17. Hukuk Dairesi 2012/16159 E. , 2014/800 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı ve davalı ... vekilince istenmiş davacı vekilince duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 28.01.2014 Salı günü davacı ... Teks. Kanf. Tic. Ltd. Şti vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. .... geldi. Diğer davalılar taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı ve davalı ... vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."nun müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları ... takibi sırasında borcunu karşılayacak haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendisine ait 1518 parsel 4 nolu bağımsız bölümü davalı ..."a, 5nolu bağımsız bölümü ise ..."ya sattığını, ..."in ise 5 nolu bağımsız bölümü diğer davalı ..."na sattığını öne sürerek satış işlemlerine ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... cevap vermemiş, diğer davalılar davanın reddini istemişlerdir
Mahkemece ivazlar arasında fahiş fark bulunmaması ve davalıların kötü niyetli olduklarının kanıtlanmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, tasarrufun iptali davalarında kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmamasına, davalı borçlu ile davalı ... arasındaki tasarrufta fahiş fark olmadığı gibi 3. kişi konumundaki ..."ın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamamasına, yine 4. kişi konumundaki davalı ..."nun da kötü niyetli olduğunun saptanamamasına göre davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir, REDDİNE
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279. ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Yine İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir. Somut olayda dava konusu 1518 sayılı parsel üzerindeki 5 nolu bağımsız bölüm 26.11.2007 tarihinde üzerindeki haciz ve ipoteklerle birlikte 116.000.00 TL bedelle borçlu davalı ... tarafından ..."ya satılmış, onun tarafından da davalı ..."na satılmıştır. Bilirkişiler tarafından verilen raporda dava konusu 5 nolu bağımsız bölümün tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 420.000.00 TL olduğu bildirilmiştir. Böylece taşınmaz üzerindeki ipotek ve hacizler dahil edildiğinde ivazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunmadığı anlaşılmakla olayda İİK.nın 278. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Ancak tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından 3. kişi konumundaki davalı ..."in borçlu davalı ile birlikte çalıştığı, aralarında iş ilişkisi olduğu, dolayısıyla borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece 3. kişi konumundaki davalı ... yönünden İİK.nın 280/1 maddesi uyarınca davanın kabulü ile 4. kişi konumundaki davalı ..."in kötü niyeti kanıtlanamadığından davalı ... hakkındaki davanın İİK.nın 283/II maddesi uyarınca tazminat isteğine dönüştüğünün kabulüne ve taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında, davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tazminata mahkum edilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazları ile davalı ... vekilin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı ..."dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 4,05 TL kalan harcın temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.