16. Hukuk Dairesi 2013/913 E. , 2013/1710 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Sağırin Köyünde bulunan davacı adına tescil edilen 432 ada 1 parselin güneyinde bulunan bölüm tespit harici bırakılmıştır. Davacı ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı ile Köy Tüzel Kişiliği arasında görülen Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/300 Esas, 2004/739 Karar sayılı müdahalenin önlenmesi dosyasındaki 26.12.2004 tarihli bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın dereyatağı taşkın sahası, kumluk ve çakıllık alan olarak gözüktüğü, imar ve ihya faaliyetinin en erken 2004 yılında başladığı kabul edilse bile 20 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Her şeyden önce hükme dayanak yapılan esas ve karar numarası yukarıda zikredilen Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı davacı adına tespit ve tescil edilen 432 ada 1 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunan yola ilişkindir ve dava Köy Tüzel Kişiliğine karşı açılmış olup temyize konu davadaki çekişmeli olan kısımla ilgili değildir. Öte yandan mahkemece temyize konu hükme dayanak yapılan davacının açtığı müdahalenin önlenmesi davasındaki krokide çekişmeli taşınmazın dere yatağı olarak gösterilen yerde kaldığı kabul edilmiş ise de; davacının bu yere ilişkin dayandığı Nisan 1312 tarih ve 27 sıra numaralı tapu kaydı da usulüne uygun olarak zemine uygulanmamış, kapsamı belirlenmemiş ve tapu kaydının kadastro tespiti sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmamıştır. Ayrıca ziraatçı bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın çay yatağı dışında ve çay yatağı seviyesinden beş metre kadar daha yüksek seviyede bulunması, çay ile arasında halen kullanılan yol olması, toprak özellikleri, kuzeyindeki tapulu tarım arazisi ile aynı toprak ve topografik özelliklere sahip bir bütün olarak kullanılması dikkate alındığında dava tarihinden önce en az 25-30 yıldır devamlı olarak tarla tarımı yapılarak kullanılan özel mülkiyete konu olabilecek sulu tarım arazisi özelliğinde bir arazi olduğunu belirttiği halde keşfe jeolog bilirkişi götürülmemiş, taşınmazın niteliği ve taşınmaz üzerindeki tarımsal faaliyetin ne şekilde sürdürüldüğü yeterince araştırılmamıştır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için; davacının dayandığı tapu kaydının revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellerin kadastro tespit tutanaklarının onaylı suretleri getirtilmeli, bundan sonra yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, uzman jeolog ve zirai bilirkişi refakate alınarak mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişiler yardımı ile davacı tapusunun hudutları zemine tek tek uygulanmalı, yerel bilirkişilerce gösterilmeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanıkların zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaret ettirilmeli, bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulaması ile ilgili beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kayıtlarının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, rapora taşınmazın değişik açılardan çekilmiş renkli fotoğrafları eklenmeli, tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığı duraksamasız tespit edilmeli,yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, dere yatağı olup olmadığı sorulup saptanmalı, zirai bilirkişi heyeti ve jeolog bilirkişiden taşınmazın niteliği ve öncesinin dere yatağı olup olmadığını belirtir ayrıntılı,bilimsel verilere dayalı ve gerekçeli görüş sorulmalı, taşınmazın tapu kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde tapuya değer verilmeli, tapu kaydının uymadığının anlaşılması halinde zilyetlikle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.