükleyerek, yasal kısıtlamalardan birisini düzenlemiştir.
Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu eylemlerin saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanma amacının, niteliğinin, konuya ilişkin düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde mahalli örf ve adetlerin göz önünde tutulması gereklidir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır.
Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası inşaat mühendisi teknik bilirkişiden alınan 14.03.2010 ve 25.01.2010 tarihli raporlarda, davalı tarafın taşınmazında bulunan ahırın çatısının akar kısmına saç oluk yaptırdığı, çatıdan akan kar ve yağmur sularının oluktan akarak diğer tarafa döküldüğü, kış mevsimi hafif geçerse bu oluğun yeterli olduğunu, kış mevsiminin ağır geçmesi durumunda karların şiddetli yağması, çatıda biriken karların birden dökülmesi durumunda oluğun yeterli olmayacağı, zarar doğabileceği, davalının taşınmazındaki ahırın çatısının sökülerek akar kısmın davalının taşınmazına verilmesi durumunda zarar olmayacağını belirtilmiştir.
Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi de davalının ahırın çatısına usulüne uygun oluk yaptırdığını, bu oluk nedeni ile ahırın çatısından akan kar ve yağmur sularının davacı taşınmazına zarar vermediğini beyan etmiştir. Bu durumda komşuluk hukuku yönünden henüz gerçekleşmiş bir zarar mevcut olmadığından, davanın reddi gerekirken isteğin yazılı bazı gerekçelerle hüküm altına alınması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırına iadesine, 03.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.