14. Ceza Dairesi 2020/341 E. , 2020/3487 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sanıklar ... ve ... haklarında nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Müşteki Bakanlık vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re"sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanıklar ... ve ... haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Hükümlerden sonra 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi ile ilgili olarak 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Muhakeme safahatını yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, iddia ve savunma ile tüm delillerin eksiksiz olarak kararda gösterildiği, hükmedilen cezaların nevi ve miktarları itibarıyla kanuni sınırlar içinde tayin edildiği anlaşıldığından, sanıklar ... ve ... ile müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar ... ve ... haklarında nitelikli cinsel saldırı suçları ile sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
Oluşa uygun kabule göre, sanıklar ... ve ... tarafından zor kullanılarak eve götürülen mağdurenin, sanık ..."ın yatak odasında kemeri ile pantolon düğmelerinden birini çözdüğü sırada sanığın elinden kurutularak önce evin salonuna kaçtığının sonrasında da bulunduğu evden ayrıldığının tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, mevcut haliyle eylemlerin 5237 sayılı TCK"nın 102/1. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşerek sanıklar ... ve ... haklarında nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten mahkumiyet kararları verilmesi,
Sanık ...’in, cinsel saldırı eylemine 5237 sayılı TCK"nın 37. maddesi anlamında müşterek faillik kapsamında katıldığının anlaşılması karşısında, atılı suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nedeniyle sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan verilen cezaların TCK"nın 102/3-d maddesi uyarınca arttırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Mağdurenin aşamalardaki beyanları, sanık savunmaları ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, suç tarihinde reşit olan mağdurenin, cebir, tehdit veya hile olmaksızın sanık ..."un aracına binip olay yerine geldiğinin anlaşılması karşısında, sanık ..."un kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Uygulamaya göre de,
Hükümlerden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların ve 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla TCK"nın 103. maddesinin yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi ve 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan hususlar nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar ile sanıklar ... ile ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, ceza miktarları itibarıyla kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 28.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.