Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4398
Karar No: 2022/5939
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4398 Esas 2022/5939 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/4398 E.  ,  2022/5939 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
    VEK. AV. ..........


    Taraflar arasındaki hakem heyetine itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I


    Davacı, davalının Çukurova İlçe Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurduğunu, talebinin kabulüne karar verildiğini, ancak Şişli ... ve ... Okulu’nun ... Bakanlığına bağlı olduğunu, davaya taraf ehliyeti bulunmadığını, Tüketici Hakem Heyeti'nin vermiş olduğu kararın dava husumeti yokluğundan iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek Çukurova İlçe Tüketici Hakem Heyeti'nin 087320210001089 numaralı kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, tüketici hakem heyeti kararının yerinde olduğundan bahisle davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davacı vekili tarafından Şişli ... ve ... Okulu Müdürlüğünün taraf sıfatı olmadığından bahisle hakem heyeti kararının iptalinin talep edildiği, tarafların husumetinin varlığı ya da yokluğu konusunda gerekli uzmanlığı olmadığı anlaşılan hakem heyetinin bu durum için karar verememesinin usuli bir eksiklik olduğu, tüzel kişiliği olmasa dahi ... Bakanlığına izafeten davada temsil hakkının olduğu ve avukatla temsil edildiği, davalı tüketicinin rezervasyon tarihinden çok önce iptal ettiği ve karşılığını almadığı konaklama hizmeti için ödediği ücreti davalıdan alma hakkı olduğu gerekçesiyle davanın reddine, Çukurova Kaymakamlığı İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı'nın 06/04/2021 tarihli 087320210001089 sayılı kararının onanmasına, karar verilmiştir.
    Adalet Bakanlığının 24/05/2022 tarihli yazısında; mahkemece isabetli şekilde ... ve ... okullarının ayrı tüzel kişiliklerinin bulunmadığı belirtilmişse de davacı adına sunulan vekaletnamenin ... yetkilisince verilmiş olduğu gözetilip davanın ... Bakanlığına ihbarı ile davacı vekiline ... Bakanlığı adına vekaletname ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, verilen sürede usulüne uygun vekaletname ibraz edilmemesi veya davanın Bakanlıkça takip edilmemesi halinde davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde re'sen taraf değiştirilip eski taraftan alınan vekaletnameye istinaden yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmiş olmasının ve yine duruşma açılmadan yapılan değerlendirmeyle “hukuki dinlenilme hakkını” ihlal edecek şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
    Dava, rezervasyonun iptal edilmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesine dair verilen tüketici hakem heyeti kararının iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı Şişli ... ve ... Müdürlüğü’ne husumet yöneltilip yöneltilmeyeceği ve davada duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    1-Husumet konusunda dosyanın incelenmesinde;
    Husumet konusu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 187. maddesinde (HMK m. 116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden gözetilir.
    Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
    Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Bkz. Baki Kuru- ..., Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
    Bu nedenle davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir. Zira taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Bkz. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288 ).
    Öte yandan, HMK.’nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124. maddesinde, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu bildirildikten sonra, ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği isteminin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği istemini kabul edebileceği açıklanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı Şişli ... ve ... Müdürlüğü’nün ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmadığı, ... Bakanlığı’na bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
    O halde mahkemece, yukarıda yer alan açıklamalara göre Şişli ... ve ... Müdürlüğüne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği açıklığa kavuşturularak, davanın ... Bakanlığına ihbarı ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekir.
    2-Davada duruşma açılmadan karar verilip verilmeyeceğinin incelenmesinde;
    6502 sayılı yasanın 73/4. maddesine göre 6100 sayılı HMK'nın basit yargılama usulüne göre yargılamanın yürütülmesi gerekir. Basit yargılama usulünü düzenleyen 6100 sayılı Kanun’un 317. maddesinde de, davalıya tebligat yapılması gerektiği; 320/1. maddesinde de mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği hükme bağlanmıştır.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki; sözü edilen maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir, başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya Kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir (Örneğin İİK'nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet başvurusu gibi). Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
    Bilindiği üzere HMK'nın hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da kapsar.
    Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa'nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
    Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasa'nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, taraf dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe karar verilmesi mümkün bulunmadığından; Mahkemece duruşma açılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    O halde mahkemece, hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak duruşma açılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dosya üzerinden hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 20/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi